solcu erkek arkadaşlardan sürekli duyulan bir tamlama. bir yandan özerk bir varlık gibi adının konması iyi hissettiriyor ve kadın kelimesi kullanılmış oluyor. diğer yandan erkek arkadaş gibi bir mantık olmadığından sözlerin marjinal kaldığı gibi bir his yaratıyor. bir de cinsiyet kimliği mevzusu var ki kafalar duman.
bugüne kadar ne tutkuyla arzuladıklarıma ne de hırsla elde etmeye çalıştıklarıma ulaştım. -ne ... ne kalıbının sonunun olumlu olması gerektiği de yeni netleşti kafamda. bu da itiraf olabilir. – ulaştıklarım hep “keşke olsa ne güzel olur” naifliğinde arzuladıklarımdı. sonra bu durum üzerine şöyle düşünüyorum bazen; bu naif duygularım daha bana dair ya da daha mı saf duygular? çünkü bunları istediğimden eminim. bir diğer düşüncem istediklerim için emek vermesini, kalbimdekileri açığa çıkarmayı bilmeyip hayatın akışında savrulan bir insan olma ihtimalim. bu ikinciyi düşünmeme sebep olan istemekle birlikte peşine çok da düşmediğim, gerçekleşmediğinde bariz bir acı çektirme potansiyelinden ziyade gerçekleştiğinde şaşırtıcı bir anlam- doyum hissi veren isteklerimin gerçekleşmesinden. bu durumdan memnuniyetsiz değilim. çünkü ilginç bir şekilde bu şekilde gerçekleşenler beni çok mutlu etti, bana çok şey kattı. tutkuyla arzuladıklarıma gelince ya çok zor şeyler ya da ben kendimi onlara açmasını bilmiyorum. kendimi tanımıyor bile olabilirim. hırslandıklarım ise genel bir beceriksizlik korkusunun kendini yaratması bunu biliyorum. işte böyle olunca hayırlısı diyesim geliyor.
pek çok ideolojinin aksine doğal-normal toplum algısına hapsolmayan sürekli yenilenme, dönüşüm ve pratiği gündeme getiren bunu da bilinçli taraflılıkla sesi duyurulamayandan (başta kadın ve lgbti+ varoluşlar) yana yapan bir ideoloji. o yüzden feminizm durak değil yoldur.
genelde ilgiye en muhtaç ve en savunmasız dönemlerinizde dibinizde biten kişilerdir. bir şekilde kendi eksikliklerini sizin durumuzdan faydalanarak onarırlar. en sonunda siz iyileşirken o size geri dönüş yapmaya çabalar. olumlu bir dominantlık modeli düşünemiyorum.
fragmaninda ufak tefek cinayetler yazısının altında "ve daha büyükleri" yazmasıyla beni benden almış dizi. başka da pek birşey bilmiyorum yeni sezona dair.
haber değeri olsun olmasın magazinsel manşetler iş görür mantığını ne zaman bırakacaksınız?
operasyonla birbirinden ayrılan siyam ikizlerimiz büyümüşte sınava girmişler herkesin dört gözle beklediği sınav sonuçları açıklanmışmış. görende full çekmişler sanır! eğitim sisteminin boktanlığı karşısında barajı geçememiş bu 2 kızcağız ne yapsın. aynı haltı yiyen yüzbinlercesi var. bir de ikizlerin üzüldüğü yönünde fikir beyan etmişler sjsjks yok canım yanlış biliyosunuz zil takıp oynamışlar.
https://www.cnnturk.com/turkiye/siyam-ik...
bir akışkan * olarak ilk kez duyuyorum. ekşi'de bu konuda başlık açılmış. detaylı bilgi verilmemiş. genderqueerlik ve non-binary gibi kavramlar lgbt kadar görünür olmadıklarından çok bilinmiyorlar. ancak internette skolyoseksüel olarak ararsanız karşınıza türkçe kaynak çıkıyor.
high energy. eşcinsellerin dünyaya armağanı olan; disco, synth pop ve new wave'in kısaca klasik pop müziğin oluşmasına da katkı sağlayan müzik türü. kısaca popüler müzik de eşcinsel ürünü sözlük.
70lerde ingilterede ortaya çıkan bu türün nerdeyse tüm temsilcileri homoseksüel. sylvester, divine, dead or alive gibi eşcinsel şarkıcı ve topluluklar güzel örneklerini sunmuş.
bu kategorinin sanırım en emsalsiz örneği dead or alive'nin you spin me round hiti:
esasen mevlevi ilahileriyle daha çok benzetiyorum. ayrıca sadece bizans değil ortodoks geleneğin tamamında benzer ezgiler mevcut.
aha bu da bildiğin mevlevi ayini şerifi
ayrıca ortadoğu ruhu da mevcuttur ortodoks ezgilerinde;
bu da baya ünlü bir ilahi, galiba osmanlı döneminde yazılmıştı hatırlamıyorum tam, türkçe altyazısı da var.
ne olduğu bilmeyenler için cevabın gapitalizm (kapitalizm) olduğu durumdur. bu düzenin dilber ay eleştirisini şuraya bırakıyorum : "şu hayatta ne kadar güzel insan tanıdıysam hepsi de bu gapitalizmden nefret ediyolardı. benim böyle şeylere pek aklım ermez gardaş; ama, bu gapitalizmin çok şerefsiz bi şey olduğu besbelli!"
selahattin demirtaş, seni başkan yaptırmayacağız diyerek bugünkü ohalleri, her alana hükmetmeyi arzulayanların emellerine 2 yıl önce balta vurabileceğini gösterdiğinden yargılanan siyasetçi .
(bkz:gay sessizliği)
jodie foster'ın 17 yaşındaki bir röportajında kendisine heteroseksüel ataması yapılarak sorulan "nasıl erkeklerden hoşlanırsın" vs. sorulara mimikleri ve sessizliğiyle verdiği cevap buna bir örnek olarak düşünülüyor. gündelik hayatta heteroseksüel olduğumuz varsayılarak sorulan o can sıkıcı sorulan canımızı nasıl sıktığının ve öte yandan bu sessizlikte hiç de yalnız olmadığımızın bir işareti bu kavram.
yukarıdaki hikaye çok güzel. benimki biraz hüzünlü ama entriyi okuyunca direk aklıma geleni yazıyorum. bazı insanlar vardır böyle ilk tanıştığınızda sanki yıllarca vakit geçirebilirmişsiniz gibi olur. size birşey söyler ve söylediği sanki sizin nişanınızdır artık. güzel olan şeylerden çok derin yaralar da çıkar ya öyle bir şeyler. gözgöze yaptığımız muhabbet hala olduğu gibi duruyor içimde. öyle etkilenmiştim ki sonraki görüşümde heyecandan selam vermeye utanmıştım. bir süre sonra gitti zaten. görmedim bir daha. o gitti ben de o nişanın acısıyla kaldım. çay sözü vardı bana. "hatta senin için yemek yapacağım". öldüğünü öğrendim sonra. acıma eşlik eden şarkıyı buldum. dinleyince bir tek o gelir aklıma. bir de tanıştığımız şehirde bir yıldıza yazmıştım onu. istanbul'da da görür müyüm diye düşünüyorum. ölmüş biri için, bazen unutulduğuna acı çekilen, her anımsamadaysa geçirilen kısacık vaktin değeri acıyla geri gelen, yıldızlara benzetilen bir insan için ;
lgbti'ler içerisinde de daha az konuşulan kadınlar oluyor. eşcinsel denince biseksüel denince akla ilk olarak gayler ve biseksüel erkekler geliyor. genel durumda ise heteroseksüel olmayan kadınların temsili az olduğu kadar oldukça sorunlu. bir fantezi unsuru olarak görülüp "erkekle tamamlanan kadın", "doğası belli kadın" algılarıyla da çarpışmak durumunda kalıyoruz. fobilerle uğraşmak durumunda kalıyoruz; az görünürlükle ama bizim hakkımızda bizden çok konuşanlarla yani. lezbofobi de lezbiyen kadınların görünürlük halinde nasıl da heteronormatif kalıplarla dile getirildiğini anlamak için önemli bir tanımlama. dolayısıyla görünürlük bizim görünürlüğümüz ve sözü biz söyleyeceğiz; tüm lezbiyenlerin görünürlük günü kutlu mutlu olsun.
heteronormatif yapının sahiplenicileri bütün cinsel yönelimlerden çıkabilir. eşcinsellere saldıranlar içinde eşcinseller de olabilir. toplumsal cinsiyetten bahsedeceksek biseksüeller yalnızca erkeklerden ibaret değildir. pek çok farklı cinsiyet kimliğinden olabilir. feminen geyleri aşağılayan "ibne olmayan, aktif" geyler toplumsal cinsiyet biliyor yani? toplumsal cinsiyeti bilmek konusunda gey -biseksüel erkek ayrımı yapıldığına göre kadınların yaşadıklarını erkeğin kadına duyduğu, duyabildiği cinsel arzuya mı bağlıyoruz yani? evet erkeklerin hiyerarşilerini cinselleştirdikleri doğrudur. lakin buradan geyler de kurtulamaz. tam da aktif-pasif mevzusunda olduğu gibi.
yine bir biseksüel için geylik-lezbiyenlik normal olamaz. "normal" varsa kendinde olandır, biseksüelliktir. bununla birlikte biseksüel bir kadın için bir kadına ; biseksüel bir erkek için bir erkeğe aşık olmak, cinsellik yaşamak normaldir. ilkokul çağında ne yaşandığı da hem biseksüel hem eşcinsel çocuklar için dışarıdan illaki belli olacak diye bir şey yoktur. belli olsa da ne biz bu çocukların gözetçisiyiz, ne de onları birbirleriyle yarıştırabiliriz. denilen durumlar doğru olsa bile her örnekte, bu acıları yaratan temel durumları ve bağlantıları eleştirmek yerine acı hiyerarşisi geliştirmek heteronormativiteyi sağlar. biseksüel çocuğun hislerinin durumu hakkında hangi cinsiyetten hoşlandığını bilecek ve hayat çizgisini takip edecek kadar kaç tane biseksüel tanınabilir şu hayatta? sanki bir dış göz olunmuş da insanları geçmiş gelecek süzmüş gibi. evlenme mevzusuna gelirsek eğer mevzu eşcinsellerin sahip olmak isteyip olamadıklarıysa bir biseksüel diğer cinse aşık olduğunda onunla evlenmek istiyorsa tabi ki evlenebilir. ve kime hesap verecek kendinden başka? biseksüel kadınlar ve diğer cinsiyet kimlikleri mevzusuna hiç girmiyorum. zaten oralarda mevzu bu kadar da "basit" değil.
izmir milletvekili adayları lgbti haklarını savunacağına dair taahhütname imzalamış parti. el altından değil açıkça savunma girişimleri takdir edilesi. diğer partilere de örnek olur umarım.
http://kaosgl.org/sayfa.php?id=25937
yukarıdaki hikaye çok güzel. benimki biraz hüzünlü ama entriyi okuyunca direk aklıma geleni yazıyorum. bazı insanlar vardır böyle ilk tanıştığınızda sanki yıllarca vakit geçirebilirmişsiniz gibi olur. size birşey söyler ve söylediği sanki sizin nişanınızdır artık. güzel olan şeylerden çok derin yaralar da çıkar ya öyle bir şeyler. gözgöze yaptığımız muhabbet hala olduğu gibi duruyor içimde. öyle etkilenmiştim ki sonraki görüşümde heyecandan selam vermeye utanmıştım. bir süre sonra gitti zaten. görmedim bir daha. o gitti ben de o nişanın acısıyla kaldım. çay sözü vardı bana. "hatta senin için yemek yapacağım". öldüğünü öğrendim sonra. acıma eşlik eden şarkıyı buldum. dinleyince bir tek o gelir aklıma. bir de tanıştığımız şehirde bir yıldıza yazmıştım onu. istanbul'da da görür müyüm diye düşünüyorum. ölmüş biri için, bazen unutulduğuna acı çekilen, her anımsamadaysa geçirilen kısacık vaktin değeri acıyla geri gelen, yıldızlara benzetilen bir insan için ;
monoseksizmin derdini çeken insanlar. cinsiyetler arasındaki uçurumun başında bela olarak dolandığı insanlar. "geçiş evresi" kafasının üzerinde baskı yarattığı insanlar. gerçekte bütün cinsel yönelimler bir geçiş evresi olabilir. "aynı anda iki cinsiyetten biri olmayınca yarım kalır" , "yarı hetero-yarı eşcinseldir" kafasının derdini çeken ve illa aldatacağı varsayılan insanlar. biseksüel ahmet'in mehmet ile olan aşkında ayşe ile aldatacağı varsayılır. ahmet mehmet'i caner ile aldatabilir aldatabilen bir insansa. biseksüel ayşe'nin leyla ile olan aşkında cenk ile leyla'yı aldatacağı varsayılır. ayşe leyla'yı şirin ile aldatabilir aldatabilen bir insansa. hemcinsiyle birlikteliği olmuşsa bu birliktelikte yaşadıkları, yaşayabildikleriyle ve diğer cinsle birlikteliği olmuşsa bu birliktelikte yaşadıkları, yaşabildikleri arasındaki uçurumu düşününce kafayı yiyebilecek, canı çok yanabilecek, diğer cinsle olan birlikteliğinde kendi suçu olmasa da avantajlardan utanabilen insanlardır. hemcinsiyle de olsa diğer cinsle de olsa "ben seni bizim tarafa çektim ahaha" kafasıyla duyduğu, duyabildiği bütün arzuları yok sayılan; oradan oraya çekiştirilebilen insanlar.
(bkz:gay sessizliği)
jodie foster'ın 17 yaşındaki bir röportajında kendisine heteroseksüel ataması yapılarak sorulan "nasıl erkeklerden hoşlanırsın" vs. sorulara mimikleri ve sessizliğiyle verdiği cevap buna bir örnek olarak düşünülüyor. gündelik hayatta heteroseksüel olduğumuz varsayılarak sorulan o can sıkıcı sorulan canımızı nasıl sıktığının ve öte yandan bu sessizlikte hiç de yalnız olmadığımızın bir işareti bu kavram.
pembe hayat aktivistlerinin pembe hayat'ın youtube kanalında yemek yaptıkları video programları. adını ilk kez duyduğum felah köfteye delikli boncuk yerde kalmaz adını vermişler. ölsem unutmam artık. o değil de canım çekti gece gece. herkesin çeksin.
çok manyak tiplerle karşılaştığım site. kadının biri kırk yıllık tanıdıkmışız gibi mesaj atıp konuşmayı yarıda kesti. herhalde biseksüel olduğumu söylemem etkili oldu. aradan haftalar geçince tekrar tanışmak için mesaj attı. geçmişte konuştuğumuzu ve yarıda kestiğini, bu yüzden konuşmak istemediğimi söyleyince de yalvar yakar oldu resmen. bir başkası attığı ilk mesajdan sonra ciddiysen konuşalım diye tutturdu. bir başkası selam sabah demeden kendi numarasını attı. neden böyle yaptığını sorunca da boy kilo bilgilerin dikkatimi çekti dedi falan. cevap vermedim. sonra sahte hesap olduğu ortaya çıkmış, banlanmış. ilginç bir site. daha aklı başında olduğunu tahmin ettiklerim de bana bakmıyor naletossun.