nstrgt

Durum: 806 - 0 - 0 - 0 - 26.01.2024 12:57

Puan: 14568 - Sözlük Kaşarı

8 yıl önce kayıt oldu. 7.Nesil Yazar.

Instagram : cubby_boi
  • /
  • 41

nstrgt

04.07.2018 tarihi itibariyle mezun olmuştur efendim. dünyaya hayırlı olsun.

lise tercihinde imam hatiplerin zorunlu hale getirilmesi

tercih ve zorunluluğun bir araya getirilip bir paradoksun doğmasına sebep olan mantık sahiplerine kucak dolusu sevgiler, öpücükler.

eşcinsellerin babayla diyaloglarının kötü olması

babalarımız da baba sıfatından evvela en sade tanımla insan sıfatındalar en nihayetinde. hal böyle olunca eğer babanız veyahut bir insan ( bir erkek çocuğun rol modeli, dayanağı, kahramanı,hayatının çekirdeğinde yer alan bir yol göstericisi genelde babası olduğu için babalar üzerinden devam edeceğim) zihin olarak açık değilse, sabit görüşlüyse, sert kabuğu olan muhafazakar bir yapısı varsa, kırsal kesimde büyümüşse ve bunun dezavantaji olarak eğitim anlamında yetersiz bir altyapısı varsa, sevgisini hayırlı evlat ideali cercevesinde sadece kendi doğruları ve istekleri doğrultusunda bir hayat tarzı edinmenize dayandirarak şekil almanızla kısıtlıyorsa ( buna annelerimiz de dahil) sizi anlaması, kabul etmesi eskisi gibi sevmesi ne yazık ki mümkün olmayabilir. siz de öngörme kabiliyetine sahipseniz iletişiminizin ne şekilde gelişeceğini daha kendinizi kesfettiginiz ilk günden itibaren tahmin edebiliyorsunuzdur. hayatin ihtimaller dahilindeki alışkanlıklar üzerine kurulu olduğuna inanırım. babamin hayatında eşcinsellik terimi onun hiç karsilasmadigi, tanımadığı ona tamamen yabancı, bilinmedigi için ona bilmediği şeyin korkusunu yaşatan, alışık olmadığı bir detay. ancak esasında tanıdığı ben tamamen aynı kalacak olmama rağmen benimle alakalı öğreneceği tek şey sadece kızlar yerine erkeklerden hoşlanıyor olmam kadar sıradan bir detay. basit tutmak istiyorum konuyu. burda alismasi gereken tek şey yanımda eş olarak kız yerine erkek görmesi olacak. o tanıdığı, sevdiği, canı saydığı evladı tamamen aynı kalacak. bir şey değişmedigini, o detayın hiçbir önemi olmadığını, bunun sadece onun annemi sevdiği gibi benim de bir erkeği sevisimden ibaret olduğunu, hikayenin aynı, karakterlerin farklı olduğu bir senaryodan ibaret olduğu gerçeğini anlaması ve buna alışıklık kazandığı bir düzene geçmesini sağlamak adına bunun onun için normallesecegi bir süreci tamamlaması gerekiyor. benim eşcinsel olduğumu öğrendiğinde çok sevdiği bir insanın böyle bir detayı barındırıyor olmasının bir fark yaratmadigini fark edebilmesini isterdim. konusabildigi, bir şeyler paylaşabildigi, güvendiği evladının eşcinsel olduğunu öğrendiğinde her şeyiyle aynı yapısini devam ettiren bir insandan ibaret olduğumu, aslında bu insanı sevebildigini ve sevmeye devam edebileceğini idrak edebilmesini isterdim. ancak yazıya başladığım kısıtlayıcı özellikleri sebebiyle bunu idrak edemeyen babamla bir şekilde konusu açılan eşcinsel olup olmadığım konusunda beni anlamayacagini daha o erken yaşımda anlamış olan ben, olmadığım konusunda ikna ettikten sonra babamın "öyle bir şey olursa başım öne eğilir de bir daha kaldıramam, kendimi öldürürüm." deyince ben istesem de istemesem de bir daha bağlanması imkansız bağlarimizin kopus seslerini duymuştum. o da başli başına hüzünlü bir müziktir arada zihnimde çalan. o sesler günlerce durmak bilmeyen gözyaşı şeklinde bedenden de çıkmıştı zamanında. babam dediğim adam her şekilde omuzlarimdan inmeyecek ağır yükler bırakmisti üzerime. birincisi beni hiçbir zaman kabul etmeyeceğini netlestirmesiyle gizli bir yaşam sürmeye zorlamasinin ağırlığıydi, ikincisi gerçek öğrenildiginde gurur kaynağı iken sadece utanç kaynağından ibaret olacağım düşüncesine hapsolmustum ve bu bana her anlamda psikolojik olarak ağır gelmiştir(ki bu,birey olarak bağımsızlık kazandikca çok da umrunuzda olmamaya başlıyor), üçüncüsü ogrenildigimde kotulesecek aile iliskilerim yetmezmiş gibi bir de babamın ölümünden sorumlu hale gelecek olmanın korkunç hissiyatinin ağırlığıydi, dördüncüsü çoğu insan için her şeyden önce gelen aile kavramının sevgisinin saflığına olan inancım gidip, çifte standartliligina vakıf olmakla gelen hayal kirikligindan kaynaklı bir depresif ağırlıkti, beşincisi bu reddedilme bilincinden kaynaklı yalnızlık hissiyatina kapilmanin ağırlığı vs. hepsini tek tek saymaya gerek yok,bunlar bile başlı başına yeterli uzaklaşmak için. hal böyle iken gidip babama tam güven içeren ve şüphesiz bir şekilde sevgi ve bağlılık hissedebilmem imkansızdi. iletişimimizin ve dolayısıyla ilişkimizin kusursuz bile değil iyi ve güzel olabilmesini engelleyen yukarda saydığım ve daha sayamadigim onlarca duvar var. sesim gitmiyor ki canım babama. üç duvar beş duvar aşıyor, ama hepsini geçemiyorum ne yazık ki . çarpıp geri dönüyor bana. şimdi nasıl iyi olsun benim diyaloğum? tanidiklari evlatları gerçek ben değilken, bir maskeden ibaretken konuştukları ben değilim ki aslında. bu da sevdikleri kişinin ben olduğum fikrine inanmami zorlastiriyor. onların hayatındaki evlat karakterinin suflörü gibiyim. söylenmesi gereken replikleri söylüyorum sahne arkasından. ben bu senaryonun ana parçası değilim. nasil sahipleneyim ana karakterlerle olan diyaloğumu? bu şartlarda yaşarken içimde ölmüş ebeveynlerin öksüzlugune kistirildim. sevgileri yanli, şartlı, sahte ve samimiyetsiz geliyor. nasıl iyi olsun yahu nasıl? ama yarın öbür gün göçüp gidecekler elbet, işte o zaman geriye bir tek siz kalacaksıniz. sevdikleri ben olmasamda, bana duyulan sevgi benim için için gerçek olmasa da ben onları oldukları kişi için yine de sevecegim. gel gör ki ne önemi kalacak göç vaktinden sonra ailenin, onun bunun şunun sizinle alakalı isteklerinin,beklentilerinin? siz sadece size bahsedilmis zamanı başkalarının yonlendirmelerinde ziyan etmiş olacaksınız. hayatinizla alakalı kararlari dünyada bir tek siz varmissiniz gibi alın. çünkü başkalarına göre aldığınız kararlar o kişiler hayatinizdan eksilince size yazık oluyor. onlar gocunce iyi anilariniz yoksa burukluk yaşatıyor, varsa gulumsetiyor, olduğundan daha fazlasını edinemediginiz için belki de o burukluk yine geliyor. herkes gidince elde kalan kendiniz oluyorsunuz yani, o yüzden bireysel mutlulugunuza odaklı yaşayın.

sevgilisini kendi elleriyle besleyen adam

çoğu zaman koynunda yılan besleyen adamla aynı içeriği barındıran başlığın öznesidir. hayaller yatakta kahvaltı, gerçekler yatakta kuma.

sakarya'da bacakları kesilen köpek

beraberinde insanlığın iyiye gideceğine olan inanç bağlarımın kalanından birazini daha kesip alan, eristigim kaynaklar doğrultusunda doğruluğu varsa bunu yapanların çocuk olduğunu da öğrenince çocukların sevgisiz ve saygıdan yoksun yetistiklerini görerek geleceğin kararmaktansa parlamasini sağlayabilecek gençliğe olan umutlarım iyice kök salmışken o kökleri de kesik içinde bırakan vahim bir trajedidir. bir çocuğun bir yaşama karşı hassasiyet yoksunu olabilmesine, o yaşama yapılan işkenceden eglenebilecek kadar sevgiden bihaber olabilmesine, en temel olan yasam hakkına dahi göstereceği bir tutam saygınin bile asilanamamasina,cana kastedebilmesine, kötüyü iyiden yanlışı doğrudan ayıramayacak kadar boslanarak içi boş yetişmesine ne sebep oluyorsa o kaos getiren lanet sebepten kurtulabilmemiz dileğiyle.

zaman makinesi icat edilse gidilecek ilk tarih

evrenin yaratıldigi güne gitmek isterdim. bu hale gelmiş bir dünyanın fabrika ayarlarına döndürulmus o saf o temiz halini görmek isterdim.

sarılmak

ruhun acı seyreltici süzgecidir. bir sarılma, sıkılmış bir sünger misali akıtır derdini tasasını insanın. haaa, bir de veda sarilmasi vardır ki o acıyı almamakla kalmaz bir tane de o ekler üzerine. sarılın efendim, çokça kez sarılın. içinizde kir,pas, kötülük, acı, elem, keder ne kadar negatif şey varsa bu paklar, sevginin kardeşidir sarılmak. sevin,sarılın. kurtarsin hepimizi şu sevgi denen şey.

ilk yiyişte mutlu eden şeyler

sevgilinin başının eti.

bankacibear

ayı sözlüğe gelmeme vesile olan yazardır.

yalnız çiçek

klipler tamamen görsel hitabete yönelik olabilir, bunun bir çok örneğini de görmüştük ancak öyle ya da böyle şarkıyla bir alakası olurdu. bir detay bir dekor bir mekan seçimi şarkıyla bağdaştırılmış olurdu. şimdiye dek gördüğüm şarkıdan en bağımsız, tek kelimeyle alakasız bir klip olmuş aleyna tilki nin yalnız çiçek düzenlemesi. şarkı ne anlatıyor? klip ne gösteriyor? gerçi haksızlık etmeyelim dikeni zehirli yalnız çiçeğin açtığı o derin uçurumlardan birisinin kenarında bir sahne var. gerçi o uçurumda da çiçek yok. çiçeği temsilen aleyna var zaar.

dindar ailenin dinsiz ve eşcinsel çocuğu olmak

yaz ortasında giyilmis kapkalin bir mont gibi basar bu durum insanı ; çıkarsan donarak ölecekmissin gibi hissesersin çünkü çıplak kalacak gibi hissettirir dayattiklarini istemezsen, soyunmak istersin ama seni ısıtan o hayat dolu güneş o sıcacık aile yakmaya başlar bu defa. sen yazı yasarken annen baban sana kat kat giydirir dinini, inancını,yasayamadiklarini, umutlarını, kendi isteklerini, gelenek gorenekleri neleri varsa yoksa... yakar havale gecirtir bu sana beş beden büyük gelen kıyafetler seni, farketmezler tukettiklerini. gençliğinin en güzel mevsimini dar ederler sana. heba ederler. havale geçirirsin koparsin aile yaşamından. sıtma tutar zihnini seversin aileni ama onlarla yasayamaz hale gelirsin. bitmez bu sitma nöbeti. vucut kendini iyileştirir mi bilmem ama akıl hastalanmamaya and içer. bir daha tutarsa o sitma bilir ki vay haline!

türkiye dururken filistin için endişelenen yurdum insanı

her kuşu siktiniz bir leylek kaldı. diyesim geliyor...

yıldız tilbe'nin yıldızlı şarkıları

ferhat goceri dinlerken inşallah çabuk olursun aşkım da şarkı biter bizde kurtuluruz dedim. serdarcigima söyleyin artık beğeneni bitiyor, haberi olsun. gülşen'de tekrar oynattim ama. gülşen iyi, gülşen ok.

trt'nin metroseksüel imamı

eski sevgilinin başka biriyle mutluluk haberlerini almak

ayrılan sen de olsan, ama sevgin bitmemiş ve hala unutamamissan, iki yıl geçmiş de olsa (isterse iki yüz yıl geçmiş olsun farketmez) , acısı böyle alınan her nefesle içine dolar. sigara gibi bir şey değil bırakamazsin, çünkü yaşanmamış mutluluklarin ihtimallerini düşünmeye bağımlı oluyorsun ki onlarin da sayisi sonsuz falan. kendini suclamalarin ardı arkası kesilmiyor, çünkü guzel bir birlikteliği öldürüyorsun, sevdanı katlediyorsun. onu öldürmenin vicdan azabini yaşıyorsun. geriye sadece fakirlesmis ve yorulmuş kalbinin elinde umudu kalıyor. ya eskiye dönmek istiyorsun ya da yenisini umuyorsun. başka da bir şey kalmıyor elinde seçenek olarak.

dar kaldırımda teyzelerin arkasında kalmak

nasıl anlatsam? tek kisilik yatakta dakikalarca sevismissinde iş son aşamaya gelince o noktada şuan istemiyorum demişler gibi...

eşcinsellere sorulan aptalca sorular

bildiğinde ne olacak bilmediğim "ilk deneyimin kimle oldu,nasıldı?",
ne fark eder bilmediğim "nerelisin?",
ne değiştireceğini bilmediğim "ne işle meşgulsun?",
ne önemi var bilmediğim "en son ne zaman seks yaptın?",
neden sormakta ısrarcı olduklarını anlamadığım "bana kocacım der misin? / sana kocacım diyebilir miyim?",
açıklamalarimin tatmin edici bir cevap olamadığı " gey olduğunu nasıl ve ne zaman anladın?",
cevabına kendilerini çoktan inandirmis olmalarina rağmen sordukları " çocukluğunda bir şey mi yaşadın acaba? onunla bir ilgili olabilir mi?",
bir kızla çıkınca escinsellikten men ediliyormuscasina "hiç kız arkadaşın olmadı mı yani?",
köprüden önce son çıkışı kacirtmamak adına " tamamen eminsin demi? yani kızlardan hiç etkilenmiyorsun?" soruları oldum olası yüz kişiye "escinsellere sormak istediğiniz sorular nelerdir?" sorusunun sorulup hepsinin verdiği en aptal soruların listesi oluşturulacak olsa bunlar olurmus gibime geliyor.

ekonomik özgürlük

sadece kendinize bakmakla yükümlü bir birey iseniz kazanıp kazanıp ezeceginiz o paralar ile daha mutlu, huzurlu, rahat ve tatlı bir yaşam elde edeceğiniz statü kazanımdır.

dominant pasif

dominanti bilmem de domalani sahipsiz birakmadiklari bir toplumda ne kadar önemlidir bilemediğim pasif türüdür.

geç saatlere kadar uyumayanların ortak özellikleri

her sabah bunu yaptıklarına pişman olmaları.
  • /
  • 41

cenazemde çalınmasını istediğim şarkılar

alizade - estafurla

"estağfirullah ne anlama gelir?
bu kelime, bağışlanma dilerim ve allah'ın merhametine sığınırım manasına gelir."

tam bir cenaze marşı.

amına koyayım

cinsiyetçi bir küfürdür.

illa küfretmek istiyorsanız götüne koyayım deyin bari.

kitap okumayan biriyle sevgili olmak

kitap okumak eyleminin sembolik bir şey olduğunu düşünecek olursak, kendisine hiç bir şey katmayacak birisiyle hayatını paylaşma çabası genelde büyük hüsran ile sonuçlanıyor.

biseksüel erkeklerin gayleri seks aracı olarak görüp kadınlara aşık olması

yalnız burda kendi aramızda bile birilerini genelliyor olmak ne kadar üzücü. lezbiyenler maskülen, gayler feminendir stereotypeından farksız bu genelleme.

çirkin gaylere tavsiyeler

çirkin erkek yoktur az efekt vardır.

homojen dergi 14. sayı

yazıları tamamiyle okudum. herkesin eline sağlık.

homojen dergi 14. sayı

iyi oldu okuyacak bir şey arıyordum artık var kaliteli bir. dergi.

homojen dergi 14. sayı

homojen dergi'nin 14. sayısı ile yeniden karşınızdayız. emeği geçen tüm yazar arkadaşlara teşekkür ederim. homojen dergi ekibine katılmak isteyen yeni arkadaşları da bekliyoruz. bir mesaj kadar uzağınızdayız.

14. sayının tüm yazılarını bulabileceğiniz link aşağıda;

https://homojendergi.com/14-sayi/

tek tek yazılara bakacak olursak;

öteki mültecilerin haber yansımaları - lgbti mülteciler ve medya - pufidik
bora öztoprak röportajı - tunca tutkun
klasik arap edebiyatı'nda erkek erkek aşkı - muhammed furkan şahin
ayı sözlük itiraflar 10. bölüm - dark bear
bu hikaye kalbimin tek sahibine - vaveyla93
buzul çağı yeniden geliyor - panda
barış kömürcüoğlu röportajı - tunca tutkun
aslında anal seks gayler arasında sandığımız kadar yaygın değil .-. ürkek
cal ve thom'a karşı bir rüzgar var, ama onlara aşktan esiyorlar - eastsiders - hazineci
erkekler erkeklerden erkekliği öğreniyor - hazineci
fahişeliğin öbür yüzü ve iki film birden - hazineci
ütopyaların homojenliğine karşı foucault’nun heterotopyası .-. çıldırdım
bir zamanlar anadolu'da - imightbewrong
efza röportajı - hprs
küresel ısınma mı? dünyalıların atlattığı çok badireler var - yumuklusucurta
broadway’in dahi çocuğu harvey fierstein - merve gezen
çavdar tarlasında çocuklar ya da sahtekârlar - vaveyla93
son akşam yemeği - hprs
yapraklı deniz ejderi 2. bölüm sevgiliyle aynı evde yaşamak - nstrgt
tunca'nın müzik kutusu - 2019 yılının en'leri - tunca tutkun
alışveriş kültürü edinirken kazanılması gereken hassasiyetler - nstrgt
akne nedir "gençlerin korkulu rüyası acne vulgaris" - drmurti
sedef hastalığı nedir, ne değildir? (psoriasis) - drmurti

mutluluğun çaresinin okul bitirmemek ve evlilik olması

bilgili ve farkındalık sahibi biri olmazsan sorunların da olamaz hayattan isteyeceğin şey sınırlıdır ve bunu bilerek yaşarsın.elindekiyle yetinirsin.aç kalmadığında bile mutlusundur.düşününce gayet mantıklı.belkide olay sadece mutlu olmak değildir.hayata anlam katan tek kriter mutlulukmu.kesinlikle değil.bir tarafta halinden mutlu olmak zorunda olan elindekiyle yetinmek zorunda olan bir insan var bu sadece bir savunma mekanizması bile olabilir.öbür tarafta ise kendisini yetiştirmiş ,geliştirmiş daha fazlasını elde edebileceğini bilen seçenekleri olduğu için mutlu görünmek zorunda hissetmeyen ve bunu özgüvenli bir şekilde söyleyen bir insan var.fark burada bence.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

Toplam entry sayısı: 806

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

aşık olmak

adam game of thrones dizisindeki night king gibi ölüyü diriltti be daha ne yapsın!

sevgi neydi? sevgi emmekti. aman emekti. bütün emeklerim feda olsun sana.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

9 şubat istanbul ayı sözlük zirvesi

bir kaç fire dışında herkes geldi hatta yazmayıp gelenler ayrıca sevindirdi. kalp kalp kalp. gelmeyenler kudursun.

nefret kusulan ayısözlük yazarları

sevgi kalpten gelir, nefret ise tercihtir.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

ürkek

ay korkarım ben diye iki adımı gelmeye erinen yazarlara rağmen, urkmezsem gelicem dedi ve taaaa zonguldaklardan kalkıp geldi sağolsun zirveye. başta biraz ürkütüydü ama sohbetimizle biz oksaya oksaya sakinlestirdik. sempatik sessiz sakin yazar.

edit : sabaha karşı dönerken usudum diye verdiği boyunluk bende kaldı. emanetin ben de ürkek, bir sonraki görüşmede teslim edeceğim.

13 nisan 2019 ayı sözlük ankara zirvesi

-keşke istanbul'da da yapılsa dediğim zirvedir.
-istanbulda olduğumdan katılamayacağım zirvedir.
-neden hiç istanbul'da zirve düzenlenmiyor?
-ankara'da olsam kesin katılırdım dediğim zirvedir.

(bkz: kullanmak için can atılan replikler)

hep ankaralılar istanbul zirve başlıklarına yazıyordu, özeniyordum. oohhh, rahatladım.

sözlük yazarlarının çocuklukları

sürekli uğradığı zorbalıklardan dolayı yalnız kalmak için çok çabalayan bir çocuktum. içine kapanık ama yakın çevresine de bir o kadar da neşeli ve sevgi saçan, kibar, efendi, uysal ve azıcık çok bilmiş bir çocuktum. burnumun üzerinde belli olan bir damar vardı(sonrasında kayboldu), ve kaküllü saç kesimim olurdu hep. bu ikisinin birleşimiyle efemine bir görüntüm olmuş olmalı ki bazı oğlanlar sen kız mısın erkek mi diye sorardı. kırılırdım. o yüzden çocuklarla çok konuşmak istemezdim. kızlar böyle şeyleri umursamıyordu. bu yüzden onların yanında daha rahat hissediyor olduğum için daha önce de #398412 nolu entry'mde bahsettiğim sebeplerle belirttiğim gibi kızlarla oynardım. o aileleri tarafından kibarlık ve nezaket öğretilmemiş geleceğin budalalarının itiş kakışları da hiç bitmiyordu ve ben gücümün onlara yetmeyeceğini biliyordum.bir de şimdiki gibi 80 85 kiloluk bir ekmek hamuru değilim o zamanlar. cılız mı cılız bir çocuk. üflesen devrilecek yani. kaba kuvveti sıfırın altında bilmem kaç. bu yüzden daima sevilen kişi olmayı bir şekilde becerdim ve herkesi döven çocuklar bazen bana kızsa bile dokunmazlardı. ben yumruğumu değil aklımı kullanıyordum. bu da beni daha güçlü kılıyordu aslında. neyse onlardan uzak durup kızlarla oynuyorum diye oğlanlar burada da rahat vermeyip bu defa da "kız enes" ,"top enes" diyerek dalga geçip zorbalık ederlerdi. hal böyle olunca kızlarla da oynamayı bırakıp dışarı çıkmamaya başladım. neyse ki küçük olmama rağmen eve bilgisayar almıştık da ben evde sıkılmamı engelleyecek bilgisayar oyunları oynuyor ve dışarı çıkma ihtiyacı hissetmiyordum. en azından bu şekilde kimse benimle hiçbir şekilde dalga geçip canımı sıkamıyordu hiç kimse. canımı sıkan o zevzek ve gerzek çocuklarla okul dışında bir arada olmak ve onları görmek zorunda değildim artık. sonunda istediğim yalnız kalmaya sahiptim. ama içimde birikmiş bir sürü kırgınlık ve üzüntü vardı. bu kadar duyguyla ne yapacağımı bilemediğim için yazarak içimi dökmeye başladım ve yazılar yazma serüvenim. ayrıca iyi kötü bir şeyler de çizmeyi seviyordum. kompozisyonlar, hikayeler yazıyor, resim yapıyordum. yazdıkça, çizdikçe rahatlıyordum. bu konuda kendimi geliştirdim ve yarışmalara katılmaya başladım. katıldığım yarışmalarda hep birinci oldum ve ne ihtiyacım varsa ya da ne istiyorsam kazandığım ödül paralarıyla, altınlarla almaya başladım veyahut istediğim şeyi ödül olarak veren yarışmaları bulup onlara katılmaya başladım. kalemim hem öğretmenlerim hem müdürüm hem de arkadaşlarım tarafından çok beğeniliyordu ve bu başarıların verdiği gazla sinema yazarlığı okumak istiyordum ama ailemin memur kafasıyla düşünen zihniyetleri buna müsaade etmedi. yeteneğimi rafa kaldırmak zorunda kaldım. sonrası ise klasik şekilde gelişen türk gencinin hayat mücadelesi. ama öyle de ya da böyle, ben hep kendimce bazı şeyleri başarırken onlar erkek olmaya devam ettiler. şimdi onların bazısı uyuşturucu bataklığında kendini heba ediyor, bazıları ipsiz sapsız, bazıları hala işe yaramaz. erkeklikleri bir işe yaramadı yani. ben ise onların inandıklarının ve onların aksine erkek olarak gördükleri kişilerin sahip olduğu tüm sorumluluklara sahip mutlu bir hayata sahibim çok şükür. bu yüzden insanlar çocuklarına cinsiyet dayatmalarını erkek dediğin şöyledir kadın dediğin böyledir diye öncelikli göstermek yerine insan olmayı ve iyi kötü insan ayrımına dikkat etmeyi öğütlererse belki daha huzurlu bir geleceğin zemini atılmış olur. saygılar.

edit: cinsel kimliğim ile alakalı olarak her zaman kendimin farkında idim. ilkokulda bile biliyordum. kızlarla iyi anlaşsam da onlardan hoşlanmıyordum. ama etrafımda hiç erkeklerden hoşlanan erkek yoktu bu yüzden söyleyemiyordum kimseye. sonrasında uğradığım hakaretler sebebiyle bu şekilde kimsenin beni sevmeyeceğini, nefret edeceğini ve dışlayacağını anladığım için erkeklerden uzak durdum biraz da aslına bakarsanız. ama hiç itiraz etmedim kendime. kızlardan hoşlanmak için zorlamadım kendimi. hep barışıktım kendimle. sadece dışlanmak kırıcıydı.

başlıklara ben benimdir o ben oluyorum diye yazıp duran yazar

bir özellik belirten her başlığa, kendi cümlelerini kullanarak özgün anlatımıyla tanım girmek veya konuyu yorumlamak yerine kendini dünyaya tanıtmaya ant içmişçesine o başlıkta bahsi geçen özelliğin onda da olduğunu herkes bilsin isteyen yazardır. üç girdisinden birisi içinde "ben de bu kişilerden biriyim, biliyor muydunuz?" anlamı taşıyan"ben","bkz:ben","ben oluyorum", "bu benim" benzeri bilumum örneklere denk geleceğiniz, dolayısıyla ben merkezli, muhtemelen de ilgi orospusu olan yazardır.

berber dayaması

oldukca hoş olan berberimin, traşı gereğinden fazla uzatarak elimin olduğu yeri hizalayarak alenen bastırarak yaptığı eylemdir. elim koltukla berberin bastırdığı yerinin arasında baya baya sıkıştığı için çekemediğim ama çekmeyi de beğenim doğrultusunda istemediğim için hoşuma giden küçük aksiyondur.

bir bear'la sevişirken altında kalarak can vermek

döl-le-ri-nin akışına ööööölürüm bearım, öööölürüm bearım, öööölürüm bearım oyh.

salaş meyhanedeki yorgo

açtığı başlıkların aşırı spesifik konular olmasının inanilmaz hoşuma gittiği yazardir. her gün yeni bir bilgi sayfaları gibidir adeta. yazdıkları da fena değil. okunur bu okunur.

evli bir erkekle ilişki yaşamak

kalede kaleci var diye gol atmayacak mıyız?