nstrgt
04.07.2018 tarihi itibariyle mezun olmuştur efendim. dünyaya hayırlı olsun.
lise tercihinde imam hatiplerin zorunlu hale getirilmesi
tercih ve zorunluluğun bir araya getirilip bir paradoksun doğmasına sebep olan mantık sahiplerine kucak dolusu sevgiler, öpücükler.
eşcinsellerin babayla diyaloglarının kötü olması
babalarımız da baba sıfatından evvela en sade tanımla insan sıfatındalar en nihayetinde. hal böyle olunca eğer babanız veyahut bir insan ( bir erkek çocuğun rol modeli, dayanağı, kahramanı,hayatının çekirdeğinde yer alan bir yol göstericisi genelde babası olduğu için babalar üzerinden devam edeceğim) zihin olarak açık değilse, sabit görüşlüyse, sert kabuğu olan muhafazakar bir yapısı varsa, kırsal kesimde büyümüşse ve bunun dezavantaji olarak eğitim anlamında yetersiz bir altyapısı varsa, sevgisini hayırlı evlat ideali cercevesinde sadece kendi doğruları ve istekleri doğrultusunda bir hayat tarzı edinmenize dayandirarak şekil almanızla kısıtlıyorsa ( buna annelerimiz de dahil) sizi anlaması, kabul etmesi eskisi gibi sevmesi ne yazık ki mümkün olmayabilir. siz de öngörme kabiliyetine sahipseniz iletişiminizin ne şekilde gelişeceğini daha kendinizi kesfettiginiz ilk günden itibaren tahmin edebiliyorsunuzdur. hayatin ihtimaller dahilindeki alışkanlıklar üzerine kurulu olduğuna inanırım. babamin hayatında eşcinsellik terimi onun hiç karsilasmadigi, tanımadığı ona tamamen yabancı, bilinmedigi için ona bilmediği şeyin korkusunu yaşatan, alışık olmadığı bir detay. ancak esasında tanıdığı ben tamamen aynı kalacak olmama rağmen benimle alakalı öğreneceği tek şey sadece kızlar yerine erkeklerden hoşlanıyor olmam kadar sıradan bir detay. basit tutmak istiyorum konuyu. burda alismasi gereken tek şey yanımda eş olarak kız yerine erkek görmesi olacak. o tanıdığı, sevdiği, canı saydığı evladı tamamen aynı kalacak. bir şey değişmedigini, o detayın hiçbir önemi olmadığını, bunun sadece onun annemi sevdiği gibi benim de bir erkeği sevisimden ibaret olduğunu, hikayenin aynı, karakterlerin farklı olduğu bir senaryodan ibaret olduğu gerçeğini anlaması ve buna alışıklık kazandığı bir düzene geçmesini sağlamak adına bunun onun için normallesecegi bir süreci tamamlaması gerekiyor. benim eşcinsel olduğumu öğrendiğinde çok sevdiği bir insanın böyle bir detayı barındırıyor olmasının bir fark yaratmadigini fark edebilmesini isterdim. konusabildigi, bir şeyler paylaşabildigi, güvendiği evladının eşcinsel olduğunu öğrendiğinde her şeyiyle aynı yapısini devam ettiren bir insandan ibaret olduğumu, aslında bu insanı sevebildigini ve sevmeye devam edebileceğini idrak edebilmesini isterdim. ancak yazıya başladığım kısıtlayıcı özellikleri sebebiyle bunu idrak edemeyen babamla bir şekilde konusu açılan eşcinsel olup olmadığım konusunda beni anlamayacagini daha o erken yaşımda anlamış olan ben, olmadığım konusunda ikna ettikten sonra babamın "öyle bir şey olursa başım öne eğilir de bir daha kaldıramam, kendimi öldürürüm." deyince ben istesem de istemesem de bir daha bağlanması imkansız bağlarimizin kopus seslerini duymuştum. o da başli başına hüzünlü bir müziktir arada zihnimde çalan. o sesler günlerce durmak bilmeyen gözyaşı şeklinde bedenden de çıkmıştı zamanında. babam dediğim adam her şekilde omuzlarimdan inmeyecek ağır yükler bırakmisti üzerime. birincisi beni hiçbir zaman kabul etmeyeceğini netlestirmesiyle gizli bir yaşam sürmeye zorlamasinin ağırlığıydi, ikincisi gerçek öğrenildiginde gurur kaynağı iken sadece utanç kaynağından ibaret olacağım düşüncesine hapsolmustum ve bu bana her anlamda psikolojik olarak ağır gelmiştir(ki bu,birey olarak bağımsızlık kazandikca çok da umrunuzda olmamaya başlıyor), üçüncüsü ogrenildigimde kotulesecek aile iliskilerim yetmezmiş gibi bir de babamın ölümünden sorumlu hale gelecek olmanın korkunç hissiyatinin ağırlığıydi, dördüncüsü çoğu insan için her şeyden önce gelen aile kavramının sevgisinin saflığına olan inancım gidip, çifte standartliligina vakıf olmakla gelen hayal kirikligindan kaynaklı bir depresif ağırlıkti, beşincisi bu reddedilme bilincinden kaynaklı yalnızlık hissiyatina kapilmanin ağırlığı vs. hepsini tek tek saymaya gerek yok,bunlar bile başlı başına yeterli uzaklaşmak için. hal böyle iken gidip babama tam güven içeren ve şüphesiz bir şekilde sevgi ve bağlılık hissedebilmem imkansızdi. iletişimimizin ve dolayısıyla ilişkimizin kusursuz bile değil iyi ve güzel olabilmesini engelleyen yukarda saydığım ve daha sayamadigim onlarca duvar var. sesim gitmiyor ki canım babama. üç duvar beş duvar aşıyor, ama hepsini geçemiyorum ne yazık ki . çarpıp geri dönüyor bana. şimdi nasıl iyi olsun benim diyaloğum? tanidiklari evlatları gerçek ben değilken, bir maskeden ibaretken konuştukları ben değilim ki aslında. bu da sevdikleri kişinin ben olduğum fikrine inanmami zorlastiriyor. onların hayatındaki evlat karakterinin suflörü gibiyim. söylenmesi gereken replikleri söylüyorum sahne arkasından. ben bu senaryonun ana parçası değilim. nasil sahipleneyim ana karakterlerle olan diyaloğumu? bu şartlarda yaşarken içimde ölmüş ebeveynlerin öksüzlugune kistirildim. sevgileri yanli, şartlı, sahte ve samimiyetsiz geliyor. nasıl iyi olsun yahu nasıl? ama yarın öbür gün göçüp gidecekler elbet, işte o zaman geriye bir tek siz kalacaksıniz. sevdikleri ben olmasamda, bana duyulan sevgi benim için için gerçek olmasa da ben onları oldukları kişi için yine de sevecegim. gel gör ki ne önemi kalacak göç vaktinden sonra ailenin, onun bunun şunun sizinle alakalı isteklerinin,beklentilerinin? siz sadece size bahsedilmis zamanı başkalarının yonlendirmelerinde ziyan etmiş olacaksınız. hayatinizla alakalı kararlari dünyada bir tek siz varmissiniz gibi alın. çünkü başkalarına göre aldığınız kararlar o kişiler hayatinizdan eksilince size yazık oluyor. onlar gocunce iyi anilariniz yoksa burukluk yaşatıyor, varsa gulumsetiyor, olduğundan daha fazlasını edinemediginiz için belki de o burukluk yine geliyor. herkes gidince elde kalan kendiniz oluyorsunuz yani, o yüzden bireysel mutlulugunuza odaklı yaşayın.
sevgilisini kendi elleriyle besleyen adam
çoğu zaman koynunda yılan besleyen adamla aynı içeriği barındıran başlığın öznesidir. hayaller yatakta kahvaltı, gerçekler yatakta kuma.
sakarya'da bacakları kesilen köpek
beraberinde insanlığın iyiye gideceğine olan inanç bağlarımın kalanından birazini daha kesip alan, eristigim kaynaklar doğrultusunda doğruluğu varsa bunu yapanların çocuk olduğunu da öğrenince çocukların sevgisiz ve saygıdan yoksun yetistiklerini görerek geleceğin kararmaktansa parlamasini sağlayabilecek gençliğe olan umutlarım iyice kök salmışken o kökleri de kesik içinde bırakan vahim bir trajedidir. bir çocuğun bir yaşama karşı hassasiyet yoksunu olabilmesine, o yaşama yapılan işkenceden eglenebilecek kadar sevgiden bihaber olabilmesine, en temel olan yasam hakkına dahi göstereceği bir tutam saygınin bile asilanamamasina,cana kastedebilmesine, kötüyü iyiden yanlışı doğrudan ayıramayacak kadar boslanarak içi boş yetişmesine ne sebep oluyorsa o kaos getiren lanet sebepten kurtulabilmemiz dileğiyle.
zaman makinesi icat edilse gidilecek ilk tarih
evrenin yaratıldigi güne gitmek isterdim. bu hale gelmiş bir dünyanın fabrika ayarlarına döndürulmus o saf o temiz halini görmek isterdim.
sarılmak
ruhun acı seyreltici süzgecidir. bir sarılma, sıkılmış bir sünger misali akıtır derdini tasasını insanın. haaa, bir de veda sarilmasi vardır ki o acıyı almamakla kalmaz bir tane de o ekler üzerine. sarılın efendim, çokça kez sarılın. içinizde kir,pas, kötülük, acı, elem, keder ne kadar negatif şey varsa bu paklar, sevginin kardeşidir sarılmak. sevin,sarılın. kurtarsin hepimizi şu sevgi denen şey.
ilk yiyişte mutlu eden şeyler
bankacibear
ayı sözlüğe gelmeme vesile olan yazardır.
yalnız çiçek
klipler tamamen görsel hitabete yönelik olabilir, bunun bir çok örneğini de görmüştük ancak öyle ya da böyle şarkıyla bir alakası olurdu. bir detay bir dekor bir mekan seçimi şarkıyla bağdaştırılmış olurdu. şimdiye dek gördüğüm şarkıdan en bağımsız, tek kelimeyle alakasız bir klip olmuş aleyna tilki nin yalnız çiçek düzenlemesi. şarkı ne anlatıyor? klip ne gösteriyor? gerçi haksızlık etmeyelim dikeni zehirli yalnız çiçeğin açtığı o derin uçurumlardan birisinin kenarında bir sahne var. gerçi o uçurumda da çiçek yok. çiçeği temsilen aleyna var zaar.
dindar ailenin dinsiz ve eşcinsel çocuğu olmak
yaz ortasında giyilmis kapkalin bir mont gibi basar bu durum insanı ; çıkarsan donarak ölecekmissin gibi hissesersin çünkü çıplak kalacak gibi hissettirir dayattiklarini istemezsen, soyunmak istersin ama seni ısıtan o hayat dolu güneş o sıcacık aile yakmaya başlar bu defa. sen yazı yasarken annen baban sana kat kat giydirir dinini, inancını,yasayamadiklarini, umutlarını, kendi isteklerini, gelenek gorenekleri neleri varsa yoksa... yakar havale gecirtir bu sana beş beden büyük gelen kıyafetler seni, farketmezler tukettiklerini. gençliğinin en güzel mevsimini dar ederler sana. heba ederler. havale geçirirsin koparsin aile yaşamından. sıtma tutar zihnini seversin aileni ama onlarla yasayamaz hale gelirsin. bitmez bu sitma nöbeti. vucut kendini iyileştirir mi bilmem ama akıl hastalanmamaya and içer. bir daha tutarsa o sitma bilir ki vay haline!
türkiye dururken filistin için endişelenen yurdum insanı
her kuşu siktiniz bir leylek kaldı. diyesim geliyor...
yıldız tilbe'nin yıldızlı şarkıları
ferhat goceri dinlerken inşallah çabuk olursun aşkım da şarkı biter bizde kurtuluruz dedim. serdarcigima söyleyin artık beğeneni bitiyor, haberi olsun. gülşen'de tekrar oynattim ama. gülşen iyi, gülşen ok.
trt'nin metroseksüel imamı
eski sevgilinin başka biriyle mutluluk haberlerini almak
ayrılan sen de olsan, ama sevgin bitmemiş ve hala unutamamissan, iki yıl geçmiş de olsa (isterse iki yüz yıl geçmiş olsun farketmez) , acısı böyle alınan her nefesle içine dolar. sigara gibi bir şey değil bırakamazsin, çünkü yaşanmamış mutluluklarin ihtimallerini düşünmeye bağımlı oluyorsun ki onlarin da sayisi sonsuz falan. kendini suclamalarin ardı arkası kesilmiyor, çünkü guzel bir birlikteliği öldürüyorsun, sevdanı katlediyorsun. onu öldürmenin vicdan azabini yaşıyorsun. geriye sadece fakirlesmis ve yorulmuş kalbinin elinde umudu kalıyor. ya eskiye dönmek istiyorsun ya da yenisini umuyorsun. başka da bir şey kalmıyor elinde seçenek olarak.
dar kaldırımda teyzelerin arkasında kalmak
nasıl anlatsam? tek kisilik yatakta dakikalarca sevismissinde iş son aşamaya gelince o noktada şuan istemiyorum demişler gibi...
eşcinsellere sorulan aptalca sorular
bildiğinde ne olacak bilmediğim "ilk deneyimin kimle oldu,nasıldı?",
ne fark eder bilmediğim "nerelisin?",
ne değiştireceğini bilmediğim "ne işle meşgulsun?",
ne önemi var bilmediğim "en son ne zaman seks yaptın?",
neden sormakta ısrarcı olduklarını anlamadığım "bana kocacım der misin? / sana kocacım diyebilir miyim?",
açıklamalarimin tatmin edici bir cevap olamadığı " gey olduğunu nasıl ve ne zaman anladın?",
cevabına kendilerini çoktan inandirmis olmalarina rağmen sordukları " çocukluğunda bir şey mi yaşadın acaba? onunla bir ilgili olabilir mi?",
bir kızla çıkınca escinsellikten men ediliyormuscasina "hiç kız arkadaşın olmadı mı yani?",
köprüden önce son çıkışı kacirtmamak adına " tamamen eminsin demi? yani kızlardan hiç etkilenmiyorsun?" soruları oldum olası yüz kişiye "escinsellere sormak istediğiniz sorular nelerdir?" sorusunun sorulup hepsinin verdiği en aptal soruların listesi oluşturulacak olsa bunlar olurmus gibime geliyor.
ekonomik özgürlük
sadece kendinize bakmakla yükümlü bir birey iseniz kazanıp kazanıp ezeceginiz o paralar ile daha mutlu, huzurlu, rahat ve tatlı bir yaşam elde edeceğiniz statü kazanımdır.
dominant pasif
dominanti bilmem de domalani sahipsiz birakmadiklari bir toplumda ne kadar önemlidir bilemediğim pasif türüdür.
geç saatlere kadar uyumayanların ortak özellikleri
her sabah bunu yaptıklarına pişman olmaları.