vitrine koydukları lady gaga'yı pek fazla benzetemesem de istanbula acildigina sevindigim müzedir. gerci butun muzeler arasinda surekli bir sirkülasyon ile heykeller surekli olarak degisecek. asil merak ettigim her ulkenin kendi tarihi ile ilgili heykellerin oldugu kisimda turkiye icin kimlerin heykellerinin olacagi. eger bir kampanya ya da indirimli bilet falan olursa ziyaret etmek isterim. ama lokasyon geregi cok buyuk olacagini da dusunmuyorum. zira yurt disinda ziyaret ettiklerimi gezmesi min 2 saat aliyordu.
gün içinde adana'da bulunmamdan dolayı beni de fazlasıyla rahatsız ve tedirgin eden saldırıdır. şiddet şiddetle çözülmez evet de bunu anlayabilecekler mi acaba ?
bu arada hani gecenin 3 ünde beni nasıl mutlu ettiler anlatamam. bir sonrakine birlikte durmadan yiyelim ama nolur. ben sana nereye gittiklerinin sırlarını anlatıcam*
+1 imizle geldiğimiz ve gergin başlayan gecemizi bütün enerjimizi atarak geçirdiğimiz bir partiydi. umarsızca dans edip saçlarımızı salladık. prezervatiften balonlar da cidden çok akıllıcaydı. yorgunluğumuz baş ağrımız hala geçmiş değil.
valla bu kız çok fallik. bir ara ortalardan kaybolmuştu ama hikayesini öğrendik sonradan. ayrıca bütün gece bizi yalnız bırakmadı. kelle paça çorbalarımızı içerken de yeşillik yeşillik diye ortalığı karıştırdı. ev arkadaşlarına da bayıldım. gecenin eğlence kaynağıydı resmen. en yakın zamanda tekraar görüşmek üzereee.
sözlükte tanıyıp da en çok sevdiğim kişilerden kesinlikle. yaptığı squadlar işe yarıyor bence. ayrıca beni çok çok utandırmıştır. hatunumuz taş olunca tabi* cok seviliyorsun yavruum.
ya bu varya yeryüzündeki en tatlı şeylerden biri olabilir. hani kawaiiyi falan da geçtim. cidden hani tatlı minik şirin koca gözlü bir pudinge dönüşücem az kaldı.
artık kullanmayı bıraktığım ilaç. insan şunu fark ediyor. hayatınızda mutlu olmanız için bir sebep yoksa eğer kendinize sahte mutluluklar yaratmak için uğraşırsınız. ve karşınıza bu ilaçtan koyarlar bir kutu. oysaki hayat nefes alıp verdiğiniz için, mutfak penceresinden süzülen güneş ışığını gördüğünüz için bile çok çok güzel. dönüp bakıyorum mahvolmuş karaciğerimle geriye ve diyorum ki 'elbette hayatta inişlerin çıkışların olacak. elbette üzüldüğünde ağlayacaksın.' şuan ağlayabilmek bile çok güzel geliyor. güzel yani. deliysek bile deliliğimizi yaşamamız lazım. daha fazla kendimi uyuşturmaya ihtiyacım yok*
pantolon bulma konusunda sorun yaşatmayan durum. pantolonlarla sorunları basenleriniz büyükse ve bacak aranızda boşluk yoksa yaşarsınız. onun dışında büyük popo birçok insanın hoşuna giden bir durum. kardashiangillerden olan biri olarak zayıflıktan ölüp 64 kiloya düştüğümde bile popom yerinde duruyordu* bence en kötü yanı insanların sizi ağır vasıta koca kıçlı vs gibi laflar atması. yani isterse en hızlı koşun, isterse an atik en esnek olun yine de siz 'kıçını kaldıramayan' olursunuz hep.
bana bu soruyu sorduklarında genel olarak 'iyiyim sen ne yapıyorsun?' diye karşılık veririm. sonra derler ki ' sana nasıl olduğunu sormuyorum. ne yaptığını soruyorum.' ben de derim hep aynı babam gibi konuştun bak. insan önce bir hal hatır sormalı ama değil mi*
sanırım eğitim öğretim hayatımda en sevdiğim derstir. böyle fazladan fazladan çizerdim herşeyi ben. bu ve bunun türevi olan autocad ve solid gibi birçok derste de çok iyiydim. bir yerden alıp bir yere vermiş allah demek ki* ayrıca asistanlığını da yaptığım derstir. bizden sonra gelen dönemlerde a3 kağıdına çizimin falan kaldırılması olay yani. t cetveli kullanmadan nasıl öğrenecekler merak içindeyim.
nickimin hikayesinin kaynağı olan çok tatlı 1965 yapımı jean-luc godard filmidir. başrollerde jean-paul belmondo ve anna karina vardır. karısını ve çocuklarını bırakıp çocuk bakıcıları marianne ile paris'te bir dizi cinayete karışıp kaçan pierrot'un hikayesini anlatır. aslen adı ferdinand'dır ancak marianne onu kızdırmak için sürekli ' pierrot' der. fransanın güney sahillerini birlikte polislerden kaçarak ve ufak tefek suçlar işleyerek kat ederler. pierrot marianne'ye katıksız bir şekilde aşıktır ve başlarına gelen bütün olaylardan kurtulmaya çalışırlar.
lionel white'ın obsession adlı kitabının uyarlaması olan filmde pierrot'u kendi pis işlerinde kullanan marianne ve pierrotu trajik bir son beklemektedir. evet nickimin hikayesi buradan gelmekte. başka bir nick name ile olmazdı sanırım asla*
beni örümceğe benzetmişti ama olsun* ankaradan geldiği kısa bir istanbul ziyareti esnasında tanışma fırsatı bulduğum tatlı bayan yazarımız. sakin tavrı, sohbeti, isabetli lafları ile çok hoş bir akşam geçirdik. yine bekleriz tatlım*
bazı şeylerin özel ve güzel olduğuna inanmıştım. her şeyin düzelebileceğine inancım tamken, elimden gelen her şeyi yapmama rağmen olmadı. o kadar kırgınım ki. hayatımda hep yalnız olduğumu düşünmüştüm, uzun bir süre karşı çıktım, direndim ama zamanla o kadar bağlanmışım ki bu düşünceye, kötü günlerimi yalnız geçireceğimi hiç düşünmüyordum. artık çabalayamıyorum bile. kendimi böyle savunmasız bıraktığım için o kadar kızgınım ki.
ben artık bir köşede gizli gizli gözyaşı döküp mutsuz olmak istemiyorum sözlük.
yalnız isek kendimiz seçmişizdir. yalnız olmamız ve kendi yolumuzu yürümemiz, yolun sonunda da kendimizi tamamlamamız gerektiği için yalnızız. su akar yolunu bulur. tek başına tamamlanamayan diğer yarısını tamamlayacak olanları bulur.
vücut tarafından yoğun strese karşı verilen bir savaş olan bu sendrom, kalp krizine benzer bulgulara sahiptir. 1990 yılında japon hiraru sato tarafından keşfedilmiştir. tıptaki diğer adı (bkz:apikal balon sendromu) dur.
kişinin sürekli olarak kendini bitkin ve mutsuz hissetmesi, dinlenmekle bile kendini iyi hissedememesi gibi sorunlarla ortaya çıkan bir durumdur. (bkz: bağışıklık sistemi) önemlidir.
sözlükteki naftalin beyinli yazarlarımızın artık yazmamaları gerekiyor. sözlüğün eski zamanların beri yazan bu yapışkan insanlar bir sülük gibi sözlüğün kanını emiyor. yeni olan her yazara düşmanlık besleyip sözlükte gergin bir hava yaratıyorlar.
lütfen bi salın artık. gençlerin önünü açın. sizin vaktiniz geçti.
akıllara özlem tekin ablamızın "aşk her şeyi affeder mi?" şarkısını getiren başlık olmuştur. aldatmanın altında yatan sebepler de gözden geçirilmeli misal bağlanmaktan kaçmak gibi skdkdh. neyse şarkı sözümüzü iliştirelim.
çok üzgünüm istemeden
seni dün gece aldattım
kim olduğu mühim değil
sana bağlanmaktan kaçtım
çok üzgünüm istemeden
bir bakışa aldandım
inan bana bütün sabah
pişmanlıktan ağladım
aşk herşeyi affeder mi
dersin zamanla geçer mi
güzel günlerin hatrına
aşk herseyi affeder mi.
ilk olarak boşluk bırakmadan, gözü yoran uzun destanlar yazarsanız kimsenin okuyası gelmez zaten. bunun kitap okumakla alakası yok bence.
herkesin kitap okuma şekli farklı olabilir. evet bir kitabı eline alıp sayfaları çevirerek okuması hoş bir duygu ancak artık teknolojinin pik yaptıgı bir çağdayız. kindle veya tablet gibi cihazlarda milyonlarca e-booka ulaşılabiliyor.
son zamanlarda çıkan "dostoyevski okumayan insanla konuşmak" yok "hegel'i bilmeyen insanla sevgili olmak" gibi türeyen başlıklardan gına geldi. belki o adam senin hakkında bir kelime edemeyeceğin bir konu üzerinde master yapacak kadar bilgili. belki her gün atom fiziğiyle ilgili makaleler okuyor.
kendi standartlarına uymayan insanlara "cahil" demek de yeni moda oldu sanırım. genelleme yapıp insanları bu genelleme havuzunda yargılamadan önce çok kitap okuyarak geliştirdiğiniz beyninizi kullanıp bir düşünün bence.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
gecenin olayı kesinlikle madonna'nın sahne alması vs değildi. izlanda'lı anti-kapitalist, distopik-tekno, bdsm grubu hatari'nin televote oylarını aldıktan sonra filistin atkıları açmalarıydı. ekrandan o kadar hızlı gitti ki görüntüleri ne olduğunu şaşırdık. kesinlikle gecenin önüne geçen bir olaydı.
onun dışında yarışmaya gelirsek italya'ya baya üzüldüm. ama işte anadilde katılan şarkılarda hep böyle oluyor. ki italyanca olmasına rağmen akılda kalan bir nakaratı ve alkışlı ritmi vardı. mahmood kalp kalp
gelelim isviçre'ye. aslında birincilik beklemedim ama çok keyifliydi şarkı. bence hak ettiği sırayı kazandı. ne fazlası ne azı. ayrıca luca hanni oldukça sempatik ve tatlı bir adamdı.
bir diğer güzel adam da azerbaycan'ı temsil eden chingiz. şarkı kesinlikle çok iyiydi. ayrıca robotik kollarla yapılan showa bayıldım. şarkısı da sesi de çok güzeldi. dinlerken seneye azerbaycan'da mı yoksa demedim değil. ama yine hak ettiği puanı alamayan bir şarkı oldu.
bana göre en en güzel şarkıya sahip olan ülke kıbrıs'tı. geçen sene eleni foureira ile 2. olan kıbrıs bu sene çok benzer bir şarkıyla katılmıştı. geçen sene de favorim kıbrıs'tı bu sene de öyle oldu. aslında tam kıbrıs da denemez çünkü hepsi yunan şarkıcı ama yine de en başarılı şarkılar hep onlardan çıkıyor. bu şarkı sanki şey gibydi kanka ödevini alabilir miyim? al ama biraz değiştir belli olmasın
genel olarak organizasyon çok başarılıydı. çok güzel ev sahipliği yaptılar bence. şarkılardan önce şarkıcıların da dahil olduğu küçük tanıtım videoları çok güzeldi. şarkılardan çok "acaba ne çıkacak sırada?" diye merakla onları bekledim. birinci olan hollanda'nın şarkısına vasat diyebiliriz. ama belki dinledikçe güzelleşir bilemiyorum.
yazmaya değer görmediğim ama yine de beğendiğim ülkeler ise; malta, rusya, estonya, belarus,fransa, ispanya.
an itibari ile ysk denen sözde kurumun kararı ile gerçekleşen olaydır. millet iradesinin ve demokrasinin yok sayıldığı, onlarca insanın aptal yerine konulduğu korkunç bir olay.
gelecekte utançla hatırlanacak bu karar için, cb ve akp sokakta mız mızlanan bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemiş, "tek adam rejimi" nin gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirmiştir.
artık gerçekten hiçbir şeye inancım kalmadı. lanet olsun böyle işe ya. günlerce ysk merkezlerinde çuvalların üzerinde oylar çalınmasın, bir şey olmasın diye uyuyan insanların emekleri her şey bir anda yok oldu. sırf hırs için. hırsınızda boğulursunuz inşallah.
yalnız yaşayan herhangi bir insanla bir gayin hiçbir farkı yoktur. o yüzden yalnız yaşayan gay başlığını protesto ederek buraya yazıyorum.
şuan ki şartlarımla yapamadığım ama bir gün yapacağıma inandığım eylem. kendi başına yaşamak. sadece sana ait bir yer. çok güzel olsa gerek. yalnızlık çoğu zaman sevdiğim bir şey değil ama bir evi paylaşması da çoğu zaman zor.
kendi evimin içinde kendi mutluluklarımı yaratacağım günler umarım bir an önce gelir. şuraya yalnız yaşamakla ilgili şu güzel illüstrasyonları bırakıyorum
bomboş kıro bir adam. bir içerik de üretebildiği yok. iki gözü renkli diye ergenleri düşürüyor işte. "yeteneksizlik is the new trend" akımının öncüsü olabilir bu şahıs o derece boş.
allah kimseyi aç gezerken, evine et süt alamazken suriyelileri savunacak kadar rezil bir konuma düşürmesin. yazık.
edit: hiç bir zaman giremeyeceğimiz ab'ye yaranmak için suriyelileri kendi ülkemizde tutmak da ayrı bir rezillik. "omo poroyo ab veroyo" amk babasının hayrına vermiyor heralde. suriyelilerin pislikleri kendilerine bulaşmasın diye veriyor.
edit 2: bazı yazarlarımızın (bkz: pollyannacılık) oynamayı çok sevdiğini gösteren başlık.
allahım nolur en çok artılanan entrymin "reynmen" ait olmasını istemiyorum. lütfen artılarınızı geri alın arkadaşlar. rezillik yani daha güzel girdilerim var. yapmayın bunu bana nolursunuz*