ciwan

Durum: 3218 - 0 - 0 - 0 - 06.01.2025 17:09

Puan: 64980 - Sözlük Kevaşesi

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

REWEND
  • /
  • 161

bacıyan-ı rum

anadolu kadınlar birliği manasına gelen osmanlı evletinin kuruluş aşamasında var olan kadın örgütü.erkekler sefere çıktığında şehrin yönetim,koruma ve diğre işleri bu birlik tarafından yapılırdı.hatta erkeklerle birlikte savaşdıkları da tarihi kaynaklarda geçmektedir.islamı dinine geçişin ilk yıllarına denk gelen bu luşum daha sonra erkek egemen sistem tarafından yavaş yavaş kaldırılmış ve kadın bir peçenin arkasından evine hapsedilmiştir.
hacivat ve karagöz neden öldürüldü filminde geçen sahneleri mevcuttur.

mesleksiz kezbanın kariyerli bey araması

sonuna kadar desteklediğim insandır.ne o öyle onca yıl oku,sınavlara gir,kariyer yapmak için götünü yırt.en güzeli kariyerli ve zengin koca.kız olsam kesin mesleksiz ve kezban(!) olurdum.akşamdan akşama bir kere verir yer sonra keyfime bakardım.öğlene kadar yatar öğleden sonrada alışverişe çıkardım.öf ben her sabah işe gitmek için bindiğim otobüste bile zengin koca düşürmeye çalışıyorum.hayat cidden çok zor.kariyer,genel kültür fasa fiso.bence insanın kendine en iyi yapacağı şey çalışmadan hayatını güzel bir şekilde idame ettirme yolunu bulmasıdır.
eğer bu tür insan olup hemde kariyerli ve zengin bir bey bulan varsa ne mutlu ona.iki cihanda saadeti tadacak olan odur.

işi gücü olmasa evden çıkmayacak insanlar kulübü

benim bu.kapitalist düzenin kölelikten arta kalan zamanı yine kölelikten kazandığın parayı harcatmak için sunduğu sinema,gezme,bi yerlerde birşeyler yeme-içme fırsatlarına kanmıyorum.ayrıca ev dünyanın en konforlu ve güvenli yeri.insan sevmeyen birisi olarak evde pineklemek en büyük zevkim.il evde var,içecek evde var,seks evde var,romantizm evde var.ne diye boşuna efor sarfedip kendimi yorayım.
oturun eviniz de ve br çay koyun yada alköl alın.inanın bana ben daha önce dışarı çıktım çok kalabalık ve bir sürü insan var zamanınızı harcamaya değmeyen.

pisuvardaki siyah kil 3

bana 5 şubat laiklik günü münasebeti ile nutuk göndermiş yazar.
canım okuyorum yazar önsözü biraz fazla uzatmış galiba.

eşcinsel uygulamalarını dünya barışı için kullanmak

türkiyeli eşcinsellerin; pufff herkes seks için burda yeaa diyerek isyan ettiği ve bu teknolojiyi insanlık yararı için kullanmaya başlamasından sonra ortaya çıkan durumdur.önce türkiye barışı sonra dünya barışı evet sevgili gey kardeşim bağzı ibneler bu uygulamanın esas amacını unutup pis yatak maceraları için kullanıyor. sana katılıyorum sevişmek hele sevişmek için yeni adamlar aramak çok kötü.

profil fotoğrafına penis koyan aktif

zaman kaybetmek istemeyen insandır.programı kullanma amacını doğru anlayıp doğrudan amaca yönekik strateji geliştirmiş ve uygulamıştır.ayrıca kötü süprizlerin yaşanmaması için gereken ön bildirimi de yapmıştır.çok eleştirmemek lazım.

kürtçenin tınısının kulağa hoş gelmemesi

kısmen katıldığım önerme bazı ağızlar ciddi anlam da kulak tırmalıyor.malatya ve adıyaman kürtçesi daha kaba gelir kulağa.tıpkı iğrenç ötesi türkçe ağızlar gibi.

erzurum şivesi:hayatım da duyduğum en iğrenç türkçe.erzurum ve çevre iller de görülür.mide bulandıran ve türkçeden tiksindiren bir örneği:




edit:niye o kadar kızdınız lan ? malatya kürtçesini konuşuyorum bazen ve iğrenç geliyor erzurum türkçesi de iğrenç alla alla.

yemen blues

yemen göçmeni yahudilerden oluşan blues grubu.ortadoğu tınılarını bluesla harmanlayıp ortaya harika şeyler çıkarıyorlar.

favorilerim:



celali isyanları

osmanlının türkmen katliamlarından birisidir.göçebe türkmenlerin daha iyi hayat koşulları ve vergi adaletsizliğine isyan etmeleri sonucu çıkan isyandır. çok kanlı bir şekilde bastırılmış olup alevilerin son isyanlarındandır. tarih kitaplarında taraflı olarak anlatılır. devletin zulmüne ve adaletsizliğine isyan eden türkmenler bedelini kanları ve canlarıyla ödemişlerdir. osmanlı seviciler bilmez ama alevi türkmenlerin nüfusu büyük oranda azalmıştır. pek değerli osmanlı her zaman aşağı gördüğü türk'ü katli için fetva çıkartmış ve çoluk çocuk demeden kılıçtan geçirmiştir.

yavuz sultan selim

binlerce alevi türkmeni kılıçtan geçiren ve üçüncü köprüye adı verilen eli kanlı padişah.milliyetçiler çok sever ama kürtleri bugün ki yaşadıkları yere getiren adamdır kendisi.sünni kürtleri şii iranla savşmak ve alevi türkmenlerden boşalan yerlere yerleştirmek için zagros dağlarından aşiretler halinde getirtmiştir.

şair eşref

türk edebiyatının hiciv ustası küfürlerin efendisi büyük ozan.zamanının yolsuzluklarını,devlet politikalarını,padişahı eleştirip itin götüne sokan cesur adam.büyük bir eğitim hayatı olup eserleri bugün bile geçerliliğini korumaktadır.padişah abdülhamit'e karşı örgüt kurmaktan bir sene ceza yatmışlığı vardır.
eserlerinden bazıları:

kızıl sultana yazdığı:

besmele guseyleyen şeytan gibi
korkuyorsun höt dese bir ecnebi.
padişahım öyle alçaksın ki
izzetin nefsin arap izzet gibi.
*
*


"her biri kendince zulüm etmekte:
insan bir memur görünce eskiya saniyor. . .
ey zavalli, bos yere yakinma, bagirip çagirma;
çünkü ezilenlerin ahini isiten hükümet bunu musîki saniyor! "

o dönemde hükümete tasinir mallara el koyma yetkisi verilir. bu tür islemlerde asiriya gidilmesini ve haksizliklar yapilmasini esref asagidaki dörtlükle elestirir:
istimlak denilen kanun
öyle gitmekte ki artik dikine
biri memishanede görülse, derhal
vaziyed eyleyecekler sikime.


padişah yaşlanıp hastalandığında bile onu eleştiren şiirler yazması üzerine adamın biri üstada artık ölecek bırak yakasını uğraşma demesi üzerine şöyle demiş:
toprak altinda da olsan bulurum
erisir burnuna birkaç tekmem.
can verip kurtulurum zannetme
seytan elini çekse de ben elimi çekmem!

hdp'li vekilin ankara'daki patlamanın sorumlusunun taziyesine katılması

her kesim ölüsüne sahip çıkıyor.bunda anlamayacak veya bunun üzerinden duyar kasmaya gerek yok.ne zaman devlet pkkli cenazesine taziyeye gider,ne zaman hdp asker cenazesine katılırsa bu salak savaşın sonu gelir.tabi bu gibi hareketler bizler için hayali şeyler.zaten yapılsa savaş olmaz.o yüzden ölü beden üzerinden duyar kasmaya,safları sıklaştırmaya devam edin.ölenler eminim size sövüyordur öbür tarafta.
ayrıca ne törörö sevicisi ne devlet yalakasıyım sizden değilim onlardan hiç değilim.katagorinizi alıp üsütüne oturabilirsiniz.

jamala

ukraynan'ın eurovision yarışması için seçtiği şarkı.ama bir ağıdın eğlence yarışmasında ne işi var anlamış değilim.bu yarışmayı politikleştirmekten başka bir şey değil.tıpkı ermenistanın ermeni sürgünü için yapılan şarkıyla katılması gibi saçma bir durum.şarkı büyük ihtimal ilk dörde girecek.batılıların rus nefreti sanatın önüne geçecek.ayrıca şarkı tıpkı ermenistanın şarkısı gibi kötü.
otur sıfır!

anadolu

hayata dair umut veren detaylar

eski ayakkabımı çöpün yanına bir ihtiyacı olan alması için bırakmıştım.eski dediysem bana aptal şeyleri hatırlattığı için eskiydi yani giyilebilirdi.sabah işe giderken bıraktığım ayakabbının yerinde, akşam daha eski bir ayakkabı duruyordu.yanları patlamış kirden kapkara olmuş bir ayakkabı.büyük ihtimal ihtiyacı olan birisi aldı ve başka bir ihtiyacı olan için kendi ayakkabısını oraya koyup gitti.
bana hala bu ülke insanı için umut olduğunu gösteren adam inşallah her ihtiyacın bir gün karşılanır.sende bu güzellik varken eminim öyle olacak.

teröristler böyle teslim oldu

beş dakka öncesi ölüme nefes kadar yakın teröröstön gayet rahat duvara yaslanmış şekilde açıklama yaptığı video.kurgu olduğu her saniyesiden belli.90 gündür iki mahalleyi teslim alamayan bir ordu için yeterince profesyonel yine de.

geberiyorum

nazım hikmet'e ait şiir.ilk defa bestelenmiş halini nükhet duru okumuştur.ahmet aslan ise resmen tekrar can vermiştir.
şiir:

geçip gitmiş günler gelin
rakı için sarhoş olun
ıslıkla bir şeyler çalın
geberiyorum kederden

ilerde ki güzel günler
beni görmeyecek onlar
bari selam yollasınlar
geberiyorum kederden

başladığım bugünkü gün
yarıda kalabilirsin
geceye varmadan yahut
çok büyük olabilirsin


ahmet aslan yorumu:



nükhet duru yorumu:

ahmet aslan

yeni albümü na-mükemmel çıkmış olup yine harikalar yaratmış olan sanatçı.nazım hikmet üstada ait geberiyorum şiirini de okumuştur.lakin en güzel eseri pir sultanın şu kanlı zalimin ettiği işler adlı yüzyıllar öncesinden gelen eseri olmuştur.

5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz

en az 15 ülke gezmiş birisi olarak görmek istiyorum.inşallah may allah nasip olur.

hayat devam ediyor

söylenmiş en mantıklı cümle.ölüm,ayrılık,dert,hastalık gibi hayatı çekilmez hale getiren sıkıntıların muhakkak olacağını ve bunun dünyanın sonu olmadığını anlatır insanlara.çok zalimce ve klişe de olsa gerçekten hayat durduğu yerde durmuyor.her acı unutuluyor her dert iyileşmese bile buna alışıyor insan oğlu.kişi zamanın bir yerine takılıp kalırsa bu ömrün her anını işkence haline getiriyor.zaten evrimsel olarak insan beyni unutmaya programlı.yoksa bebekken çektiğimiz acıları hala unutmamış olsak kaldığımız yerden nasıl devam ederdik? her gün kanayan ve sızlayan bir gönül yarası bitmeyen bir yas sonu gelmez bir umutsuzluk insanı doğasına aykırı.
acı gerçekleri kabul edip yaşamaya devam etmek lazım.

  • /
  • 161

işsizlik

işsizlik olgusundan çok başka şeyler konuşmamız gerektiğine inanıyorum. sözlüğü okuyan var mı yok mu bilmiyorum ama kendi düşüncelerimi yazmayı seviyorum.
öncelikle ben z kuşağı dediğimiz 1996 - 2015 doğumlu olan tayfadanım. 2000-2005 aralığında doğdum diyebilirim. gerçek yaşımı gizlilik nedenlerinden dolayı vermek istemiyorum. ailede 3. nesilim ve ilk nesil anneannem ve dedemdi 0'dan başladılar.

annneannem yunanistan göçmeni, dedem ise anadolunun bir köyünden ıstanbul'a göçmüş ailesiz, köksüz bir adamdı. babannem de yine annesiz ve babasız kalmış, istanbula göçmüş bir kadın, dede ise yine genç yaşında iç anadolundan biryerlerden ıstanbul'a gelmiş bir adam. yani kısacası genel aile yapısının sosyoekonomik yapısı ve eğitim seviyeleri anlaşılabilir. anneannem tütünde çalışmış, dedem pazarcılık, limonculuk ve belediye kanalizasyon işinde çalışmış. annemler üç kardeş. annem tek lise mezunu olan kişi kardeşleri arasında. yani kısacası ailenin genel sosyoekonomik ve eğitim seviyesi anlaşılabilmiştir diye düşünüyorum. baba tarafında da benzerlikler söz konusu.

ilk okul dönemlerimde ve ortaokul dönemlerimde mesleklere, paraya hayata dair pek bir düşüncem yoktuç ot gibi okula gidip geliyordum. kendi çapımda başarılı bir öğrenci olsam dahi yeteneklerimi yoğun bir şekilde geliştirmek adına çeşitli pratikler yapmıyordum. ana hedefim yüksek notlar almaktı. aynı zamanda kendi çapımda resim çizerdim, kitap okurdum. annemin çeşitli yönlendirmeleri doğrultusunda iyi bir öğrenci olmak kafama kazınmıştı ve genel olarak bana emek veriliyordu. (yeterli, yetersiz, faydacı kısmını konuşmuyoruz ki birçok şeyin yetersiz kaldığını zaten biliyorum) ellinden geldiğince diyelim bu emek kısmına. lise mezunu bir kadından, kendi kendine bir şeyler yapmayı deneyimlemiş, orrtalama bir zeka seviyesi olan, ailesi tarafınan çok da desteklenmemiş bir kadın ne kadar yapabiliyorsa artık.

lise ilk iki yılım yine kafam kuma gömülü bir şekilde devam ettim ama onbirinci sınıfta alan seçme muhabbetleri başladığı noktada kafamı kumdan çıkarttım ve gerçeklikle yüzleşmeye başladım. hayatın başından beri bana anlatılan şey memur kafasında şuydu; iyi bir lise, iyi üniversite, staj, meslek sonrasında para, kariyer, seyehat aile filan falan. klasik hikaye bildiğiniz gibi. benim onbirinci sınıf dönemimde işlerin hiç de böyle olmadığını anladım. ülke ekonomisi boka sarıyordu, kimse yaptığı işten memnun değildi, üniversiteler saçmalamaya başlamıştı, işsizlik hat saffadaydı. dünya zaten sonbirkaç senede çok hızlı bir şekilde değişti. sanayi devrimi yaşandı bitti. şuanda başlıbaşına bambaşka bir devrimin içindeyiz. yapay zeka devrimi.

sanayi devrimi sonrası fabriaklar kuruldu, işlerde çalışıldı, üretimler yapıldı, birkaç parça varlık edinilindiyse edinilindi.(anneannem, annemlerin dönemi) ve şuanda dünyada birçok farklı sektörde tokluk var. her şey zaten çok sayıda üretildi, yapıldı, hatta şuanda dünyada herkese yetecek kadar giysi de olduğu söyleniyor ama hepsi ya depolarda ya da imha ediliyor çünkü marka değerleri bozulmaması lazım. kapitalizm 101.

yapay zekanın gelişi ile birlikte bazı meslek alanları daralmaya başladı, insanalar işssiz kalmaya başladı. ve gelecekte bu durum daha da artacak gibi duruyor. yetişkinlerin hayal ettikleri plan ellerinde mi patlamaya başladı, götümüzde mi patlamaya başladı bilmiyorum ama dünya genelinde iyi bir noktaya ilerlemediğimiz çok açık ve net.

fakirler, zenginler için çalışır durumda. her şey parayla ilgili ve ucuz olan her şeyde aslında ürünün bir parçası da sensin. ucuz ye hastalan, ilaç al iyi olmaya çalış, ilaca paran mı yetmiyor? kredi çek, ilaca öde stres yap çünkü kredi borcun var daha çok hastalan ve sistem içerisinde daha çok çalış ya da yerinde say. basic slaverity system. bunları tek gören kişi ben miyim diye düşünüyorum ama bu konularda hiç konuşmadığımızı farkediyorum.
kendimi bazen koca bir matrix içerisinde hissediyorum. apartmanlara kapatılmış, zamanında şehirlere daha konforlu bir yaşam için göç etmiş, bir şekilde gelmiş minik fareler. her şey para ile ilgili. "güzel" üniversiteler okumak istememizin sebebi akademik kaygılar, bilim üretmek, akademiye katkı sunmak vb değildi birçoğumuzun, özellikle sosyoekonomik dargelirli ailelerin çocukları bunları ana hedef olarak arzuyabildiklerini düşünmüyorum(arzulaynlar vardrı tabii ki ama istisna olduğuna inanıyorum) daha karnını doyuramazken, kitap alamazken, şuradan şuraya nasıl gidecğinin hesabını yaparken, üşürken, hastayken herhalde dünyaya bilim getireceğim, sanat getireceğim derdi ve motviasyonu ile kimse tutuşmadı. birçok kişinin ana motivasyonu ki doğal olarak daha iyi yaşam standartlarına sahip olmaktı. o okulların, işlerin, mesleklerin arzulanmasının sebebi de temel olarak bununla ilgili "daha iyi yaşam standartlarına sahip olmak enazından temel seviye" ki temelden kastıma hala birçok kişi ulaşabilmiş değil. karnımız doyuyor, kiramızı ödüyoruz, işe gidip geliyoruz çok şükür rabbime bir temel değildir. temel işsiz kalma korkusununun ortadan kalktığı noktada ve 3 yıl işssiz de kalsan hayatında ve standartlarına bir şey değişmeyeceği noktada başlar...

şehirlere hapsedildik, köyler boşaltıldı ve yoğun bir şekilde plansız bir şekilde kentlere göç yaşandı. herhangi bir mal varlığın yoksa sıçtın ki bazı insanlar görüyorum bu konuda sıfır noktasındalar. anadan, babadan kalacak bir şey de yok ortada.
çok sevdiğim bir alıntı var;
"baban seni memum yapabilmek için tarlarınını sattı, sense şimdi kirasını zarzor ödediğin odanda, dokuz beş hayatında kendi küçük toprak parçanı hayal ediyorsun"
koca bir trajedi! koskocaman bir trajedi içerisindeyiz. aklım almıyor, büyük bir trajedi bu.

iş alanları daralıyor, mal, mülk edinmek eskisinden çok daha zor ve asgari ücretle mal edinilebileceğini düşünmüyorum bile. bu artık bir hayal, koca bir hayal. hükümet hiçbir zaman yanınızda olmadı sefil halk. memurluk seksi bir şey değildi, hiçbir zaman da olmadı.
olayın bime, a101'e, burgerking, mcdonalds a girmek olmadığını, bilmem nerde baristalık, garsonluk olmadığını biliyorum. üniversite mezunu olmak bir işe yaramıyor. her şey tamamen seninle ilgili, çevrenle ilgili, ailenle ilgili, şansınla ilgili... iş sahibi olmak için bile paranın olması lazım. meslek sahibi olmak için bile paranın olması lazım. zenginler daha çok zenginleşiyor ve fakirler daha çok fakirleşiyor.

şehir hayatında, birikimsiz ve tek başına işssizlik çok berbat bir şey. deneyimlemedim ama hayal edebiliyorum. aile evinde olan işssizlik de bence oldukça zor. uzun süre sonra gelen değersizlik ve bir işe yaramıyormuşluk hissi heleki yaş ilerideyse oldukça sıkıcıdır eminim ki. e okul okuduk kendimize göre bir şeyler yaptık? her şey mi yetersiz düşüncesi can sıkıcı olabilir.
toprağı işlemeyi bilmiyoruz, kendimizi beslemeyi bilmiyoruz, ağaçları bilmiyoruz, hayvanları bilmiyoruz. o meta işimizi kaybediyorsak marketten yemek dahi alamıyoruz. bu normal mi ? kendimizi nasıl besleyeceğiz? ölmememiz lazım!! köylere dönüş ve yeni köylerin düşlenmesi gerektiğine inanıyorum. herkes yeni şehirler düşleyelim diyor. hayır kardeşim, yeni şehir filan düşlemek istemiyorum ama. şehir zaten yapısı gereği insan yaşamına uygun bir alan değil. başta zaten estetik yok edildi. kare kare, gri, toprak tonları apartmanlar, parksız yeşilsiz yerler. beyaz çirkin florasan ışıklar, alışveriş merkezleri. konfor bence bu değil.

ben bunları görüyorum, hissediyorum ve anlıyorum. köy yaşantısı çok kolay, muhteşem harikadır demiyorum ama iyi planlanırsa keyifli olabilir diyorum. hiçbir şey bilmeyişimin eksikliğini de yaşıyorum. hayvana dair bir şey bilmem, ağaca dair bir şey bilmem, ota dair bir şey bilmem. doğada birçok farklı ot var yenilebilir, pişirilebilen. hiçbirini bilmiyoruz mesela. elime kazma kürek almamışımdır mesela, ev yapmayı bilmiyorum mesela. teknik beceri isteten şeyleri bilmek şart. bence bir erkek olarak bunlar çok büyük eksiklikler. atalarımız ev yapıyormuş, avlanıyormuş, ateş yakıyor, pişiriyor, inşa ediyormuş aile kuruyorlarmış ya . ki biz daha kendi evimizi inşa etmekten, kendi yemeğimizi yetiştirmekten aciz yaratıklarız. laptop başına geçmiş kambur bir şekilde entry giriyorum mesela.

insanlık çok yoğun bir şekilde asimile edilmiş durumda ve kölelik sisteminin içine çekilmiş durumda. çıkış yolu arıyorum? neler yapabileceğimi düşünüyorum, ortalama insan ömrü 90 yıl.
ilk 20 çocukluk vb, biraz büyümek
20-30 bir şeyler i oluşturmayı deneyimleme hali. şansliysanız 24 gibi bir şeyler yapmaya başlamışlık.
30-40 neler oluyor lan, ben napıyorum, naptım napıcam hali
40-50 biraz daha olgunluk, geçmişin meyvelerini yeme ya dahesaplaşma
50-60 biraz daha sakinlik huzur arayışı, amelelik için uygun yaşlar değil.
60-70 dinlence, eğlence hayat geçti bitti
70-80 çeşitli yaşlılık halleri, wise bir adamsanız wise manlik yaparsınız yoksa kimse sizi siklemez
80-90 dedelik!
90-100 daha ne yapasın yaşadın yaşayacağını!

tabii bu anlattıklarım kişiden kişiye de çok değişkenlik gösteriyor. aile faktörü çok önemli, çocukluğu ve gençliği nasıl deneyimlediğimiz, miraslar ve mal varlıkları, arkamızda birileri var mı yok mu, yaşanılan ülke ki avrupa ülkeleri belirli bir finanssal stabilite sağlasa dahi geçmiş yıllarda orada da zengin olamazsınız. devlet kontrolü daha çok üzerinizdedir, iş kurmak, fabrika kurmak vıdı vıdı çok da kolay değil.

olay her ne kadar işssizlik olsa dahi, zaten yapılmaya çalışılan şey bu insan denilen canlıyı sistemin içerisinde tutmak, sistemin içerisinde iyi bir fare değilse de ölmesini sağlamak, değersiz hissettirmek, hasta etmek, her türlü dış uyarıcı ile kolay bir şekilde buluşturmak ve daha çok hasta etmek, derin hipnozda ve uykuda kalmasını sağlamak. kısacası kendinizi suçlamayın ve elinizden gelenin en iyisini yapın. sistemi değiştiremiyorsanız dahi, sistem sevicilik yapmayın ve o sikindirik işlerinizi birer başarı ile gibi göstermeyi bırakın. kimseyi yargılamayın. bu süreçleri atlatmış olduğunuz noktada da ki atlatırsanız bir yaralı parmağa işememezlik yapmayın. olay tamamen mental.

aileye açılmak

boşvermişlik psikolosine batık olduğum zamanlarda yapmayı düşünmüşlüğüm olan eylem. ama iyi ki yapmamışım. tavsiyem de yapmamınız yönünde. hatta sadece aile değil, hiç kimseye açılmayın. hiç kimseye güvenmeyin. açılınca belki kabulenirler, beni ben olduğum için severler falan filan... bu noktada da şunu söyleyebilirim: ne ailenizden, ne hiç kimseden, ne de hayattan bir şey bekleyin. mevcut durumunuzla kabullenin aile ilişkinizi, her şeye rağmen, hayatta yalnız olduğunuzu bilerek mutlu olmaya çalışın.

ha tabii bunlar sadece benim tavsiyelerim. her insanın gerçekliği, yürüdüğü-yürüyeceği yol farklıdır. ben sadece kendi gerçekliğimden bahsettim o kadar.

edit: madem o kadar hiç kimseye güvenmeyin falan dedim, neden kimseye güvenmediğimi de olaylar üzerinden anlatayım. ilki lise son sınıfta aşık olduğum çocuğa açılmam şeklinde oldu. o da beni sevmiyor olsa bile, en azından gidip de bunu millete yaymaz diye düşünmüştüm. sonuçta o ağırbaşlı, iyi mi iyi kalpli, sincap gibi bir insandı. ama ben ona açıldıktan yıllar sonra beni kuzenlerine ifşalayıp, maskara etti. aslında ben de seni seviyordum minvalinde şeyler yazmıştı ki, meğer beni oynatıyormuş. en büyük rüyam gerçekleşti sanırken gerçeği öğrendim. üstüne bir de etmediği hakaret kalmadı. telefonda resmen nefret kustu. "insan arkadaşım dediği insana o gözle bakar mı?" demişti ki, umarım aynısını bir gün bir kız ona söyler. aynı hakaretleri eder, aynı şekilde aşağılar...
ikincisi de çok yakın olduğum bir arkadaşım üzerinden gerçekleşti. kendisi zaman zaman çok samimi davranırdı. hatta samimiyet falan biraz masum kalır, baya baya oynaştığı zamanlar olurdu. sonradan öğrendim ki myjudas bana yavşıyor gibisinden şeyler yayıyormuş ortamlarda. arkamdan tek atıp tuttuğu da bu değil tabii, hemen her konu da arkamdan attırıyormuş. bu söylediğim insan da herkesin çok efendi, dürüst, güvenilir bildiği biri. herkes bir yana ben de yıllarca öyle biri olduğunu sanmıştım. ama hayat işte acı gerçekleri yüzünüze böyle böyle çarpıyor.

leila's brothers

saeed roustayi'nin yazıp yönettiği 2022 yapımı iran filmi. tam anlamıyla bir ortadoğulu aile draması. ortadoğu toplumlarının neden bu kadar acı çektiğini çok iyi özetliyor. kız çocuklarının erkek çocukları kadar değer görmediği, “itibardan tasarruf edilmeyen” ama geleceğin göz göre göre heba edildiği, aile içinde bile güven ve dayanışmanın olmadığı, yalanların hakim olduğu bir düzen... böylesine kırılgan bir yapının, trump’ın attığı bir tweetle sarsılması ise çok tanıdık.

fragman:
https://youtu.be/AVyl6MX985k?feature=sha...

tek yön

taksim'deki gay club. daha önce şahika ve bigudiye gitmiştim ama tekyöne ilk gidişimdi ay bence fazla pahalı :( 530 lira giriş parası ödedik 100 lira vestiyer 33lük bira 360 gibi uçuk bi rakamdı. yani müzikler şovlar eğlenceli ama değer mi emin değilim. bi de pasifleri de aktifleri de maskülen, benim gibi zırıllara ekmek yoktu asdasdad ay hafif göz makyajıma bile beyaz tüylü eleman evde kalmış makyajı demesin mi... ay o güvenlikler gece rüyama girsinler asjdasd kapıda gülüp pas veren esmer içerde tek pas vermiyor ama gidersem tekrar vestiyerdeki laçonun numarasını almaya giderim ama gitmeye gerek yok ya

doktor sevgili

denendi %100 çalışmıyor.

müstakbel 2 dr. sevgili adayı daha var yolda, diğerlerini deneyip en kısa zamanda onlara dönüş yapacağım hacı abi.*

(bkz: çöp ego)

(bkz: üzerinden dr sıfatını alınca geriye bir bok kalmıyor)

zevk alınan ufak sapıklıklar

ankara oyun havası dinliyorum.baya etkili bir meditasyon.depresyondan çıkarıyor. tavsiye edilir.

elit gay kriterleri

ocak 2025 itibariyle kanun hükmünde kararnameyle kriterler yenilenecekmiş. kulislerden aldığımız bilgilere göre iphone dışında telefon kullanan arkadaşlar artık elit gay sayılmayacakmış. ha zaten sayılmıyordu da bu sefer kesinmiş. süre de uzatılmayacakmış. o android telefonu gözünüze mi sokarsınız yoksa krediyle iphone olayına mı girersiniz bilemiyorum. olmadı yurtdışından getirip 6 ay sonra kapanan ihponelar var onları da deneyebilirsiniz. neyse elitlik zor. ben emekli cd olduğum için kategori dışıyım.

biten aşkın ardından dinlenebilecek şarkılar

"maybe i was destined for philosophy
leading leftist ideologies at the paris-sorbonne
dreaming up the splendid demise
of the societies we despise, at cafe de flore

but these things lose all their meaning and allure
if you're not there to witness the grandeur
what could take my love away?

maybe we'll be missionaries in the congo
revolutionaries in cuba
perhaps we'll build a home
in the shadows of the forest
along the east coast or the west coast
i forget where we decided"


heidi

çocukken çok dikkatimizi çekmese de, isviçre'nin utanç veren sözleşmeli köle çocuk işçiler sisteminde hayat süren bir çocuktur.

(bkz:verdingkinder)

https://www.akasyam.com/yazi/avrupanin-c...

Toplam entry sayısı: 3218

hoşlanılan erkeğin kadınsı çıkması

kazığa oturtulup cümle alemi ibne için yakmak gerekir bunu.hatta ergen yeni nesil ibneler için masal yapıp hikayesini ders olarak okutmak lazımdır.çünkü kadınsı olduğu için bizi elaleme rezil eder çünkü biz harbi erkeğizdir götümüzü ancak bir erkek sikebilir.zaten biz gey bile değiliz heteroyuz ama ibne sikiyoruz.e mubarek adam hepimizin içinde dışında bilumum yerlerinde kadınsılık yokmu var.iki ibne birbirini gördüğünde abla naaaaber demiyomu diyo.tanışma esnasın da sikinin büyüklüğünden kıllarına kadar sormuyormusun soruyosun.aktifim gay değilim diyenlere ibnelik dersi verirken niye tüm homofobilkiğini kadınsı eşcinsellerden çıkarıyosun.ha tutmaz yatmazsın orası ayrı ama kendi türünü bukadar dışlaman ne demek oluyor.
*

çok yediği halde kilo alamayan gay

gizlilik zehirlenmesi sonucu komaya giren eşcinsel

gizlilik saplantısı yüzünden hayatını zehir edip ot gibi yaşayan eşcinsel.eşcinsel arkadaş edinmeyen,hayatını tamamen heteroseksüel çevre içinde idame ettirip geberip gidecek eşcinseldir.açık olmak olmamak bir tercihken bunlar gizliliği abartıp eşcinsel ortamlar da dahi erkeksi olmaktan kasım kasılıp yüz felci geçirenlerirler.tamam sana out ol elinde ben ibneyim yazılı pankartla gez demiyorum ama bari eşcinsel ortamlarda bari bunu yapma.ineternet gibi sanal platformlarda eşcinsellerle diyalog halinde olup dışarı da eşcinsel bireylerle görünmek korkusu nedir allah aşkına.o çok kadınsı ben onla yolda yürümem,bu çok marjinal giyinmiş ben onla aynı ortamda bulunmam demek ibneliğe yapılan en büyük hakarettir.
canım sana ufak bir hatırlatma öyle aşırı sıkma bırak için de ki ibne dışarı çıksın hayat böyle daha güzel.sen kendini kartal sanıyorsun ama için de kocaman bir tavus kuşu yaşıyor.

ankara

ulu tengrinin istirahatgahı olmadı haricinde bir numarası yok.bşr birde belki anadolu medeniyetler müzesi

keşke penisim olmasaydı denilen anlar

penisin fermuara sikisdigi anlarda.
aboo dunyanin en kotu ani.
mevlam gokte ucan kusa vermesin.

toplumun en dejenere olmuş kesimi

dominant kültür kendinden farklı olanları hep dejenere olmakla suçlamıştır. türkiye'de eşcinsel, metalci, ateist olmak hep dejenerelik olarak değerlendirilmiştir.avrupa'da din değiştirip müslüman olanlar, amerika'da zenciler de dejeneredir. neden?
çünkü sosyal normlara ters olan bir kültür geliştirmişlerdir.

eşcinselliğe gelince:

-kanunen tanınıyor muyuz?
-yaşam hakkımız güvence altında mı?
-evlenebiliyor muyuz?
-evlat edine biliyormuyuz?
-hayat arkadaşımızla karşılıklı olarak tüm haklarımızdan* yararlanabiliyor muyuz?

soruların cevabı hayırsa kusura bakmayın ama s..erim öle toplumu s..erim öle dejenereliği. tüm bunlardan ve daha fazlasından beni mahrum bırakan bu sistemin en dejeneresiyim amk.kimliğimi açıklayınca tek ekmek teknem fuhuş ya da kadın kılığında şarkıcılık oluyorsa bu benim dejenereliğimden değil toplumun ikiyüzlülüğündendir.

hoşlanılan erkeğin kadınsı çıkması

kazığa oturtulup cümle alemi ibne için yakmak gerekir bunu.hatta ergen yeni nesil ibneler için masal yapıp hikayesini ders olarak okutmak lazımdır.çünkü kadınsı olduğu için bizi elaleme rezil eder çünkü biz harbi erkeğizdir götümüzü ancak bir erkek sikebilir.zaten biz gey bile değiliz heteroyuz ama ibne sikiyoruz.e mubarek adam hepimizin içinde dışında bilumum yerlerinde kadınsılık yokmu var.iki ibne birbirini gördüğünde abla naaaaber demiyomu diyo.tanışma esnasın da sikinin büyüklüğünden kıllarına kadar sormuyormusun soruyosun.aktifim gay değilim diyenlere ibnelik dersi verirken niye tüm homofobilkiğini kadınsı eşcinsellerden çıkarıyosun.ha tutmaz yatmazsın orası ayrı ama kendi türünü bukadar dışlaman ne demek oluyor.
*

kürtçe

türkiye'de türkçeden sonra en fazla konuşulan dil.
babamın konuştuğu, benim sadece anlayabildiğim kayıp lisanım.
maalesef diğer azınlık diller gibi eğitim dili değildir.
diğer diyorum zazaca, lazca, çerkesce*gibi diller de konuşan insanların en tabi hakkı olan ana dilde eğitimden yoksundur. bu ülkede sadece kürtler ana dilde eğitim istemiyolar:

zazaca*:http://zazader.org/

lazca *:9eb
çerkesce *:http://www.hurriyet.com.tr/gundem/204500...

bu dilleri konuşan insanlar bu ülke için can verirken çoğu türkçe bilmiyordu. kanlarıyla kurdukları memleketlerin de ana dilde eğitim almaları en doğal ve yaratılıştan gelen haklarıdır. bunu engellemek vatan millet sakarya edebiyatıyla savunanları bölücülükle suçlamak, cehaletten başka bir şey değildir.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

vatan haini adlandırılan bir ibne olarak uzun dönem yaptığım zorunlu görev.ülkenin en doğusunda üç ülkenin sınırı olan bir yerde yaptım askerliğimi.mesleğim gereği revir de yaptım.lakin alt devre olduğum için 3 ay hem revir temizleyip hem sınır nöbeti tuttum.-45 derece de her gün 2 saat dikildim.gündüzleri aralıksız paspas çektim.o lanet beyaz parkeler askerlerin her içeriye girişinde kirleniyordu.obsesif komutan da leke görürsem seni sikerim dediği için mecbur elimden paspas düşmüyordu.yemek,içtima,nöbet,rev,r,enjeksiyon,pansuman derken günde sadece 3 saat uyuyabiliyordum.
çavuş olup revir sorumlu askeri olduktan sonra en azından biraz rahatladım.
komutan pek siklemediği için muayene hariç tüm tıbbi işlemleri ben yapıyordum.kalifiye eleman da olmadığı için her şey bana kalmıştı.gerçi sonradan bir askeri yetiştirdim rahatladım.askerliğim boyunca gördüklerim beni pek etkilemdi lakin normal insanları kafayı yedirtecek şeyler gerçekleşti.


-kendini vuran askerin paramparça göğüs kafesini kimse dokunmadığı için tek başıma ceset torbasına koydum.
-mayınla oynarken elinde patlatan askerin paramparça eline daha fazla görüp kafayı sıyırmaması için arda arda sakinleştirici yapıp bir yanda da bir şey olamaycak elini kurtaracağız diye teselli etmeye çalıştım.
-40 derece askeri banyoda sırf ateşi düşsün 20 dakika boyunca ellerimle yıkadım.
-kendini vurmak isteyen bir askeri 3 saat konuşarak ikna etmeye çalıştım.
-sivilde maddi durumu el vermediği için ameliyat olamayacak askerleri bin bir yalaklık.rica minnet ile ameliyatlarını yaptırdım.
-3 veremli askerin taburdan çıkış yasak olduğu için tedavilerini yaptım.verem çok çabuk bulaşan bir hastalıktır bu arada.
-hepatit b hastası bir askere sırf bana bulaşır bana ne sen yap lan diyen komutana küfür ederek sütur attım.
-soğuktan dolayı parmak uçları kangren olan askere sabaha kadar uyumadan başını bekledim.
-tilki ısıran bir askerin kuduz aşısını yaptırmak için komutana saatlerce yaptırdım.komutanlar pek askeri siklemez çünkü onlardan çok var.
-dev örümceklerin kendine saldıracağını düşünen şizofren askeri ikna etmek için gecenin bir yarısı nöbet kulesinin tepesine çıkarak indirdim.gördüğü halisülasyondan dolayı benimde düşman olduğumu söyleyip tüfeği bana doğrultmuştu.
-krize girip kollarını,bacaklarını,boynunu,yer kalmayınca da kalçasını kesen askere 200 den fazla sütur attım.komutana kalsa hiç dokunmamam gerekıyordu ve dikiş atmamı yasaklamıştı.sonucunda tokat dahi yedim yaptığım için.
-yanan askere çocuğum gibi 1 hafta boyunca sevgi şefkat gösterip tedavisini yaptım.
-ilaç içip intihar eden askerin boğazına sokup kusturdum.parmağımı koparacak kadar ısırmıştı gavat.
-her gün kıl dönmesi pansumanı yaptım.bilen bilir iğrenç gelir çoğuna.analarının yapamıyacağı bakımı yaptım.

daha unuttuğum ve yazmak istemediğim bir sürü macera geçti başımdan.bana vatan haini terörist diyen arkadaşlara bir şeyleri kanıtlamak için yazmıyorum bunları.askerliğin ne kadar boktan bir şey olduğunu göstermek için yazıyorum.türk askerinin canı ve kanı ucuzudur.beş kuruş değer vermezler orda insana.yoksul her yerde olduğu gibi orda da değersizdir.bu ve bunun gibi zor durumlarda askerlik yapan ana kuzularını ölüme göndermek için salyalarını akıta akıta böğürenler bunları düşünün.düşünün ki ders alın.allaha şükür askerliği yaptım.eğer normal bir askerlik yapsaydım kafayı yerdim.bu çarka bu pis sisteme hizmet zulüm gelirdi.ben sevdiğim işi yapıp insanların derdine çare olmaya çalıştım.

gusül abdesti alan geyler

müslüman ibnedir.dininin gereğini yapıyordur.aşağılanmayı yada taşak konusu olmayı hak etmeyendir.ne milliyetçi, ne kemalist ne de muhafazakarlıkla alakası yoktur.
dini ritüellerinin yerine getirmekle muhafazakarlık arasındaki farkı bilmeyen ibnelere her hangi bir şey açıklamak zorunda da değildir.

leyla zana

davasının sahibi kadındır.inançları uğruna hayatının en güzelyıllarını dört duvar arasında geçirmiştir.düşüncelerini seven de sevmeyende dik duruşunu takdir eder.

biseksüel

ibne olmaktan tırsanların uydurduğu birşey.inanmıyorum ben böyle bir yönelime, ya siyahsın ya beyaz grisi yok bu işin.yok aşk cinsiyet tanımazmış, zevk almanın yolları farklıymış fasa fiso bunlar. biseksüelliği legalleştirme çabaları kardeşim.*

biseksüelleri eleştirmenin bifobi sayılması

yurdum biseksüellerinin için de bulunduğu durum.
kabul edin kafanız karışık çift taraflı oynuyorsunuz ve bunların zararını en çok geyler görüyor.geylerin hayatı zatenhiç kolay değil ve bunu bazılarınız çok daha zorlaştırıyorsunuz.zora düştüğünüz de biseksüel olduğunuzu öne sürüp ekstra saygı ve takdir beklerken bu bahaneniz çok can yakıyor.
ayrıca kendinizi aklamak için geylerin sadık olmayan,feminen,seks düşkünü diye suçlamak sizi daha çok komik duruma düşürüyor.*


edit:eleştiriye açıklığınız gözlerimi yaşarttı

bdp heyetinin karadeniz turu

seyirlik orta oyunu oynamaya niyetlenmiş bdp'li arkadaşlar.
sinoplu arkadaşlar da restlerini görmüş şiddetli bir karşılık vermişler.bunun trabzon ayağını düşünemiyorum bile.
amaçları dialogmu demokrasi ihracımı yoksa var olan ön yargıları pekiştirmek mi insan düşünmeden edemiyor.
bazı şeylerin konuşulmaya başlandığı dönem de nereden çıktı bu rezalet.devlet bahçelinin diyarbekir'de miting yapma kararı kadar saçma ve provakatörce.

türkan saylan vs fethullah gülen

-ikisi de gizli gizli halkı zehirleyip ayrıştırmışlardır.
-ikisininde fanatikleri en kritik yerlere yerleştirilmiştir *

bir pislik gitti darısı diğerinin başına gerçi müridleri tapacak yeni bir idol bulurlar
Henüz takip ettiği biri yok.