bende var bu. fakültede ilgi çekeyim diye boş su şişesinden ses çıkartıyorum falan. hepiniz bana bahacanız!

ilk dinlediğimde "bu nasıl ses lan, boru gibi haha" diye dalga geçmiştim ama sonra hoşuma gitmeye başladı şarkıları. gay olduğunu* öğrenince daha da arttı sempatim. şu müzik nedeniyle, tekrar tuşuna tecavüz ettim:

fakültede uzay bilimlerinde okuyan bir çocuk var, çok tatlı bir çocuk. aslında ben bu çocuktan hoşlanmıyorum, ama oturduğumuz yerde görünce acayip bir şekilde heyecanlanma oluyor bende. çocuğu tanımıyorum, arkadaşımın sevgilisinin arkadaşının arkadaşı çünkü. çocuğun neresi ilgimi çekti, onu da bilmiyorum. büyük ihtimalle gözlüklü olması bir çekicilik yarattı. ay ne çekiciliği sözlük, hoşlanmıyorum demiştim sana. bu çocukla arkadaş olasım var. başta çok asosyal tip gibi duruyordu, ama öyle değilmiş. facebook'unu buldum.* çok sosyal biriymiş. elde durmaz aga o çocuk, yüzümüze bile bakmaz. bir de arkadaşken gider bir sevgili bulur, ben de içten içe kıskanırım. eski arkadaşımla da öyle küsmüştüm. hoşlanmıyorum ama niye böyle oluyor bilmiyorum. çok sevdiğim bir erkek arkadaşım, başka birine ilgi gösteriyorsa kuduruyorum. ne yapsam ne yapsam ne yapsam.

(bkz: ay bu benim)

(bkz: eşek şansı)na sahip olan kız.*

eskiden oyunların hafızaları çok az olduğundan, bu var olan az hafıza, dikkatli kullanılmak zorundaymış. bu nedenle de atıyorum, oyunda iki tane yaratık varsa ve bunlar birbirine benziyorsa ve renkleri farklıysa, bu karakterleri ayrı ayrı çizmek yerine, var olan grafikleri iki kere kullanıyorlarmış ve bu grafiklerin sadece renklerini değiştiriyorlarmış. böylece hem hafızadan kazanç sağlanıyor, hem de oyunun çeşitliliği azalmıyormuş. işte bu renk değiştirme yöntemine palette swap tekniği denir. japon rpg'lerinde bolca rastlanır. atıyorum bir tane iskelet olsun düşman olarak. bunun 1 level'lisi beyaz iskelet olsun. bunun 10 level'lisi için renkleri değiştirilir ve böylece 1 level'li yaratıktan farklı görünmesi sağlanır. aklıma gelen örnek oyun olarak:
-diablo 1,
-ehrgeiz,
-mortal kombat 1, 2, 3, ultimate mortal kombat 3,
-tekken 3,
-digimon world 1

var. ehrgeiz'de üst seviyeye gidildikçe farklı renkte yaratıklar çıkar. örneğin yedinci katta kahverengi ayılar varken, daha üst seviyelerde yeşil ayılar vardır. her saldırısı aynıdır, sadece saldırısı falan daha güçlüdür. mortal kombat'ta kadın ve erkek ninjalar*, robotlar tamamen palette swap'tir. sadece saldırıları farklıdır ve karakteri farklı gösteren budur. digimon world 1'de başlangıç kasabasına giden digimon'ların vahşi olanları palette swap'tir. örneğin kasabaya palmon gider, ama vahşi olanı aruraumon ile dövüşürsünüz, yani vahşi ortamda palmon yoktur, aruraumon vardır. tekken 3'te durum farklıdır. kuma ve panda birbirilerinin palette swap'leridir. burada farklılık olarak, sadece renkler değişmemiştir, modeller değişmiştir. bazen modeller değişse bile bunlara palette swap denilir, çünkü modeli hariç her şeyi aynıdır. tekken 3'te de iki karakterin bağırışı ve modeli hariç her şeyi aynı.

aynı zamanda, internette fenomen olmuş sözlere, karakterlere, nesnelere vb. verilen addır. en çok bilinen örnek olarak troll face verilebilir.

internette, komik olduğu için değil de, sürekli oradan oraya paylaşıldığı için meme haline gelen konulardır. ortak yönleri, genellikle komik olmamaları, sürekli paylaşılmak suretiyle meme haline gelmeleri, hiçbir ön hikayeye sahip olmamaları* ve 9gag'da sık görülmeleridir. encyclopedia dramatica'ya göre, bazı zorlama meme'ler:

(bkz: lenny face)
(bkz: ayy lmao)
(bkz: took an arrow in the knee)
(bkz: woll smoth)
(bkz: my little pony)
(bkz: x intensifies)
(bkz: you laugh, you lose)
(bkz: uncle dolan)

9gag'de resimlerin yarısı bununla ilgilidir. komik değildir. bir forced meme'dir.* diğer bir zorlama meme için*:

(bkz: lenny face)

şu mlg videosunda 0:03'ten sonra fiona'nın konuşmasındaki tınısı çok hoşuma giden dil. isveççeyi kaba bir dil zannediyordum ben.

mileena benimdir.

başlıkları alt alta okumak,
büyük aşklar nefretle başlar,

sonuç:
"başlıkları alt alta nefretle okumak."

ekşi sözlük'ten çıkma diye biliyorum.

normalde tekken 3'te julia'nın arkaplan şarkısını hiç sevmezdim ama nedense bir anda dinleyesim geldi ve bırakamadım. çok hoşuma gidiyor, her canım sıkıldığında dinleyip dans etmek istiyorum.

earthbound(mother 2): oynadığım en kaliteli nintendo oyunuydu. harika bir oyundur, çok ilginç bir atmosferi vardır. biraz retro bir havası var. ign puanı 9 küsür olduğunu görünce şaşırmıştım.
ehrgeiz: playstation'dan bir oyun. oyunun rpg modu(the forsaken dungeon) çok iyidir. action rpg'leri çok severim zaten.
yume nikki: indie japon oyunu. oyunda hikikomori bir kızı canlandırıyorsunuz. uyuyup rüya alemine dalıyorsunuz. biraz depresif bir oyun ama çok hoş.
golden axe serisi: çok iyidir. golden axe 1'in müzikleri çok hoşuma gidiyor. biraz ortaçağımsı, fantastik bir havası var.
pepsiman: playstation oyunu. ama çok iyiydi ya. beni pepsi içirmeye teşvik eden bir oyundu.
crash bandicoot 1, 2 ve 3: bunu oynamayan varsa gidip kendini aşağıya atsın. en iyi platform oyunlarından biridir.
spyro serisi: bir başka güzel platform serisi de bu. oyundaki ejderha o kadar sempatik ki. oyunun müzikleri ve atmosferi de çok iyi. ya da ben en mutlu olduğum zamanlar bu oyunu oynadığım için öyle geliyor olabilir. aslında yakın bir zamana, spyro the dragon'a başlayabilirim sanırım. gerçekten, eski heyecanımı canlandırmama çok ihtiyacım var. bir platform oyununa göre fazla mistik.
parasite eve serisi: en iyi korku/action rpg oyunlarından birisidir. bu oyunu kesinlikle oynamanız gerekiyor. rpg sistemi çok hoş. eğer bir gün olur da oyun yaparsam kesinlikle bu oyundan ilham alıcam ve esinlenicem.
spider-man serisi: playstation'dakilerden bahsediyorum. çok iyi oyunlardı hepsi. hatta eskiden ben bu oyunları oynayıp, spider-man'in bizim mahalleye geldiğini falan düşünürdüm mal gibi. spider-man hayranlığımı başlatan yapımlardan biridir. o süper kahraman serilerinin verdiği heyecanı fazlasıyla veriyordu.
digimon world serileri: playstation'daki digimon world serilerini oynayın. digimon world 2'de biraz zorlanabilirsiniz ama.
tony hawk's pro skater 3: bunu kesinlikle oynayın. müzikleri harikaydı, her şeyi on numara bir oyundu.
ape escape: en kaliteli platform'lardan birisi. ama oyun çok uzun, demedi demeyin. keşke bir daha oynama şansım olsa da oynasam.
earthworm jim: playstation'ı ilk oynadığım zaman, oynadığım oyunlardan birisiydi. çok komik bir espri anlayışı var oyunun. yanlış hatırlamıyorsam bir bölümü geçemediğim için ağlamıştım küçükken. haha.
gunstar heroes: sega genesis'ten, kaliteli bir oyun.
the neverhood: claymotion tarzı ile yapılmış bir oyun. oyunun çok hoş bir atmosferi vardır, oynarken kendinizi başka bir dünyada bulursunuz.
snow-bros: nintendo'daki bir oyun. iksirlerin etkisi mi desem, gizli bölümler mi desem, gizli itemler mi desem. çok tuhaf bossları olan, vurunca renkleri değişip tuhaflaşan boss'lar vardı.

daha yazılması gereken çok oyun var ama şimdi hatırlamıyorum. eskiden ne kadar çok çeşitliymişim. şimdi hiç hatırlamıyorum bile eskiden yaşadığım heyecanları.

yeni spam'ımız. hoş geldin.

abimin doğum günü ve arkadaşlarım için yaptığım eklerin, eklerden başka her şeye benzemesi sonucunda açığa çıkan tatlıdır. ilk yaptığımda güzel olmuştu, ama şimdi içi hep hamur oldu pastanın. ben de "başlarım eklerine" deyip, üstüne çikolata sosu hazırlamak yerine, iç muhallebisine çikolata karıştırıp üstüne sürdüm. işin ilginci, tadı yine ekler gibiydi. aslında yutturabilirdim bunu bir şekilde insanlara. bütün öfkemi ve nefretimi annem ve babamdan çıkardım ama. hehe.

(bkz: istanbuldaki gaylar)
(bkz: gaylar)

-havanın yaz havası gibi kokmaya başladığı zamanlar.
-deniz kokusunun öteden duyulduğu zamanlar.
-havanın çok sıcak olmaya başladığı, ama bu sıcağın bir sevgi gibi sizi sarıp, güvende hissettirdiği zamanlar,
-moraliniz bozuk olsa bile insanın içinde bir heyecan oluştuğu zamanlar.
-yeşil erik, kiraz, karpuz, üzüm ve şeftali.

bunlar şu an olan şeyler. o yüzden yaz geliyor hahahaha. denize giricem valla bu yaz bol bol. hatta bavul gibi bir şey getirip, orada onlarla uğraşacağım birçok eşya* almayı düşünüyorum. ben bu yaz kendimle uzlaşmak, yer yer yozlaşmak istiyorum.