ayı sözlük yazarlarının sevmediği alışkanlıkları
sigara içmektir. evet gerçekten sevmiyorum, en hafif sigara bile içimi bulandırıyor. ama alışkanlık etmişim artık tam olarak da bırakamıyorum. allah'tan günde 3-5 teklik bir alışkanlık...
bir de mastürbasyon var tabii. özellikle de yaptıktan sonra çok pişman ediyor. çok vakit kaybettiriyor.
yeni başlayanlara sigara tavsiyesi
yeni başlayanlara sigara tavsiyesi
(bkz:
marlboro touch blue) aslen arkadaşlarımla aynı frekansı yakalayayım diye sigaraya başlamış biriyim. tabii ki başka sebepler de vardı. özellikle de o dönem içimden kopup giden şeylerin yerini dolduracak bir kaçamak arayışı. ama yine de asıl sebebim arkadaş ortamına uymaktı. şu anda sevmediğim bir alışkanlığım olarak devam ediyor. çoğu sigara aşırı ağır geliyor bana ve içemiyorum. sindirim sistemimi adeta mahvediyor. morlboro touch blue bu konuda favorim. tabii mutlaka çayla içmeye çalışıyorum sigaramı. yoksa her sigara az biraz ağır geliyor bana.
bu arada, bazı insanlar marlboro olsun parliament olsun, daha ağır sigaralar olduğunu söylüyor ama ağırlık anlayışlarını ben hala çözemedim. bana göre ağır sigara içimi olmayan, sindirim sistemini mahveden sigaradır. marlboro bu açıdan en hafif sigara markalarındandır. marlboro touch blue ise favorimdir.
(bkz:
parliament aqua) vardı, arkadaşım içerdi. o da gerçekten içimli sigaraydı ama kalktı maalesef.
(bkz:
en içimli sigara)
(bkz:
arkadaş ortamına uymak için sigaraya başlayan insan tipi)
(bkz:
özentilikten sigaraya başlayan insan tipi)
insan ne ile yaşar
ne istediğini bilmeyen insan modeli
ne istediğini bilmediğinin de farkında değilse hem kendini hem de çevresindekileri hatrı sayılır şekilde yoran insan tipidir.
konuşanlar
çoğumuzun yaşayıp anımsadığı karatahtaya yazılan listedir. bazılarının isminin karşısında dizi dizi çarpılar olurdu da çarpılayanın hıncı yine de geçmezdi.
not: karatahta yakın zamanlara kadar kullanılmış bir enstrümandır. mesela ben 22 yaşındayım. hiç de düşündüğünüz kadar yaşlı değilim hıh!
kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları
markete girdiğimde reklamı yapılan şampuanla yapılmayan şampuan arasında nasıl bir fark seziyorsam öyle bir fark seziyorum ben. biri kalabalıklar içinden sıyrılıyor adeta. zannımca bu sezme süreci şu şekilde gerçekleşiyor: beyniniz o insanın çevresindeki erkeklere attığı milisaniyeler içindeki kaçamak bakışları, kadınlara nispeten erkeklere bakarken gözbebeklerindeki büyümeyi, bakışlarının erkekler üzerinde daha fazla takılıyor olması gibi belirtileri siz farkında olmadan algılıyor. dolayısıyla bilinç düzeyinde makul bir sebebi olmasa da kişinin gay olduğunu anlıyorsunuz.
hayatında hiç gabile chat kullanmamış gay
bununla övünüyor olması muhtemel olan gaydir. tamam gabile ve hornet kullandım ve buralarda geçirdiğim zamanlar çok sefildi ama sen kullanmadın da ne oldu? yüce pir falan mı oldun?
bençokelitimçokerdemliyimçokdasüperim tipi insancık sadece bir hayat tecrübesinden mahrum kaldın o kadar.
feminenlere ilgi duymayan gay
feminenlere ilgi duymayan gaydir.
sadece bunu yazıp bırakmak isterdim ama homofobik olduğu için feminenlere ilgi duymayan gayler de vardır. ama yine de ne zamandan beri kimin kimden hoşlanacağını sorgular olduk diyip ilk düşüncemden devam ediyorum: gaydir ve feminenlerden hoşlanmamaktadır ya da feminenlerden hoşlanmamaktadır ve gaydir. vesselam.
avukat
daha staja yeni başlayıp da gönenç gürkaynakmışçasına havalananlar vardır ki evlerden ırak. gezmeye bile ofis çantayla giderler, mütemadiyen resmi ve pahalı giyinirler, yaptıkları her paylaşımda ben avukatım demeye gelen ifadeler kullanırlar vs. seninle beraber her yıl 15 bin kişi o mesleğe adım atıyor, bireşimdahayok havaların niye? üstelik hukuk fakülteleri o kadar çoğalmış ve yapılan sınavların kalitesi o kadar düşmüştür ki bu fakülteleri kazanıp, mezun olabilmenin hiçbir aman aman bir tarafı kalmamıştır. hani o ortamlarda yaa çok zorlanıyoruz falan diyen tipler var ya, hepsi sadece sınav haftası eline kitaptır, nottur neyin alan tipler. daha dersin hocasının adını bile bilmezler. test sınavlardan geçecek kadar notlar alıp, fakülteye nasıl girdilerse öyle çıkarlar. sonra işte avukatlığını bu şekilde ortaya koymaya çalışan stilize 'tip'ler çıkar.
sözün özü ofis çantadan soğudum. no pamukkale travertenlerinde ofis çanta!
adama ve karisina tecavuz eden cinci hoca
hiç mi fringe izlemediniz yahu? diğer evrenden bu evrene bir şey getiriyorsanız, bu evrenden de o evrene aynı kütlede bir şey göndermelisiniz. bir üç harfliyi çıkarıp diğer üç harfliyi sokmanın hikmeti budur zaar, şaşılacak ne var?
ayı sözlük günlük
yalnızlık ihtiyacı diğer insanlara nazaran daha fazla olan asosyal bir insan olduğum halde şu günlerde gerçekten yalnız hissediyorum. bunda karantina sürecinde yakın olduğunu düşündüğüm arkadaşlarımla ipleri koparmamın da payı var tabii. aslında hep farklı dünyaların insanlarıydık ama hep bir şeyleri bastırdık. nihayetinde en olmayacak zamanda gerçek hislerimiz gün yüzüne çıktı. diğer bir sebep de üniversiteye başladığımdan beri heteroseksüel insanlara karşı önyargımın olması. maalesef onların beni hep hor göreceğini sandım. gay ortamından arkadaş edinmeye çalıştım ama tam tersi oldu. aynı kaderi paylaştığım insanlara ne yapsam yaranamazken, fakülte arkadaşlarım beni bağırlarına bastılar. kıymetlerini anladığımdaysa her şey için çok geçti, pandemi başladı. bugün maalesef sabahları bir günaydın mesajı, arada bir halimi hatırımı soran bir mesaj bile almıyorum. öyle işte.
neden yalnızsınız
herkesle uyuşamıyor olmamdan, maalesef.
uykusuzluk
tam da bugünlerde en büyük sorunumken gündemde görünce heyecanlandım. derdimi anlatabilme fırsatım oldu.
maalesef bir hafta on gündür falan muzdarip olduğum moral bozucu, zihinsel ve bedensel direnç kırıcı durum. önceleri sabaha karşı uyuyabilir durumdayken, şimdi öğle vakitlerinde uyuyabiliyorum. fakat bu uyku asla diğeri kadar dinlendirmiyor. gün içinde sürekli uykulu oluyorum evet hatta uykum geliyor ama şimdi uyursam gece uyuyamam diyip uyumuyorum. gece oluyor sanki sabah uykusu olan kişi ben değilmişim gibi bir türlü uykuya dalamıyorum. sabahları uyumamaya, geceleri uyumaya çalışarak zamanım akıp gidiyor. hani allah'tan öğrenciyim bir de çalışıyor olsam gerçekten berbat bir durum olurdu.
ayı sözlük
yeterince özgürlükçü ve lgbt bireyler için yararlı olduğunu düşündüğüm canım sözlük. kendimi kabullenmemde büyük bir yeri var. 4-5 senedir takılıyorum sözlükte; homofobisini kusanı da gördüm, yeşilli-sarılı-kırmızılı birtakım grupların ağzından konuşanı da, muhazakar olup gaziye sataşanı da...hepsini kabullendim, insanların ifade özgürlüğüne verdim ama kabullenemediğim ve dark bear'ın yerinde olsam benim de uçurağım yazarlar var: bunlar sözlük kurallarını sistematik olarak ihlal etmeyi kendilerine duruş edinmişler, özgürlükten anladıkları da bu. kendilerince bu şekilde eğleniyorlar. fakat bir söz var, "nerede insan, orada toplum; nerede toplum, orada hukuk". sözlüğün yazarlar ve okurlar için daha kaliteli, nitelikli, sürdürülebilir ve albenili bir ortam olması için kurallara ihtiyacı var. editörken bu kuralları hatırlatmaktan, yazarları uyarmaktan gına geliyordu ve söyledikleri şuydu: "amaaan". bunu söyleyen insanların uçuruldukları zaman da "amaaan" demelerini bekliyorum, herkese sağlıklı günler diliyorum. ayı sözlük özgür bir ortam, özgürce yazın.
üstteki yazar
sözlükte zekasıyla ve karizmasıyla çekemediğim bir yazar değildir. ama sanırım birkaç defa daha sürtüşürsek kehanet kendini gerçekleştirecek ve çekememeye başlayacağım. yarın bi entrylerini okuyayım bakayım belki zeka kokuyorlardır da kıskanırım.
nur yerlitaş
allah rahmet eylesin. ekranlardan gördüğüm kadarıyla çok içli, esaslı bir insandı. ama maalesef etrafındaki insanlar ona hiç benzemiyorlarmış. beraber iş yaptığı, ekranlara çıktığı insanlardan yalandan bir başsağlığı dileyip daha yarım saat olmadan öbürsü gün yapacağı programın paylaşımını yapanı mı ararsın, ürün reklamı yapanını mı? magazinel insanların ne kadar hissizleştiğini, samimiyetsizleştiğini bugün fark ettim. "nurellam nur içinde yat çok üzgünüm bu arada yarınki programımız olaaay! ayrıca efsane bb kremi de linkteki sayfadan alabilirsiniz!!" gerçekten bu nedir ya?
nude arşivinin arasından eski sevgilinin fotoğrafını açıp efkarlanmak
evet çok utanıyorum. aslında eski sevgilim değil, karşılıksız sevdiğim, hayatımın tek aşkı. aklıma geliyor, şöyle açayım bir fotoğrafını uzun uzun izleyeyim, eski günlere geri döneyim diyorum ama aklıma o fotoğrafların hala nude arşivinin arasında olduğu geliyor. yüzlerce yarak kürek fotoğrafı arasından utana sıkıla onun fotoğrafını arıyorum. zaten his mis kalmıyor, "hissini sikeyim senin" diyorum kendi kendime. her defasında o fotoğrafları başka bir yere taşımayı düşünüyorum ama erteliyorum. sanırım hiçbir zaman o fotoğrafları ayıklayıp başka bir yere taşıyamayacağım ve doğru düzgün hislenemeyeceğim.
10 nisan 2020 sokağa çıkma yasağı
tam olarak göz boyamaya yönelik olduğunu düşünmediğim yasaktır. insanlar haftasonu işe gitmiyorlarken bari yasak uygulamak, gerekmediği halde sokağa çıkmayı, sosyal teması engelleyecektir. bundan sonraki haftasonları da aynı yasağın uygulanacağını ve söz konusu amacı gerçekleştireceğini düşünüyorum. ayrıca bir diğer amaç da sanırım insanları uzun süreli sokağa çıkma yasağına hazırlamak. vatandaşlarımız hala işin ciddiyetinin farkında değildi ve yarınlar yokmuşçasına yaşıyordu. bu yasak onlara evde kalmak için hazırlığını yap, silkelen ve kendine gel, her an her şey olabilir mesajını verecektir.
günde 28478283 kere hesaba girmek
karantina süreci boyunca hesabınıza günde 28478283 kere girmeniz normaldir. psikiyatristlere başvurmanıza gerek yoktur. hesabınız size günde 28478283 kere girmeye başladığında psikiyatri servisine başvurabilirsiniz.