erkek deyince aklınıza gelen ilk üç şey
kimi zaman zarar ziyan zorba.
kimi zaman saran soran seven.
kimi zaman hepsi birlikte.
kısa paça pantolon
çokça denedim. test ettirdim. onaylattım. beğeniliyor. üzerinde beğenilmeyenlerce her zamanki gibi gömülüyor, istenmiyor, hemencecik bitiversin de gözlerimiz artık görmesin diye feryat ediliyor. uzunca seneler mağazacılık yapan birisi olarak şunu söyleyebilirim. moda algısı sıfırın altında eksi bilemem kaç derece olan herkes kendi düz ve sığ, dalgasız dolap denizine göre yargılıyor herkesi. çünkü her şey standart, kalıplaşmıs ve aynı olmalı onlara göre. ama böyle giyinenler, moda denilen şeyin hayatının önemli bir parçasını oluşturan kişiler yani bizimle aynı hayatı yaşamıyor, aynı paraları alıp aynı yerlerde gezmiyor çoğu, aynı mantıkla yaklaşıp aynı paraları ödemiyor giydiklerine. lüks giyim diye bir sektör var. kaçınız bu mağazalardan içeri adım attı ve gezdi? fiyatlara bir baktı? o insanlar o götünüzle güldüğünüz şeylere etmez dediğiniz fiyatlara yıllardır sizin senelik maaşlarınızı yatırıyor. çünkü aynı hayatta değiliz o kişilerle. farklı yaşıyor ve farklı giyinebiliyor da olabilirler, bizimle aynı da. bunun için illa zengin olmaya da gerek yok. fast fashion markalar daha az ömürlü olan aynı kalıp ürünleri seriyor önümüze. bırakın herkes parasının yettiği kadarıyla farklı giyinip gezsin. ama yok!farklılığa bizde yer yok. "çok güzel ama ingiliççe. biss bilmiyoss ingiliççe. " mantığıyla adeta yabancı bir dil muamelesi görüyor moda. dil öğrenin o zaman. bilirseniz o zaman anlarsınız.
sigara içen erkek çekiciliği
arkadaşlar size çekici gelen dumanın ilizyonu ve erkeğin bu tü kaka pis şeyi yatak odası nefes alış verişiyle içine çekip üflemesinin kombinasyonundan kaynaklı. yoksa çekilir tarafı yok ki bunun bir de çekici yani olsun.
final haftası
bir de mezun olmak için final haftasından sonra tek ders sınavına kalıp ondan da geçemediğinizi düşünün. bkz : nstrgt
edit: bir de geçtiğiniz halde not yükseltmek için aldığınız dersin sınavını unutup onu da ff e düşürüp dönem uzattığınız bir final haftası düşünün. bkz kısmını yukarda vermiştim zaten.
ayı sözlük yazarlarının benzetildiği ünlüler
ozan tufan. ( göz kaydıran emoji)
black mirror
4. sezonu üzdü. zevk almıyorum.
ayı sözlük itiraf
gençlikten kaynaklı bazı konulardaki tecrübesizliğim ve bilgisizliğim geleceğimle alakalı olağanüstü bir korku yaratıyor bende son zamanlarda. bu da aşırı hırs yapmama sebep oluyor ve bu hırs başka bireyler için kötü eylemlerde bulunmamı sağlayabiliyor. gelecek kaygısı ve başarılı olma takıntısı, kafeslediğim bir canavarı özgür bırakıyor. bu da beni daha çok korkutuyor.
askerliğe elverişsiz raporu alma yöntemleri
ya askerliği hapis cezasına çevirmenin bir yolu yordamı yok mu ey ayı sözlük? vallahi yatar çıkarım.
çıkarılması keyifli olan şeyler
kalpteki haset, art niyet, şiddet arzusu, nefret kısacası kötülük.
erkeklerde neden meme ucu vardır
kadınlardan eksiğimiz yok fazlamız var diyebilmek için ama bazı erkeklerdeki meme de gerek kas olarak geliştirilmiş olsun gerek kilo sebebiyle tombik bir kütle olarak olsun ; kimi kadınlarda yok yani. ona da pes. ancak her türlüsüne benden helalinden +1
seksten ölmek
bir de sekssizlikten ölmek vardır ki rabbim düşmanıma vermeye.
eşcinsel olduğunu belirtmenin yolları
tutucu ailelere belirtilince arka planda şu şarkı çalmaya başlıyor: sana sevdanın yolları, bana kurşunlar...
mother!
darren aronofsky'nin (ki kendisi black swan başta olmak üzere bir çok başarılı filme imza atmıştır) yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı filmin başrollerinde jennifer lawrence ve javier bardem oynuyor. film tamamen ilhamın alegorisi üzerine kurulu. alışılmış bütün film kalıplarının dışında deniyor ki bence de öyle. film üçüncü çeyrekten sonra hareket kazanıyor. ilginç bir şekilde geriyor, bazen mide bulandırıyor, heyecan ve korku yaşatıyor, sinir krizi ine sokuyor, bazı karakterlerden nefret ettiriyor ama bu film nasıl bitecek abi,olayı ne bunun? sorularıyla sonuna kadar izletiyor. seyirci ; beğenip adeta bir şaheser diyen ve nefret edip boş bir film diyen şekilde ikiye bölünmüş deniyor. ben araftayım. izleyin, yorumunu siz yapın,tarafınızı seçin.
nefret
nefrete karşı duyduğum en güzel sloganı paylaşmak istedim. sevgi kalpten gelir, nefret ise tercihtir. herkese nefret kusmak aciziyetin en büyük göstergesidir ve kimseye faydası yoktur, yok eder ve yıkar,kapıları kapatır. sevgi eksikliğidir. sevmek ise kendini sevmek ile başlar. kendini seven herkesi sevebilir. sevgi yapıcıdır, bütün kapıları aralar.
gücü kötüye kullanmak
burnundan kıl aldırmamak
japon pipişi boyutunda bir eleştiriye dahi gelemeyen, muhtemelen burnu havada güneş sistemine en yakın mesafede olan ve her şeyin en iyisini ben bilirim, asla yanılmam, sadece en doğruları ve gerçekleri söylerim insanı olup yapılan her eleştiriyi olumlu anlamda dahi olsa kendine sadece tehdit olarak görüp varsa hatası, yanlışı, eksiği bu sayede düzeltme ve tamamlama şansını bu elem özelliği ile kaybeden, başkalarını yermesi kendisine tatlı ve kolay gelen ama kendisine temas eden bir eleştiriye yönelik dünyayı ayağa kaldıran şovmen bozması kategorisiz insan çeşidinin klasik eylemidir.
laf ebesi
laf ebesi olmak ile hazır cevap olmak baya bir karıştırılmış gibi duruyor. çok konuşan, her halta karışan, ha bire laf yetiştiren birisi iseniz tebrikler siz tam bir ebesiniz, laf ebesisiniz yani. gerektiğinde ve tam yerinde cevaplar veren kişi iseniz hazırcevap bir arkadaşımızsınız demektir ve genellikle hiçbir lafın altında da kalmıyorsunuzdur. zaten lafın altında kalmayın, altında kalınacak daha güzel şeyler var.
düşünce özgürlüğü
özgürlüğü çizgisiz zannetmek özgür olmanın önündeki en büyük engeldir. özgürlük başlı başına bir çizgidir ve başka bir çizgi ile kesişemez. kesiştiği an pozitif özgürlük olmaktan çıkıp negatif hale gelir. o kesişen çizgiler ise karalamalara sebebiyet verir. düşünce ve ifade özgürlüğü de çizgilerin şekil alarak harflere,ondan kelimelere ve cümlelere evrildiği bir çizgiye sahiptir. ses olarak gün yüzüne çıkarlar ve hayat çizgimizi belirler. karalama diye bahsettiğim pozisyona geçer ise gürültüden ibarettir. sadece baş ağrısı yapar. fazla metaforik olsa da ufak bir ayrım yolu sağlamıştır umarım.
eşcinsellerin sürekli seks düşünmediğini iddia eden eşcinsel
eşcinselleri geçtim herhangi bir insan sürekli cinsellik düşünüyor ise bu bir sorun gibi geliyor bana. bir şeyi sürekli düşünmek onu takıntı haline getiriyor olmakla neredeyse aynı gibi geliyor. takıntı ise o tatlış beynimizi çeşitli duygu ve davranışlar açısından yönetememek olduğuna göre dolaylı da olsa bi bir sorun oluşturuyor. seks dünyanın en güzel şeylerinden birisi elbette. bunu düşünmek, konuşmak, tartışmak ya da yaşamak utanılacak bir şey olmaktan çok uzak, ama sürekli düşünmek... herhangi cinsel kimlikten birisi için eksi bir durum değilse bu süreklilikle ona kolaylıklar dilerim.
gülse birsel
yeni filmi olan
aile arasında bugün itibari ile vizyona girdi. ilk fırsatta izlemeye gideceğim.