bıktım cidden bıktım ama ! ev arkadaşım pokemonun p sini bilmezken ben çocukluğumun en eğlenceli kısmı olan pokemon evresini tam anlamıyla geçirmiş seriyi izlemiş sokaklarda taso oynamış hatta o zaman lüks sayılan nintendo ve pokemon kartları olaylarına bile bulaşmışken, şuan evde fake gps ve pokevision sayesinde çatır çatır pokemon avlayan ev arkadaşımı boğmak istiyorum. adam ash ketchum kesildi başıma. sen giderken biz dönüyorduk koçum *
bu ülkeden kaçıp gitme isteğimi bir kez daha perçinlemiş olaydır. ama unutmayın ki orlando'ya bile gitsek sapık insanlar dünyanın her yerinde. sadece tek fark demokratik ve hukuk devleti olan ülkemizde o adamlar sokaklarda gezmeye yanımızdan geçmeye ve bizi öldürmeye devam edecekler
birlikte bütün dükkanları alt üst edip aldığımız otantik şalvardır. ilk başlarda rengi konusunda kesin karara varamadık ama kesinlikle çok yakıştı kendisine. zirvede poi çevirirken de görmek isterdim ancak başka zamana kaldı artık* hala geri dönmediğimiz dükkanın önünden geçerken korkuyorum köşe başında olan
lisedeyken bir doğum günü kutlamam esnasında çekilmiş olduğum rezil fotoğraflar. silememe sebebim ise bütün eğlence boyunca bütün fotograflarda fermuarımın açık kalmış olması ve benim bunlara bakıp bakıp yarılmam. kimse de uyarmamış amk
3 günüdür okula gitmiyorum ve yemek yemiyorum. kendimi vicdan azabının ellerine bırakmak üzereyim. bir sürü de insanı üzme arifesindeyim. ilacım bitmek üzere ve ben ayaklarım patlayana kadar gezip tatil yapacağım günleri bekliyorum sabırsızlıkla evet ben tatillerimi dere tepe dümdüz yürüyerek geçiriyorum chaisse-lounge da yatmak yerine ne var bunda ?
2 yıl önce şans eseri amsterdam'da denk geldiğim pridedır. iyiki de denk gelinmiştir çünkü zaten çivisi çıkık ve sınırları çokça zorlayan bir şehir amsterdam'ı über noktalarda görüp yaşamamı sağlamıştır. canal pride'ı sırasında kanal kenarında jointlerimiz ve amstel biralarımızla demlenirken pride tekneleri yanaşıp üstümüze monster size dildolar falan fırlatmışlardır. öyle bir ortam yani. bütün şehir ve dükkanlar pridea destek vermektedir. mesela hiç unutmadığım bizim bim'e denk gelen 'to go' marketleri isimlerini pride için 'to gay' olarak değiştirip her yeri pembe yapmışlardı. cok ponçik bir destek bence. sokak partilerinden birinde 'its rainy maaağn' diye kendimi kaybederken arkadaşım zannettiğim ama aslında 2 metre boyunda devasa bir adamın beni kendine çekmesi gibi değişik anılarım vardır. güzeldir gidilip görülesidir kısaca
tooji - the father project
2012 eurovision yarışması'ndan tanıdığım tooji'nin şarkısıdır. kendisi aynı zamanda norveç'te bir lgbt aktivisti olan tooji öyle bir klip çekmiş ki izlerken içim ürpermişti nedense
kravat ve kravat iğnesi koleksiyonu olan bir arkadaşım sayesinde kravata daha yakınım sanırım. yoksa önceleri ikisini de kullanmazdım. ama kravat kesinlikle daha seksi bir aksesuar
birinci filmini izledikten sonra izlemeye yeni başladığım dizidir. 1998 yapımı olmasından dolayı hala antenli telefonların kullanıldığı sahneler birazcık eski geliyor ama espriler ve konu çok hoşuma gitti. bakalım içimdeki cosmopolitan içen new yorklu kadını tatmin edebilecek mi? *
bazı şeylerin özel ve güzel olduğuna inanmıştım. her şeyin düzelebileceğine inancım tamken, elimden gelen her şeyi yapmama rağmen olmadı. o kadar kırgınım ki. hayatımda hep yalnız olduğumu düşünmüştüm, uzun bir süre karşı çıktım, direndim ama zamanla o kadar bağlanmışım ki bu düşünceye, kötü günlerimi yalnız geçireceğimi hiç düşünmüyordum. artık çabalayamıyorum bile. kendimi böyle savunmasız bıraktığım için o kadar kızgınım ki.
ben artık bir köşede gizli gizli gözyaşı döküp mutsuz olmak istemiyorum sözlük.
yalnız isek kendimiz seçmişizdir. yalnız olmamız ve kendi yolumuzu yürümemiz, yolun sonunda da kendimizi tamamlamamız gerektiği için yalnızız. su akar yolunu bulur. tek başına tamamlanamayan diğer yarısını tamamlayacak olanları bulur.
vücut tarafından yoğun strese karşı verilen bir savaş olan bu sendrom, kalp krizine benzer bulgulara sahiptir. 1990 yılında japon hiraru sato tarafından keşfedilmiştir. tıptaki diğer adı (bkz:apikal balon sendromu) dur.
kişinin sürekli olarak kendini bitkin ve mutsuz hissetmesi, dinlenmekle bile kendini iyi hissedememesi gibi sorunlarla ortaya çıkan bir durumdur. (bkz: bağışıklık sistemi) önemlidir.
sözlükteki naftalin beyinli yazarlarımızın artık yazmamaları gerekiyor. sözlüğün eski zamanların beri yazan bu yapışkan insanlar bir sülük gibi sözlüğün kanını emiyor. yeni olan her yazara düşmanlık besleyip sözlükte gergin bir hava yaratıyorlar.
lütfen bi salın artık. gençlerin önünü açın. sizin vaktiniz geçti.
akıllara özlem tekin ablamızın "aşk her şeyi affeder mi?" şarkısını getiren başlık olmuştur. aldatmanın altında yatan sebepler de gözden geçirilmeli misal bağlanmaktan kaçmak gibi skdkdh. neyse şarkı sözümüzü iliştirelim.
çok üzgünüm istemeden
seni dün gece aldattım
kim olduğu mühim değil
sana bağlanmaktan kaçtım
çok üzgünüm istemeden
bir bakışa aldandım
inan bana bütün sabah
pişmanlıktan ağladım
aşk herşeyi affeder mi
dersin zamanla geçer mi
güzel günlerin hatrına
aşk herseyi affeder mi.
ilk olarak boşluk bırakmadan, gözü yoran uzun destanlar yazarsanız kimsenin okuyası gelmez zaten. bunun kitap okumakla alakası yok bence.
herkesin kitap okuma şekli farklı olabilir. evet bir kitabı eline alıp sayfaları çevirerek okuması hoş bir duygu ancak artık teknolojinin pik yaptıgı bir çağdayız. kindle veya tablet gibi cihazlarda milyonlarca e-booka ulaşılabiliyor.
son zamanlarda çıkan "dostoyevski okumayan insanla konuşmak" yok "hegel'i bilmeyen insanla sevgili olmak" gibi türeyen başlıklardan gına geldi. belki o adam senin hakkında bir kelime edemeyeceğin bir konu üzerinde master yapacak kadar bilgili. belki her gün atom fiziğiyle ilgili makaleler okuyor.
kendi standartlarına uymayan insanlara "cahil" demek de yeni moda oldu sanırım. genelleme yapıp insanları bu genelleme havuzunda yargılamadan önce çok kitap okuyarak geliştirdiğiniz beyninizi kullanıp bir düşünün bence.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
herkes hayal kurar, kurduğu hayallerde yaşar ama bazılarımız bunun ayarını fazla kaçırıyoruz. "her şey güzel olacak, mutlu olacağız" falan diye kendimizi kandırıyoruz.
kirlenmiş insanların, duygusuz ve kalpsiz silüetlerinden kaçıp kendi kabuklarımıza sıkışıyoruz. kabuğun içinde işliyoruz kendimizi ilmek ilmek. bir gün o kabuğu kırıp, kanatlarımızı açıp özgürlüğe ve mutluluğa uçacağımıza inanıyoruz. ama bilmiyoruz ki o kabuk çok kalın, kırılması çok zor.
bugün de güzel hayaller kurduk. kendimize sözler verdik "onlar gibi olmayacağız!" diye. gerçek olur olmaz bilemeyiz ama ümidimizi kaybetmeyelim yeter.
yeni tanışılan entelektüel kişi ile popüler kültür üzerine başlayan hararetli bir konuşma esnasında üzerine tartışılabilecek bir konudur. sonuçta bu dünyada oscillation hareketini yapan tek şey foucault sarkacı değildir. başka pendulumlar da vardır.
anoreksik vücudu ve küçük memeleri ile 2013 yılına damga vuran miley cyrus 24 saatte 19 milyon izlenme ile göğüslediği youtube rekorunu sonrasında 19.6 milyonla nicki minaj anaconda'ya kaptırmıştır. çıplak bir şekilde sallandığı yıkım topu şarkısını şimdilerde tekrar barıştığı eski nişanlısı chris hemsworth için yazmıştı.
sohbet iki tarafında inşaat alanında balyozları yalaması ile son bulur.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
yalnız yaşayan herhangi bir insanla bir gayin hiçbir farkı yoktur. o yüzden yalnız yaşayan gay başlığını protesto ederek buraya yazıyorum.
şuan ki şartlarımla yapamadığım ama bir gün yapacağıma inandığım eylem. kendi başına yaşamak. sadece sana ait bir yer. çok güzel olsa gerek. yalnızlık çoğu zaman sevdiğim bir şey değil ama bir evi paylaşması da çoğu zaman zor.
kendi evimin içinde kendi mutluluklarımı yaratacağım günler umarım bir an önce gelir. şuraya yalnız yaşamakla ilgili şu güzel illüstrasyonları bırakıyorum
bomboş kıro bir adam. bir içerik de üretebildiği yok. iki gözü renkli diye ergenleri düşürüyor işte. "yeteneksizlik is the new trend" akımının öncüsü olabilir bu şahıs o derece boş.
allah kimseyi aç gezerken, evine et süt alamazken suriyelileri savunacak kadar rezil bir konuma düşürmesin. yazık.
edit: hiç bir zaman giremeyeceğimiz ab'ye yaranmak için suriyelileri kendi ülkemizde tutmak da ayrı bir rezillik. "omo poroyo ab veroyo" amk babasının hayrına vermiyor heralde. suriyelilerin pislikleri kendilerine bulaşmasın diye veriyor.
edit 2: bazı yazarlarımızın (bkz: pollyannacılık) oynamayı çok sevdiğini gösteren başlık.
allahım nolur en çok artılanan entrymin "reynmen" ait olmasını istemiyorum. lütfen artılarınızı geri alın arkadaşlar. rezillik yani daha güzel girdilerim var. yapmayın bunu bana nolursunuz*