zarathustra

Durum: 563 - 0 - 0 - 0 - 18.05.2023 13:50

Puan: 8006 - Sözlük Kezbanı

6 yıl önce kayıt oldu. 8.Nesil Yazar.

Mutsuzum.
  • /
  • 29

gondor

tolkien evreninde ismi geçen hayali bir devlettir.

numenor'un akallabeth sırasında batışı sırasında eru'nun esirgemesiyle kurtulmuş olan inançlılar tarafında kurulmuş bir ülkedir.
numenor kralı ar-pharazon'un donanması ile valinor'a, ölümsüzlüğü valar'dan zorla almak için yelken açtığı sırada melkor'a ve karanlığa tapınmayan inançlılar, liderleri elendil ve oğulları, isildur ve anorion, ile birlikte adanın açıklarında gemilere binmiş halde beklemektedir. akallabeth gerçekleşip, numenor bizzat eru tarafından denizin derinliklerine batırıldıklarında. inançlılar felaketten esirgenerek orta dünya sahillerine sürüklendiler.
bu sürüklenenler arasından isildur ve anorionun yönettiği filo üçüncü çağda gondor olarak bilinen topraklarda karaya vurmuştur.

buraya çıkan numenorlular isildur ve anorion kardeşlerin liderliğinde bir araya gelerek gondor krallığını kurdular. ülkenin bu erken döneminde çok hızla geliştiler ve numenor'un çöküşü öncesindeki görkeminin bir yansıması haline geldiler.

sauron'un son ittifak savaşında yenilmesi ve isildur tarafından tek yüzüğe el konulması sonrasında da krallık görkeminin devam ettirdi. özellikle de sauron tehlikesinin ortadan kalması ile kuzeyde dunland ve güneyde umbar'a kadar hakimiyetini genişletti.

ama gondor yıllar boyunca doğudan gelen variag ve wainrider akınları ile zamanla zayıf düştü. bir zamanlar bayındır olan bölgeler ıssızlaşarak şüpheli topraklar haline geldi. umbar bağımsızlığını kazanarak yeniden kara numenorluların kalesi haline geldi. güney gondor ise haradrim kabilelerinin etkisine girdi.

doğudan gelen büyük bir salgın gondor halkının yarısını ortadan kaldırdı ama esasen gondor ile doğu arasındaki rhovanion gibi tampon devletlerin çökmesine sebep oldu. böylece gondor batının sınırı haline geldi.

krallar soyunun da ortadan kalkmasıyla lideriz kalan gondor, uzun süren durgunluk dönemine girdi. bu dönemde numenordan kalan irfan ve gelişmişlik kaybedilmeye başlandı.

kral elessar'ın 4. çağın başında gondor kralı olarak tahta geçmesine kadar bu zayıflama kademeli olarak devam etti.
4. çağ boyunca kral elessar soyundan gelen hükümdarlar gondor'u eski görkemine kavuşturdular.

hornet

bir fallus uğruna 80 km yol gitmeyeceksem kimsenin "yer"i olmadığı uygulama (ben de dahilim)

neden yalnızsınız

1-etrafta bear seven yok
2-vaktimi başka birine ayıracak kadar enerjik değilim
3-insanlar onları önemseyebileceğim kadar hayatımın içine girmeden yoğun ilgi bekliyorlar.
4- kedim daha eğlenceli.

seks hayatınızı iki kelime ile anlatın

ara verdim
(tabi şuan mahrumiyet yerinde yaşamam da buna neden oldu ^^)

ilk anal seks

çok net hatırlamıyorum detayları ama, demek böyleymiş falan olmuştum. öncesinde hep daha farklı olacağını düşünmüştüm. bariz bir acı hissedeceğimi düşünmemiştim ^^ seksten sonra bunu nasıl aldım ben diye hayret etmiştim. iki gün kadar da bölgenin sanki şiştiğini hissettim. kan toplanmış gibi bir şeydi. ama bunların ötesinde çok zevkliydi.

büyük iskender

makedonya kralı filip'in oğlu olarak dünyaya gelen iskender çocukluğunda bizzat filozof aristoteles'ten eğitim almıştır. tahta geçtikten bir süre sonra ülkedeki konumunu sağlamlaştırmış ve yunan şehir devletlerini egemenliğine alıp ardından da pers imparatorluğunun üzerine yürümüştür. imparatorluğu yıkıp topraklarının sınırlarını indus vadisine kadar genişleterek bilinen dünyanın tek hükümdarı olmuş, mısırlılar onu kendilerini pers egemenliğinden kurtaran bir ilah olarak selamlamıştır.

tabi dünyayı fethetmek onu yönetmekten her zaman daha kolaydır. iskender gibi kısa ömürlü bir hükümdar içinde bu imkansız bir durumdur. 32 yaşında iskender ölünce imparatorluğu komutanları arasında bölünmüş yunan şehir devletleri bağımsızlığını elde etmişlerdir.

iskender fetihlerinin ise en büyük mirası kesinlikle helenizasyondur. bu dönemde yunan kültürü ve dili, doğu dünyasıyla senkretik bir şekilde karışmıştır. yunanca orta doğuda konuşulan ortak bir dil haline gelmenin ilk adımını atmış ve yunan realizmi mısır gibi coğrafyalarda tutunmayı başarmıştır.

bununla birlikte halef devletler olarak adlandırılan iskenderin komutanları arasında bölüşülen devletler çok geçmeden iskender mirasının tek hakimi olmak için birbirine girmişlerdir. bunlardan en öne çıkanları selevkoslar ve pitolemeler olmuştur.

son halef devlet olan pitoleme mısırı, roma imparatorluğu tarafından sonlandırılmıştır. tarihteki ünlü kleopatra, mısırdaki yunan makedon hanedanının son hükümdarı olarak imparator agustus octavian'a karşı mağlup olmuş ve mısır roma egemenliğine girmiştir.

halef devletlerin çöküşü iskenderin başlattığı helenizasyonu aslında hızlandırmıştır. çünkü roma imparatorluğunun zaten fikriyat olarak arkasında durduğu yunan medeniyeti, iskenderin çarkı döndüren hamlesi ile birleşince. yunanlılaşma daha da bir hareketlenmiştir.
hatta helenizasyon hristiyanlığı da etkisi altına almıştır ve erken dönem hristiyanlıktaki iskenderiye ekolü üzerinden kilise babalarının felsefik düsturu ortaya çıkmıştır.

iskenderin kendisinin ve imparatorluğunun ömrü kısa olmuş olsa da etkisi o kadar büyüktür ki, kendinden sonra gelen her medeniyet iskenderi sahiplenmek istemekte ve bu konuda politik kahinlik yapılmaktadır.
öyle ki islam da bile yer yer bir evliya yahut nebi olarak iskender yer bulmaktadır.

aynı zamanda anadolu, iran, hindistan, afganistan ve mısırda iskenderin adını taşıyan bir çok şehir vardır.

iskender ismi dilimize arapçadan geçmiştir bu arada. skandar gibi bir kelime kullanıyordu araplar ama tam emin değilim ondan.

seyit

menakıbnameleride savaşçı evliyalar için de bullanılan bir sıfattır, mesela sarı saltık bir seyittir.

doroğobo

saha yakut türkçesinde bir vedalaşma kelimesi.

cakşılamak

altay türkçesinde tebrik etmek, selamlamak anlamına gelir.

bayırlamak

tuva türkçesinde selamlamak, kutlamak anlamına gelir. gagavuz türkçesinde de benzer bir anlamı vardır.

gaia

coğrafya (geography) ve geometri kelimelerindeki geo, gaia kelimesinden gelmektedir. geo dünya için kullanılır yani güneş sistemine göre dünya gaia'dır.

parayla götünü silmek

türk lirasıyla yapılması maddiyat olarak pek bir kayba neden olmayacak yakında. manevi ve psikolojik boyutunu başka bir yerde incelemek gerek tabiki.

beelzebub

şeytan'ın incilde geçen ismidir. kenan tanrısı baal'ın şeytanla eşleştirilmesi sonucu incile bu şekilde geçmiştir. tevrat ve apokrif metinlerde hiç bu isim geçmez.

ayı sözlük yazarlarının yaşamak istediği ülkeler

telperion

tolkien külliyatında bir ağaç.

ay ve güneş yaratılmadan önce gökte sadece ardanın ilk yaratıldığı zamandan kalma yıldızlar varken, dünyaya ışığın gelmesi ve ardanın bu ışıkla aydınlığa kavuşması için yavanna kemantari ve nienna tarafından şarkı ile yaratılmış valinor'un kutlu ağaçlarından yaşlı olanıdır. ezollohar tepesinde yavanna güce kudrete dair bir şarkı söyler, nienna da dünyada acı çeken her varlık için yaktığı ağıt ile ona eşlik eder. böylece tepede iki filiz belirir. bunlardan ilki noldor'un telperion ismini vereceği yapraklarında ışıklar saçılan gümüş telperion'dur. onun ortaya çıkışını ve büyüyüp letafet kazanışını küçük kardeşi olan altın laurelin takip eder. böylece valinor gümüş ve altınla daimi bir ışığa kavuşur.
telperion 7 saat boyunca ışık verirken 7.saatte ışığı solmaya başlar ve bu saat içinde laurelin' in ışığı artmaya başlar. aynı bu saat zarfında da laurelin zayıflayıp telperion güç kazanır ve bu bir döngü halini alır.
esasen bu ağaçlar tolkien mitolojisinin temelinde bulun ışık ve karanlık dualizminin dışa vurumu olarak ortaya çıkmaktadır. ışık ilahi olan ile özdeşleşmiş bir kavram olarak ağaçlar bu ilahi olanın tecellisidirler ve tanrının yaratıcığını oluşturmaktadırlar. çünkü ışık varlıkları belirgin kıldığı gibi yaratmak ışıkla mümkündür.
bu iki ağacın yok oluşu da karanlık ile gerçekleşmiştir ve onların içindeki ilahi olan sadece silmarillerde kalmıştır. bu nedenle silmariller ilkesel ışığı kendilerinde taşıdıkları için hem dünyadan olmayan bir güzelliğe hem de peşlerinden sürükledikleri bir karanlığa sahiptirler.

telperion ise külliyatta bu ışığın iki fraksiyonundan biri olan gece, selam vakti ile birlikte anılır. bu nedenle gümüştendir. huzur, suskunluk ve elfler ile alakalı olması yanında çiçeklerinden birinin ayı oluşturacak olması bunu temayı pekiştirmektedir.

aynı zamanda telperion'un suretinde yaratılmış olan nimloth ağacı'nın soyundan gelen ak ağaç da gondor krallığının sembolü ve bayrağında bulunan armadır. bu külliyatta insanlarla özdeşleşmiş olan güneşin tersine dúnedain' in elflerle olan yakınlıklarını ve elf dostu olup, eru'ya sadık olanlardan olduklarının göstergesidir. bu da tolkien külliyatında görülen temaların döngü içinde birbirini takip etmesi prensibine uygundur.

kara

ikra (okumak) kökünden türeyen yazı kelimesinin arapçası, okullardaki kara tahta, tahtanın renginden sıfat almaz. bu arapça kelimeden köken alır.

avari

valar'ın elflerin valinor'da yaşaması davetini kabul etmeyip orta dünyada kalmayı seçen elflerdir.
orta dünyanın doğusunda yaşamışlardır. akıbetleri hakkında etraflıca bir bilgi yoktur.
bununla birlikte 4. çağda hiç avari elfinin kalmadığı ve soylarının tükendiği söylenebilir. tabi orta dünyaya rhun ve ötesindeki topraklar hakkında bir bilgi ulaşmadığı için durum hakkında net bir şey söylenememektedir. bilinen şeyler de edain ve eldar'ın tarihinde dip notlar şeklindedir.

bilinen liderleri nurwe ve morwe'dir. melkor orta dünyayı karanlığına boğduğunda bu elflerin bir kısmını esir alarak, onlardan ork ırkını oluşturmuştur. insanlar uyandıklarında avari elfleri ile karşılaşıp, dünya hakkındaki bilgileri onlardan öğrenmişlerdir. üçüncü çağda dorwinion'da yaşayan elflerin avari olduğu belirtilmektedir. bu ülke rhun'a yakın olması nedeniyle buradaki elflerin doğulu insanlar tarafında yok edilmiş olma ihtimali mevcuttur.

bu çerçevesiz bilgilerden başka bir bilgi de külliyat içinde yoktur.

vanyar

cuivinienen'den vaların davetiyle kutlu yürüyüşe katılan üç elf soyundan ilkidir. kelime anlamıyla güzeller demektir. orome'nin izinden giderek tüm soy topluca valinor'a geçerek bir daha orta dünyaya dönmemişlerdir. yolculuk sırasında vanyar'a liderlik eden ingwe, valinor'a yerleştiklerinde kralları olmuştur. sanat dalları arasında en fazla şiir ve edebiyat ile ilgilenmişlerdir.

noldor kralı finwe'nin ikinci karısı vanyarlı indis bu soydan gelmekte olup, finwe'den sonra noldor hükümdarı olan fingolfin, fingon ve turgon, indis'in oğulları olarak bu soya da dayanmaktadır.
(bkz:noldor)

scientology

20. yüzyılda türeyen ufo dinlerinden biri, xenu isimli kozmik bir uzaylı hükümdarın varlığına inanırlar. bu mübarek şahıs bir takım varlıkları dünya daha gençken dünyaya hapsetmiş. bu varlıklar da insan ırkına musallat olmuşlar ve psikolojik sorunlara bu varlıklar neden oluyormuş. scientology kilisesi de bu varlıkları insanlardan çıkartıp psikolojik sorunlarını çözdüğünü iddia ediyor. bu bağlamda psikoloji ve psikiyatri bilimlerini red ediyorlar.

aynı zamanda bu inanç çok saldırgan, kendileri hakkında dalga geçen ya da eleştiride bulunan herkesi tehdit ediyorlar. hatta haneye tecavüz vukuatları da mevcut bunların. bıraksalar islam gibi bir hale gelecekler.

mezopotamya

zamanla tarım nedeniyle kuraklaşmış bir bölgedir. evet bu kuraklaşma bölgede çok eski zamanlardan beri insan eli ile sulama yapılması sebebiyle gerçekleşmiştir. zamanla toprakta yoğunlaşan mineraller, tarım potansiyelini çağdan çağa azaltmıştır.

günümüzde fırat ve dicle üzerindeki barajlar nedeniyle toprakların alüvyal yapısını kaybetmesi, krizi derinleştirmiştir. benzeri bir durum nil nehrinde de olmaktadır. nasr barajı nedeniyle nil deltasında da verim kaybı mevcuttur.
  • /
  • 29

eşcinsellerin genellikle terbiyesiz insanlar olması

isa değiliz; hakkını yiyenin, arkandan laf edenin, tavuğuna kışt diyenin haddini bildirmek terbiyesizlik değil, direniştir. hak yiyenin hakkından geldiğinde, arkandan laf edenin yüzüne tükürdüğünde, kimseye zarar vermeden bildiğin yolda yürüdüğünde malûm ahlak penceresine itiveriyorlar insanı... ayrıca *

sylvanas windrunner

hayat hikayesi trajedidir maalesef, bu yaptıklarının bir nedeni vardır diyorum, katliamlar falan yapıyor ama sanki "greater good" için

maskülen adamın pasif olması

yine onlarca sterotyping havada uçuşuyor, kırılgan “erkeklik” egosunu aşamamak kadar evrimin ilkel bir aşamasında sıkışıp kalmak neleri getirir derseniz bu başlık güzel bir örnek. literatür tarafından konuşacak olursam: hayallerinizi yıkıyorum ama feminen aktifler vardır, maskülen pasifler vardır. dünya sizin gözünüzde gördüğünüz gibi sadece unicornların gökyüzünde dolaştığı bir yer değil ayrıca 2020 deyiz lol

malatyalıların ortak özelliği

hep bir elazığ ile kıyas içinde olmaları (benim tanıştığım 3-5 kişi için geçerli tüm lokalleri bilemem). hatta şunu duydum deprem günü.

ben- siz de hissetmişsiniz. merak ettim nasılsın?
malatyalı- evet elazığ'a göre daha fazla hissettik. orda 1 bina yıkıldıysa bizde 2.
içimden ben- okey.

(bu arkadaşa hava nasıl diye sor, elazığ'dan daha gelişmiş diye cevap verir)

yazarların şu anki ruh halleri

arkadaşlarımlq facetime yapmaktan bunaldığımı ve onlara sarılmaya ihtiyacım olduğunu hissediyorum

tüm zamanların en iyi kitabı

lut kavmi

lut peygamber ve iki kızı

tevrat'ta yazılı olduğuna göre, lut peygamberin iki kızı, babalarına şarap içirerek onu sarhoş etmişler, onunla cinsel ilişki kurmuşlar ve ondan, yani babaları lut'tan gebe kalmışlardır. tevrat'ta bu şöyle anlatılır:

"ve lut tsoar'dan çıkıp dağda oturdu ve iki kızı onunla birlikteydi. çünkü tsoar'da oturmaktan korktu ve o ve iki kızı bir mağarada oturdular. ve büyük kızı küçüğüne dedi: babamız kocamıştır ve bütün dünyanın yoluna göre yanımıza girmek için ülkede erkek yoktur. gel, babamıza şarap içirelim ve babamızdan zürriyeti yaşatmak için onunla yatarız. ve o gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız girip babasıyla yattı ve (lut) onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi. ve vaki oldu ki, ertesi gün büyük kız küçüğüne dedi: işte dün gece babamla yattım. bu gece de ona şarap içirelim ve babamızdan zürriyeti yaşatmak için gir, onunla yat. ve o gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız kalkıp onunla yattı ve (lut) onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi. lut'un iki kızı böylece babalarından gebe kaldılar. ve büyük kız bir oğul doğurdu ve onun adını moab çağırdı, o bugüne kadar moablıların atasıdır. ve küçük kız da bir oğul doğurdu ve onun adını ibni ammi diye çağırdı, o bugüne kadar ammon oğullarının atasıdır."(48)

tevrat'ta bu anlatılanlar için islam yazarları "lut peygambere yöneltilmiş bir iftiradır" derler. bu yazarlardan ibni hazm (ölm. h. 456/m. 1063), tanrı'nın, "kendi kızlarıyla ardarda cinsel ilişkide bulunmak gibi çok çirkin bir iş"i, kendi peygamberine "isnat" etmiş olamayacağını yazar. böyle bir "iftira"nın tevrat'ta yer almasını, "tevrat'ın değiştirilmiş olduğu"na "bir kanıt" diye gösterir.(49)

bu "itiraz"lar karşısında akla şu sorular gelir ister istemez:

tevrat'ta, lut peygamber'in kızlarını "gebe" bıraktığına ilişkin ve benzeri açıklamalar eğer birer "iftira" ise, bunların birer "iftira" olduğu kur'an'da neden açıklanmamıştır? tevrat "değiştirilmiş"se hz.muhammed'den çok önceleri değiştirilmiştir. tevrat'a sonradan birtakım "iftira"lar sokuşturulmuş olsaydı, kur'an'da açıklanmaz mıydı bu iftiralar? kur'an'da böyle bir açıklama yer almıyor; tersine, maide suresi'nin 43. ayetinde, tevrat'takilerin "tanrı'nın hükmü" olduğu belirtiliyor. gerçi kur'an'da, yahudiler'in "üzeyir tanrı'nın oğludur!" gibi yanlış sözler söyledikleri açıklanır.(50) ama bu gibi açıklamalarda "tevrat" değil "yahudiler" suçlanıyor. "tevrat'ta yapılan tahriflerle peygamberlere iftira ediliyor. lut peygambere de iftira edilmiştir. lut peygamber şarap içerek kızlarıyla cinsel ilişkide bulunmamıştır" biçiminde bir açıklamaya raslanmıyor kur'an'da. eğer gerçekten "iftira" edilmiş olsaydı, bu denli önemli bir konuda kur'an'da açıklama yapılmaz mıydı?

kaldı ki ibni haldun (1332-1406) gibi çok önemli islam düşünürleri, tevrat'ın "tahrif" edilmiş olamayacağı görüşündedirler. ibni haldun, "tevrat"ın değiştirilmiş olamayacağına, ibni abbas'ın buhari'de de yer alan bir sözünü kanıt olarak gösteriyor. ibni abbas diyor ki: "böyle bir şey olamaz (yani tevrat değiştirilmiş değildir). bir toplum, peygamberine inen kitabına inansın da, sonra o kitabı değiştirmiş olsun, böyle bir şey düşünülemez. tevrat'ın inanırları olsa olsa, tevrat'ı te'vil etmiş olabilirler ve olsa olsa bu te'villeri tahrif sayılabilir."

ibni haldun, ibni abbas'ın bu görüşünü, yani tevrat'ın değiştirilmiş olamayacağı yolundaki görüşünü, maide suresi'nin 43. ayetinin de açıkça kanıtladığını yazıyor.(51)

konumuz "tevrat'ın değiştirilip değiştirilmediği" değildir. onun için bu konu üzerinde daha fazla durmaya gerek yok. ancak burada şöyle bir sorunun daha akla geldiğini belirtmek gerek: eğer eldeki tevrat değiştirilmişse, değiştirilmemiş olan tevrat nerededir? ali imran suresi'nin 93. ayetinde "getirilip okunması" istenen "tevrat" hangi tevrat'tır? "tanrı kitabı" olarak bildirilen tevrat'ın şimdi nerede olduğu söylenebilir mi? göğe mi uçmuştur bu tevrat?

turan dursun, din ve seks, berfin yayınları: 100, 3.basım, haziran 2010, ısbn: 978-975-6680-01-8, s.30-32

______________________
(48) tevrat, tekvin, bap:19, ayet:30-38
(49) ibni hazm, kitabu'l-fasli fi'l-milel ve'l-ehvai ve'n-nihali, beyrut, 1975, c.1, s.133-134
(50) bkz: tevbe suresi, ayet:30
(51) ibni haldun, tarihu ibni haldun (kitabu'l-iber...), mısır, 1963, c.1, s.8

ayı sözlük itiraf

bir insanı gerçekten çok istediğinizde ona kavuşabiliyormuşsunuz... onu o kadar çok istedim ki imkansız gibi görünürken herşey imkanlı hale geldi. heteroseksüel bir insanı sevip kendinizi de ona sevdirmek hiç güç değilmiş. sevginin kucaklayıcı ve en iyi kalplisini taşıyorum şu an hayatımda. herşey bir kartpostal ile başladı... ve sana dair herşey fazlasıyla masum! kalbiniz neyi hakediyorsa onu yaşayın <3

fermente edilmiş penis suyu

hem probiyotik hem de prebiyotik *

en seksi erkeklere sahip şehirler

listede kocaeli olmadığı kesin de

Toplam entry sayısı: 563

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

ışığa tutunca gök kuşağı logosu çıkıyorsa eşcinseldir.

sözlükçülerin 15 yaşındaki haline vereceği öğüt

1. bir yıl sonra yaz ortasında o çocukla evde tüm herkes varken odanda seks yapma, babana yakalanacaksın.
2. insanlara karşı daha töleranslı ol, seninle aynı şeyleri düşünmeyenlere karşı yargı oklarını germe, empati kur.
3.son sınıftaki uzun boylu çocuğu boşver ne kadar yürüsen de iş o noktaya gelince uzun bir sırıktan daha fazlası olmayacak, onun yerine yan sınıftaki kas hayvanına oyna o kesin okey.
4. türk edebiyatından daha fazla kitap oku. orada kendinden çok şey bulacaksın.
5. cinsel yöneliminden dolayı geleceğine kaygıyla bakma, ileride hayatına doğru insanları sokacaksın ve onlar seni olduğun gibi kabul edecek, hatta onların algılarını da değiştireceksin.
6. sırf eğlenmek için o kıza yürümemelisin, yaptığın çok büyük puştluk, senin yüzünden kötü bir ergenlik yaşayacak.
7. geek olduğunu fark et, sosyal mecraları daha iyi kullan.
8. sen bihter ziyagilsin aptal olma!

hümanizm

tüm düzeni ilahi olanla değil dünyevi olanla kurmaktır. mesela hümanist düzen içerisinde hiçbir kurum ya da makam kendisini uluruhiyete dayandıramaz ve devlet de enstrümanlarından biri olarak diyaneti kullanmaz.
hümanist düşünce cahil insanların anladığı veya yarı cahil insanların kendilerini tanımladığı şekilde insan sevimek değildir. hayatın tüm alanlarında dünyevi olanı ilahi olanın üzerinde tutmak ve sistemi bu doğrultuda dizayn etmektir.
avrupa'nın bilimde doğu kültürlerini sollamalarının sebebi bu düşüncenin skolastik düşünceyi alaşağı etmesidir.
diyebiliriz ki hala günden güne katolik kilisesi ölmektedir.
yakın geçmişte batı dünyasında dinler çağını kapatan hümanizm, ideolojiler çağının başlamasına sebep olmuştur. merkezinde insan unsurunun bulunduğu faşizm, komünizm vb. iktisadi veya ideolojik kavramlar doğmuştur diyebiliriz.

orospuluk

eskiden pek kutsal görülen bir meslektir. hatta tapınaklardaki kutsal kadınlar bu mesleği icra ederek orospuluk mesleğini ruhbanlık ile birleştirmişler ve yüceltmişlerdir. ardından gelen süreçlerde anaerkil toplumdan ataerkil topluma geçişte, erkek ruhbanlar ve eril tanrılar öne çıkmış, kadın ilahlar ve onların fahişe kahinleri güç kaybederek ilk önce fahişeliklerini kaybetmiştir. böylece kutsal kadınlar orospuluk mesleğinden el çektirilmiştir ve ebedi bakirelik vasfına sıkıştırılmışlardır.

semavi dinler olarak tanımladığımız ibrahimi inançlarda tanrı'ın aracısının ebedi bakire kahinlerden, eril düzende daha çok tutulan peygamberlere ve ulu babalara geçişiyle kadınlar tamamen dini öğretmenlikten uzaklaştırılmıştır.

bu dönemde orospuluk mesleğini icra edenler kutsal olanın dünyada belirmesinin aracıları olmaktan çıkıp, büyücülük ve şeytani güçler ile özdeşleşmiş hale gelmişlerdir. merak edenler için babil'in fahişesi bu kadın cinselliğinin dışlanmasının bir göstergesidir.

yaşadığımız çağda ise kutsal olana dair hiç bir şeyin gerçek olmadığı algısı ile birlikte orospuluk, büyücülükten ve cincilikten arındırılmış ama ataerkil düzenin devam etmesi, kutsalın kayboluşuna rağmen bu eski dogmatik tutumun daha bir şehvetle desteklenmesi gibi durumlar nedeniyle çok horlanan ve kötü görülen bir meslektir.

sonuç olarak tarih bize gösterir ki; orospuluğu aşağılamak, kadını ve ataerkil kalıplara uymayan tüm var oluşları aşağılamakla aynı kökten beslenir.

hz. muhammed

arap paganizmini reformize edip, yahudilikle sentezleyen inanç kişisi, kendisini spitama zerdüşt ile aynı kefeye koymak en doğru olandır ki biri diğerinin yolunu izlemiş gibidir.
ikisinin de aralarında teolojik benzerlik olmamasına rağmen politeist toplumları tek tanrıcılığa yükseltmekte aynı prosesler uygulanmıştır.
muhammed'in oluşumununda ilk devindiricilik rolünü üstlendiği kültür ise bir hayli ilginçtir zira tasvir karşıtlığı konusundaki katılığı arap paganizminde tanrıların heykellerle tasvir edilmesinden ziyade geometrik şekillerle tanımlanmasından kaynak alıyor.

her ikisi de panteon'un en mistik tanrılarını alıp "tek gerçek tanrı" olarak revize ediyorlar.

bu konuda spitama zaratustra ve aradılları diğer diyetleri çok yıkamıyorlar bunun sonucunda zerdüştlükte kişileşmiş güneş imgesi olarak mithra önemli bir yer tutuyor. bunun sebebi ise kültür alışverişinde bulunulan komşu toplumların yapısında yatmakta.

öte yandan haşimoğullarından muhammed'in toplumu tek tanrılı semitik dinlerin bulunduğu coğrafyalarda güçlü ticari ve kültürel bağlara sahipler.

özellikle islam'ın erken safhalarında bölgede etkin olan habeşistan ve aden-şam ticaret yolunu yöneten hristiyan bizans'ın mevcudiyeti yatsınamaz. bununla birlikte mısır; iskenderiye başta olmak üzere gelişmiş bir hristiyan ekolüne sahip ki bunlar da teolojik tartışmalarla istanbul'a (günümüzün fener patrikhanesi) kafa tutuyorlar.

spitama'nın ise çevresinde tek tanrılı unsurlar olmadığı gibi ülke hindistan alt kıtasından gelen felsefi akımlardan etkileniyor. hindu çok tanrıcılığından her dem etkilenildiği gibi (ki mithra esasen bir hindu tanrısıdır ve agni'nin bir tezahürü olarak yorumlanabilir) iran sahasının doğu sınırında budizm'in izleri mevcut bulunuyor. (taliban'ın ,doksanlarda olması lazım, havaya uçurduğu buddha heykellerini araştırabilirsiniz.)

tüm bu şartlar birini mutlak tek tanrılı ve katı kurallı reforma yöneltirken bir diğerini daha zayıf bir geçişte bırakıyor.

her ikisi de kendinden önceki inanışlarda bulunan tanrıları şeytani güçler olarak yorumluyor, zerdüştlükte bu tanrılan daeva şeytanlarıyken( daeva ismen hindu-sanskrit dilinde tanrı manasındaki deva veya devi kelimesinden gelir), islam'da eski tanrılar ya da arap inançlarındaki hürmet edilen doğa ruhları cinler olarak şekilleniyor ve uluhiyetleri ellerinden alınıp tanrıya hesap verecek olan mükellef bir ırk olarak düşünülüyor. (şuan günümüz halk söylencelerinde korku nesneleri olmaları onların bir zamanlar ilahi varlıklar olarak görülmesinden temel aldığı gibi eski türk inançlarındaki "iyeler" inancıyla özdeşleşmeleriyle de alakalıdır.)

buna rağmen muhammed, eski pagan kültlerinden en güçlüsü olan karataş kültünü yıkmak yerine inancın merkezine oturtuyor. günümüzde bile esasen kabe'yi kabe yapan şey küp şeklinde olan o siyah örtülü yapı değil. hacerül esved taşıdır. bu taş mescidi haram'ın köşelerinden birinin duvarının içine oturtulmuş metal bir kaideye gömülü durumdadır, esasen çatlak olup bu metal kaide onu bütün tutmaktadır.

küpik yapı ise islam sonrası da dahil olmak üzere farklı zamanlarda yıkılmıştır, hacerül esved'in hasarlı olmasının sebebi de haccac döneminde mancınık darbesi yemesinden kaynaklıdır.

bazı uç görüşlü (ve muhtemelen yanlış) araştırmacılara göre ise muhammed; esasen mekke'de yaşamamıştır ve misyonuna petra antik kentinde yani nebati ülkesinde başlamıştır ama bir takım siyasi entrikalar sonucu emevi devletinin çöküşüyle daha güvenli bir ortam olan mekke'ye yeni kabe'nin kurulduğu söyleniyor. hacerrül esved de bu olaylar sırasında zarar görmüştür. lakin bulunduğu yeri kabe haline getirdiği tüm bu şaibeli yorumun ötesinde tartışılmaz bir gerçektir ki bu karataş paganizm döneminde arapların tanrılarını geometrik şekiller ile tasvir etmesinden köken alıyor olabilir ama yine de peşin konuşmamak sahayı uzmanlara bırakmak gerek.

zerdüşt ise dualist bir tahayyül sahip bir inanç üzerinden şekillendirdiği teolojisinin merkezine ışık inancını ve onun manifestosu olan güneşi ve ateşi yerleştiriyor.
spitama'nın izlediği yol yine de muğlak, çünkü çok eski ve islam'dan daha fazla değiştirilmiş bir teolojidir. sonuçta iskender öncesinden köken almış bir inançtan söz ediyoruz. sasani iranına gelene kadar zerdüştilikten gayrı ne inançlar doğup battığı o coğrafyada. iran pek bir ortodoks şii olmasına rağmen bahailik gibi akımları başlattı yakın geçmişte.

eklemeliyim ki aynı zamanda islam ve yahudilik birbirinin o kadar aynısıdır ki, beslenme adetlerinden, kişisel hijyen kurallarına ve hatta ibadet üslübuna kadar yüksek benzerlik gösteriyor. kısacası islam, yahudiliğin ekümenik versiyonu olarak adlandırılsa hatalı olunmaz.

peygamberlik iddiasında olan bu iki şahıs da bize kutsal metinler bıraktılar yahut bu iki inancın takipçileri bu metinleri oluşturdular (bilemeyiz), ki bunlar "avesta" ve "kur'an -ı kerim"dir.

avesta yapısı itibariyle çok fazla kelime tekrarlarıyla dolu bir metindir ve zerdüştün ardılları zamanla bu metne dua ve ayin metinlerini de eklemişlerdir. en göze çarpan özelliği zerdüşti şeriatının kurallarının ve cezai yaptırımlarının doğrudan kutsal kitap içinde yazmasıdır çoğu da kırbaçlanma içermektedir. bununla birlikte arınma kuralları da sözlü anlatımdan ziyade yazılı olarak metne girmiştir.

kur'an ı kerim ise kelime anlamı olarak erdemlerin derlemesi demektir. avesta kadar kelime tekrarları olmasa da rahman suresi gibi yoğun tekrarlamalara rastlanır. kitabın büyük çoğunluğunu oluşturan bakara suresi, yahudi inançındaki peygamber hikayelerinin en yoğun derlendiği ve arabize edildiği bölümdür. ayrıca avesta gibi toplumsal düzenlemeleri içerir (miras hukuku; kâfir mürted ve münafıklarla ilişkiler; evlilik ve boşanma; seksin nasıl yapılması gerektiği). bunun yanında şiirsel bir dil kullanılmıştır ve bazen uyak kuralları bozulmasın diye bilinçli telaffuz hataları vardır. yüksek sesle bir ritim eşliğinde halka olunmak amacıyla yazıldığı metinlerin yapısından anlaşılabilir.

ama kur'an'ın avesta'dan en büyük farkı şudur; avesta'dan kitabın anlatıcısı olan spitama tanrıyla olan konuşmalarını sonradan kaleme almış gibi bir üslup benimsenmişken ki soru-cevap metoduyla ilerler, kur'an tamamen tanrı'nın muhammed'in önünde yaptığı bir monolog gibidir. bu radikal farklılık döneminin dini metinlerinde rastlanmayan bir durumdur. zira kur'an'ın anlatıcısı allah'ın bizzat kendisidir. bu da bu kitabı dış gözler karşısında ilgi çekici yapar.

velhasıl muhammed gerçekten de safra kabartan bir şahsiyettir. anlatım hatalarımı bağışlayınız.

haaa bir de şu kız çocuğu kurbanı olayı da şöyledir ki bu kızların sevilmemesinden ileri gelmez aksine bu dini bir ritüeldir ve bebek kurban etmek orta doğu din geleneğinde büyük yer tutar. özellikle evli çiftin ilk doğan bebeği kurban edilmelidir. israiloğulları da hayvan kurban etmeden önce bunu yaparlardı.

esasen bebek kurbanı dünya nimetlerinin kefareti olarak orta doğu paganizminde yer buluyordu, ibraniler ise bu kefaret geleneğini çocuklardan alıp hayvanlara vermişlerdir. gelenek ilk başta doğan bebeğin yerine geçen hayvan ile evrilirken islam ile birlikte sistematize edilmiştir, böylece kurban geleneği ikinci evrilmeyle genel olarak toplumsal şükran belirtisine dönüştü. muhammed'in ise karşı çıktığı kız çocuğu gömme geleneği bunun uzantısıdır.

buna paralel olarak spitama ise kurban geleneğini tamamen yıkmıştır, zira zerdüştlükte köpekler dahil tüm çiftlik hayvanları kutsal kabul edilmiş, kanlı kurban ayinlerinin yerini buğday gibi tahıl ürünlerinin ilk hasatlarından bir parçanın tanrıya sunulması yahut alkollü bir sıvının bu vazifeyi yapması buyurulur. buna karşın hayvan kurbanı geleneği sonradan devam etti.

secde pozisyonu

koca bir cami dolusu erkeğin aynı anda yapmasıyla toplu bir doggy kalkışmasını andıran şey.

bir kaç saniyeliğine koca bir cemaatin kıçlarını kafalarından yukarıya kaldırması da denilebilir.

ekşi sözlük

gayya kuyusuna dönmüş kollektif linç başlatma platformu olmuştur. türkiye'nin agresif beyaz yakalı mastürbasyonuna yenik düşmüştür.

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

ışığa tutunca gök kuşağı logosu çıkıyorsa eşcinseldir.

seviştikten sonra söylenecek en aptalca sözler

diğerlerine hiç benzemiyorsun seni de allah kurtarsın kardeş.

fasulye yiyelim ete para vermeyelim birbirimizi sikelim göte para vermeyelim

öz kaynaklarla yetinme fikri taşır.

türk kahvesi içmenin varoşluk belirtisi olması

müslüman kökenli bir ortadoğulu kişinin söylemesiyle komik duracak, kendine yabancılaşma cümlesidir.

müslüman eşcinsel

olmaması gereken durumdur. sevgili yazarlar eşcinsellik islam inancına göre günah değildir. düpedüz lanetlilik halidir yani mizanda tüm ibadetini boşa çıkaracak bir haldir. öyledir ki cezası ahiret gününe bırakılmayacak şekilde helak edilmelidirler. lütfen savunmadan önce kur'an okuyunuz. bunu sadece kur'an söylememekte aynı durum incil ve tevrat içinde de mevcuttur. hatta avesta'da bile eşcinsellik şeytanlarla birlikte olmakla, büyücülükle eş tutulur.
eşcinselliği ve müslümanlığı bir arada benimsemek çelişkilidir. kişinin bu durumda ebediyen merhametten yoksun bırakılacağını kabul etmiş olması gerekir.

edit: ayrıca lütfen imanın mantıklı olmakla alakalı bir şey olmadığını bilelim, iman mantık yürüterek elde edilecek bir şey değildir. kişinin fikri ehliyetini kendisinden daha büyük gördüğü bir sürece teslim etmesidir. aynı zamanda deist ergümanlar kullanarak islamı savunmayalım, tanrı ve yaradılış konsepti ayrı bir şey, islamın iddiasının doğruluğu farklı bir şey.
kimse de ne yaparsa yapsın olduğu şey nedeniyle sonsuza kadar dışarıda bırakılacağı bir iddianın peşinden gitmemeli.
ve lütfen kutsal kitaplarınızı ve iman akitlerinizi okuyunuz, üzülecek olsanız dahi buna hepimizin ihtiyacı var.
hitler seven yahudilerin olduğu bu dünyada boşa yazıyorum galiba.

league of legends

allahım çok kötü oyun ya, çevremdeki insanlar için kalite turnusolu görevi gördüğünden dolayı minnet duyuyorum

karantinaya bir kitap film dizi önerisi bırak

dune serisi ama frank herbert'ın kitaplarını ilk başta okumak gerek. film olarak izlemediysen memento izle
dizi olarak da friendsi tekrar izle ya da penny dreadful izle.

teleri

vaların davetiyle valinor'a olan kutlu yürüyüşe katılan üç soydan sonuncusu ve en kalabalığı, bu soyun bir kısmı yoldan erken safhada ayrılıp orman elflerini oluştururlar, sonra da deniz kıyısına gelenlerin bir kısmı balegaer denizini geçmeyip orada kalmış, cirdan önderliğinde denizci elfler olmuşlardır.
denizi geçenler de yine valinor'a ayak basmayıp yanlız ada tol eressa'da kalmışlardır.

bunların orta dünyada kalanlarına sindarin denir, teleri ise sadece valinor'a gidenler için kullanılan bir isim haline gelmiştir.

legolas, thranduil, galadriel'in kocası celeborn, cirdan ve haldir bu elflerdendir.
ayrıca orta dünyadaki (valinor değil) en yaşlı elf cirdan'dır.

bununla birlikte en pleb elflerdir.