nstrgt

Durum: 806 - 0 - 0 - 0 - 26.01.2024 12:57

Puan: 14568 - Sözlük Kaşarı

8 yıl önce kayıt oldu. 7.Nesil Yazar.

Instagram : cubby_boi
  • /
  • 41

yattığı yerden para kazanmak

çok güzel bir eylemdir. birmingham’da bir kızın iş boyunca tek yapacağı bu. bu kız için üstünde uyumak bir sorun teşkil etmediği gibi üzerine para da ödenecek.22 yaşındaki roisin her gün farklı bir designer yatağında uyuyarak ayda 1,ooo sterlin kazanıyor. savoy otelinin de aralarında bulunduğu geniş bir müşteri kitlesine sahip olan savoir firması, lüks yatak üreticisi ve objektif bir gözlemde bulunabilmesi için roisin ile anlaşmıştır.(bkz: lüks yatak deneyicisi)

yazarların en hoşlanmadığı insan tipi

insan olmayı unutup başka değerler peşinde koşanlar.

yazarların en hoşlanmadığı şeyler

soğuk ve ıslak şeyler, saç özenle yapıldığında çıkan rüzgar, markete almak için gittiğin şeyi unutup başka şeyler alıp dönmek, iyi beklediğin sınavlardan kötü almak, sadece bugünlük bizden bu kadar diye kapanış yapmak için 20 dakika reklam arasi veren yayınlar, okuyup çok beğendiğim kitabın filminin vasat olması, yeni alıp giydigim kıyafeti anında kirletmek, yere sigara izmariti çöp ve benzeri şeylerin atılması ve de tükürülmesi, çok istediğin şeylerin bir türlü olmaması, bel bağladığın şeylerin sonucu veya haberini beklerken geçen süre, değer verdiğin insanın bir türlü verdiğin değere degmemesi, inanmak ama inandığın şeyden %100 emin olmamak.... diye sayarken bir türlü sona varamamak, konunun ve listenin uzayıp gitmesi....

ebeveyn olmak

okulu olması gereken bir meziyet. anne baba olabilmek için belli bir eğitim alıp yeterlilik sınavına girilmelidir çünkü evlenip çocuk yapmak sanıldığı kadar ehemmiyetli bir iş değil. maymunlar da aile kurabilmektedirler. önemli olan düşünebilen saygılı ve içinde sevgi olan, en başta ruhen sağlıklı ve açık zihniyetli bireyler yetistirebilmektir. çocuklara kendi yasayamadiklari cocukluklarini yasatmaya çalışmayı ve olamadıkları şeyleri olmaya yönlendirmeyi birakmadikca ebeveynler ve çocuklarını bir eşya gibi görüp 'benim çocuğum' mantığıyla istek ve beklentileri doğrultusunda hapsettikleri sürece sadece tuğlalari arasında boşlukları olan sayısız eksikleri olan insanların neslinin devamı niteliğinde bir duvarı boşlukları doldurmaya çalışarak ama başka boşlukların oluşmasına engel olamayarak inşa etmekten öteye gecemeyecek vasat zoraki bir görev haline gelecektir. ütopik aile düzeni hayalime göre bilinç kazanmış bir birey olana dek sevgi ve saygı bağlariyla ailenin çocuğu değil neslin bir bireyi sıfatını kazandırıp, herhangi bir kişi ya da kuruma bağlı olmadan hayatı tercihlerini sadece ve sadece kendi kendine alabileceği ve bu sebeple kimsenin zoraki bağlarının altında ezilmeden daha mutlu yasayabilecegi bir düzenin parçası olması gerektiğini düşündüğüm mevki ebeveynlik. yani aileler yok olsun dediğim falan yok sadece daha profesyonel bir kurum haline gelsin aile.

kanatlarım olsa

bulutların üstüne çıkaran bir orgazm deneyimi için destekleyici ürün kullanmak zorunda kalmaz direk bulutların üzerine uçar seks yapardım.

türkiye'de din anlayışı

tamamen coğrafya gibi kader olan bir durum çünkü siz yeni dogmussunuzdur daha agu diyemez iken aklınız ermeye başlamadan düşünmenin d si o minnak bedeninizde oluşmadan siz var olan dinleri araştırıp okuyup öğrenme ve seçme şansını elde edemeden yine kaderiniz olan ailenizin dininin nüfus cuzdaniniza size sorulmadan kopyala yapıştır usulü ile kazinmasindan ibarettir ki muhtemelen ezberlenen sorgulanamaz zorunluluklar altında kaybolmaya sebep olabilir. bu böyle gelmiş böyle gidecek diye bir şey yoktur. beyin denen o cihazı calistirmayi başaran insanlar kendi inancına ulasabilme şansına her zaman sahiptir. ancak inancsiz olmanın dahi bir inanç olduğunu bilemeyen güzel toplumlarimiza ellesmeden kendi inancınızı kendinizce belirlemeniz nacizane tavsiyemdir.

su kaynamasına rağmen inatla durmayan kettle

canlı hali : yeter dedikten sonra bir kepce daha yemek koyan anne.

arabasını park ederken bir elini arkaya atıp bakan erkek seksiliği

o bunu yaparken benim o sırada niyeyse ön koltukta onun yanında değilde hayalim gerçekleşsin diye arka koltukta otururken bana gülümseyip öpücük atmasını umduğum beyaz chevrolet camaro'lu prensin özelliği.

granny's waffles

waffle denen illeti sadece oradan (genellikle üsküdar şubesi) yediğim markadir.

ciddi ciddi yemek yapmakla uğraşan insan

kendisi benimdir. mutfakta geçirdiği zamanlarda orgazm yaşamaktır. elinin lezzeti de iyi ise aç kalmayacak aç bırakmayacak insandır. sevilmelidir, opulmelidir, korunmalıdır.

söylenebilecek en acımasız sözler

ailesi tarafından bilinmeyen eşcinsel için :'ne zaman evleneceksin?'dir.

insanlara lakap takmak

pozitif olanı samimiyet ifadesidir, negatif olanı insana etiketler takmaktir.

bitmiş bir ilişkinin tekrar başlaması

aklıma "sana git diyemem ama kal demek de gelmiyor içimden..." şarkısını getiren, sevdiğiniz ama bazı şeyleri olduramadiginiz, sadece sevmenin yetmediği, şarkıdaki gibi kolay kolay gidemediginiz ama daha fazla da kalamadiginiz bir durumdur.

gizli gay

herkesin hayat şartlarını bilemeyecegimiz için yargılamadan evvel mümkün olduğunca empati yapılması gereken kişidir. ayrıca herkesin kendisi gibi olduğu mecralarda gizlenmesine bir türlü mantık uyduramadigim bilhassa ayar olduğum kisidir. yani seni bir eşcinsel uygulama ya da alanda tanıdığın görse ne olur görmese ne olur be adam, annem anneni kerhanede görmüş muhabbetinden başka bir durum mu var yahu diye yükselmek istediğim ama hayat onun olduğu için ona dokunmayan yılan olmayı seçtiğim kişidir.

başkasını seven birisini bile bile sevme

"sonunu bile bile sana deli oldum ah..." diye şarkılar yazdıran bir durumdur. ben de bir hikaye anlatmak isterim bununla alakalı ancak belirtmekte fayda var, seks seansları arasında mekik dokurken sevmeyi unutmuş kişiler için fazlaca uzun ve sıkıcı gelecek bir hikayedir anlatacağım. hiç başkasına aşık olduğunu bile bile birisini sevdiniz mi? hadi ilki siz anlamadan olup bitti gitti diyelim; peki aynı illet duruma ikinci defa düştünüz mü? düşmeyin. işte şimdi okuyacağınız bu hikaye küçücük bir bedenin yaşadığı her bir yılını, bire dört katarak onu acımasızca erkenden büyütmüş bir hikayedir. önünüzde bir bardak su ve bir ömür hatırladıkça sizi yakacak ateş var diyelim. aklınızın suyu iç,su olup ak, yolunu bul diye bağırırken yüreğinizin sizi tınlamayıp o ateşi içinize akıttığı durumdur. dışınızın buz tutup, bir mimiğinizin dahi oynamayıp sizin bu acınızı o'na belli etmediğiniz ama içinizde sönmeyi hatırlayamayacak kadar köz olmayı kendine haram kılan bu ateşin o buz duvarlara çarpa çarpa dönüp durduğu durumdur. ne diyeceğinizi, ne yapacağınızı bilemediğiniz ; adeta yürüyebilip sonunda bir yere varamadığınız bir çıkmaz sokaktır. çeşitli ihtimallerin var olduğu durumdur. onun sevdiğinden ayrılıp acıyla boşluğa düştüğü zaman sizin ona kapılabilme ihtimaliniz vardır ( sizi kendi kendinizle savaştırır, kaybettirir çünkü yara bandı olursunuz). onun birisini sevdiğini görüp kavuşamadığı zamana denk gelme ihtimaliniz vardır ( sizi kendi kendinizle savaştırır, kazanabilirim diye düşündürür ama yara bandı bile olamazsınız çünkü aklı başka ihtimallerin enkazı altında kalmıştır). başkasını sevip onunla mutlu olabildiği bir durumda elinizde olmadan sevebilirsiniz ( sizi kendi kendinizle savaştırır, sadece yara olursunuz, hem de açık bir yara, kanar durursunuz). öyle bir durumdur ki bu; tek dayanağınız ihtimaller ve onların gerçekleşebilme umudundan ibarettir. gözlerinizi yumup habire umup durduğunuz bir durumdur çünkü başka bir şansınız yoktur. sevmenin en duru, en saf halidir. karşılıksız yapılan iyilik gibi yücedir. sağ elin yaptığını sol elin görmediği iyilik gibi aklınıza göstermeden, duyurmadan ibadet eder gibi onun cennetine girmek istediğiniz ameldir. çünkü sevmeyi sizin seçtiğiniz ve onun sizi sevip sevmemesinin önemli olmadığı bir durumdur. sadece seversin, onun kimi sevdiğini umursadan ki bu da seni susuz çiçek yapandır, kapaksız kitap yapandır, kalemsiz kağıt yapandır.... hal böyle olunca beni de gencecik yaşımda takvimleri dörder dörder geçirtip adeta zamanda yolculuk yaptırmışcasına döşünden para çıkarıp kefen baktıracak yaştaymışım gibi hissettiren hatam/hatalarımdır.

nstrgt

işin aslı şudur ki adı enes olan bu yazarın adı ve soyadınin sessiz harflerinden oluşan mahlastir.

erkeklerin yediği şeyler

birakin isteyen istedigini istedigi yerde istedigi yerden yesin de sadece hickimsenin hicbirzaman hicbiryerde hicbir sekilde hak yemesine izin vermeyin.

insana kendini güvende hissettiren şeyler

-kendisi gibi olmasina izin veren ailenin dolayisiyla toplumun bir parcasi olmak,
-ağlamanin, dusmenin, korkmanin , basarisiz olmanin zayiflik sayilmamasi,
-farkli olmanin tehdit olmamasi,
-savaslarin daha iyi bir insan oldugunu kanitlama cabasina donusmesi,
-degil her canlinin var olan her nesnenin hakettigi degerden azini gormemesi,
-kör noktalarin aydinlanip cahilligin sonlanmasi.... diyeeeee gider boyle. ama yeter mi insanogluna? yetmez... sonsuzlugu kavrayabilecek kadar algiya sahip degilken sonsuzluga ac bir olusumdan soz ediyoruz. bu yuzden ne zaman guvende oluruz bilemem. doymayi hatta doymadan kalkmayi ve paylasmayi bir ogrenelim de , o zaman kimsenin hayatinin aşına musallat olmaz herkes icin de guven endişesi duymadiklari bir alan yaratiriz.

ikibinlerde gay olmak

milenyum caginin getirisi olan teknoljinin hizli ilerleyisiyle sundugu bolluklar neticesinde insanlarin birbirlerine kolayca eristigi, tuketim toplumunun girdabinda insanlari da kullan at içerikli urunler haline getiren bu yillarda emek ve bagliligin yok olusunun ivme kazanmasiyla zaten sadakat ve guven konusunda tarih boyunca sikinti yasamis biz lgbti bireylerin (ki hala bazilarimiz aska, sevgiye inanmaktadirlar) duygu ve degerler konusunda bilinclenmedigimiz ve bilinclendirmedigimiz takdirde cogunlugun ruzgariyla savrulup bizleride sadace kullanip atan, emek vererek guzellestirmeyen, buyutup koklendirilmeyen, ici bos gelip gecici insan ilişkilerinin mahmurluguna dahil edip bizleri de yavas yavas silecek olan bir firtina ile karsi karsiya kaldigimiz bir haldeyiz. uzun bir cumle oldugunu biliyorum ama insanlarimizkn boyle cumleleri anlayabildikleri bireyler olmasini diliyorum. 2000li yillarda escinsel olmak bu firtinada ortada sap gibi kalmak gibi. bu tanimlama icinde hepimiz cok yalnızız. neden bir araya gelemiyor ve fisiltilarimizi birlestirip hormoniyle klasik muzik edasinda bir basyapit haline getirmiyoruz?

genç sevgili vs olgun sevgili

ne dusunuyorum biliyor musunuz? ihtimaller... var oluslarin hepsi ihtimaller uzerine kurulu. hepimiz bir ihtimalin getirisiyiz ve bir olasiligin kusuratiyiz. bir insani sevgili sifatina koyabilmek icin yas sarti koymak cok ama çok üzücü geliyor. niye biliyor musunuz? çünkü olgunluk yukarıda da bahsedildiği gibi zihniyet ile, düşünce ile alakalıdır. neden bir insan sizi sevebilmek için o yaşta veya şu yaşta olmalı? huyu, suyu, karakteri, niyeti iyi ve güzel olsa, tek derdi sizinle mutlu ve mesut olsa , sizi gulumsetmek olsa ve siz de bu ihtimale inanip omurluk bir hikayeye yol acsaniz? olumsuz dusunmenin buyuk resme bakildiginda pek bir faydasi yok o yuzden olasi iliskinizin önünü arkasini dusunup olasi engelleri bir bir siralamayi birakin. olumlu dusunmeye sartlanirsaniz eminim guzel seyler yasanacak . cunku biz insanlar, istedikten sonra bir seyleri olduruyoruz. bu yuzden guzele ve iyiye inanip onu oldurmak sadece bize bagli. elbetteki zevkler dogrultusunda hoslandigimiz bicim ve sekiller secici kimligimizi oluşturuyor. zayif sevene kiloluyu, kilolu sevene zayifi sevdiremezsiniz mesela cunku onun filtresi budur. suzgecinden gecmez, gecemez. kimseye de sevmedigi
, istemedigi seyleri dayatmak o insani mutlu etmez. konumuz ile birlestirecegim nokta su ; birisini begenebiliyor, hoslanabiliyor, ilgi duyabiliyorsaniz o kisinin yasina bakmayin . o kişinin nasil bir insan olduğuna ve sizin hayatinizda hangi insan olabilecegine bakin . sekilci kimliginize uydurabildiginiz insanlara ihtimallerin kapılarını aralayin, onlari ellerinde olmayan yasamis olduklari sureye gore yok saymayin. sevelim sevilelim bu dunya kimseye kalmaz.
  • /
  • 41

cenazemde çalınmasını istediğim şarkılar

alizade - estafurla

"estağfirullah ne anlama gelir?
bu kelime, bağışlanma dilerim ve allah'ın merhametine sığınırım manasına gelir."

tam bir cenaze marşı.

amına koyayım

cinsiyetçi bir küfürdür.

illa küfretmek istiyorsanız götüne koyayım deyin bari.

kitap okumayan biriyle sevgili olmak

kitap okumak eyleminin sembolik bir şey olduğunu düşünecek olursak, kendisine hiç bir şey katmayacak birisiyle hayatını paylaşma çabası genelde büyük hüsran ile sonuçlanıyor.

biseksüel erkeklerin gayleri seks aracı olarak görüp kadınlara aşık olması

yalnız burda kendi aramızda bile birilerini genelliyor olmak ne kadar üzücü. lezbiyenler maskülen, gayler feminendir stereotypeından farksız bu genelleme.

çirkin gaylere tavsiyeler

çirkin erkek yoktur az efekt vardır.

homojen dergi 14. sayı

yazıları tamamiyle okudum. herkesin eline sağlık.

homojen dergi 14. sayı

iyi oldu okuyacak bir şey arıyordum artık var kaliteli bir. dergi.

homojen dergi 14. sayı

homojen dergi'nin 14. sayısı ile yeniden karşınızdayız. emeği geçen tüm yazar arkadaşlara teşekkür ederim. homojen dergi ekibine katılmak isteyen yeni arkadaşları da bekliyoruz. bir mesaj kadar uzağınızdayız.

14. sayının tüm yazılarını bulabileceğiniz link aşağıda;

https://homojendergi.com/14-sayi/

tek tek yazılara bakacak olursak;

öteki mültecilerin haber yansımaları - lgbti mülteciler ve medya - pufidik
bora öztoprak röportajı - tunca tutkun
klasik arap edebiyatı'nda erkek erkek aşkı - muhammed furkan şahin
ayı sözlük itiraflar 10. bölüm - dark bear
bu hikaye kalbimin tek sahibine - vaveyla93
buzul çağı yeniden geliyor - panda
barış kömürcüoğlu röportajı - tunca tutkun
aslında anal seks gayler arasında sandığımız kadar yaygın değil .-. ürkek
cal ve thom'a karşı bir rüzgar var, ama onlara aşktan esiyorlar - eastsiders - hazineci
erkekler erkeklerden erkekliği öğreniyor - hazineci
fahişeliğin öbür yüzü ve iki film birden - hazineci
ütopyaların homojenliğine karşı foucault’nun heterotopyası .-. çıldırdım
bir zamanlar anadolu'da - imightbewrong
efza röportajı - hprs
küresel ısınma mı? dünyalıların atlattığı çok badireler var - yumuklusucurta
broadway’in dahi çocuğu harvey fierstein - merve gezen
çavdar tarlasında çocuklar ya da sahtekârlar - vaveyla93
son akşam yemeği - hprs
yapraklı deniz ejderi 2. bölüm sevgiliyle aynı evde yaşamak - nstrgt
tunca'nın müzik kutusu - 2019 yılının en'leri - tunca tutkun
alışveriş kültürü edinirken kazanılması gereken hassasiyetler - nstrgt
akne nedir "gençlerin korkulu rüyası acne vulgaris" - drmurti
sedef hastalığı nedir, ne değildir? (psoriasis) - drmurti

mutluluğun çaresinin okul bitirmemek ve evlilik olması

bilgili ve farkındalık sahibi biri olmazsan sorunların da olamaz hayattan isteyeceğin şey sınırlıdır ve bunu bilerek yaşarsın.elindekiyle yetinirsin.aç kalmadığında bile mutlusundur.düşününce gayet mantıklı.belkide olay sadece mutlu olmak değildir.hayata anlam katan tek kriter mutlulukmu.kesinlikle değil.bir tarafta halinden mutlu olmak zorunda olan elindekiyle yetinmek zorunda olan bir insan var bu sadece bir savunma mekanizması bile olabilir.öbür tarafta ise kendisini yetiştirmiş ,geliştirmiş daha fazlasını elde edebileceğini bilen seçenekleri olduğu için mutlu görünmek zorunda hissetmeyen ve bunu özgüvenli bir şekilde söyleyen bir insan var.fark burada bence.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

Toplam entry sayısı: 806

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

aşık olmak

adam game of thrones dizisindeki night king gibi ölüyü diriltti be daha ne yapsın!

sevgi neydi? sevgi emmekti. aman emekti. bütün emeklerim feda olsun sana.

9 şubat istanbul ayı sözlük zirvesi

bir kaç fire dışında herkes geldi hatta yazmayıp gelenler ayrıca sevindirdi. kalp kalp kalp. gelmeyenler kudursun.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

sözlük yazarlarının durum güncellemeleri

bu başlığı ortaya çıkarmak istedim çünkü sözlük içinde en görmeyi sevmediğim şey ; hayatlarındaki ve günlük yaşamlarındaki otu boku başlık halinde durum güncellemesi gibi buraya sıçan yazarlar. değerlendirme yapabilen yazarlardan ricam son zamanlarda girilen başlıklara içeriklerine ve girilen girdi sayısına baksınlar. adeta kişi veya kişilerin can sıkıntısını giderme, içini boşaltmak için kullandığı bir kap görevi gören,çoğunlukla bel altı olup anlam barındırmayan, kalabalık oluşturan adeta çöplük yerine dönmüş bir hali var başlıkların. editör olarak çalıştığım süre boyunca sadece başlıklar ve girdilerdeki yazım hatalarını düzeltmek,benzer başlıklar açıldıysa oraya yönlendirip tekrara düşmemizi önlemeye çalışmak, gelen şikayet mesajlarını kontrol etmek istemedim. sözlüğe ziyarete gelenlerin heteroseksüel ve homoseksüel bireyler olarak bir araya gelerek oluşturduğu bu platformda bel altı zırvaların çoğunlukta olup sadece bir iki girdi ile sayfa dolduran başlıklardan ibaret olduğunu düşünmelerini istemiyorum.bizi sadece cinsellikten ibaret detaylar olarak görmelerini istemedim. başlıkların bir iki girdi ile kalmayarak, herkesin bir şeyler yazmak isteyeceği,paylaşabilecek bir şeyler bulabildiği içerikler üretilsin istiyorum. kimse kimsenin özgürlüğünü kısıtlamak niyetinde değil,olamaz,olmamalı da. ama burası da beynimizin tuvalet alanı olmamalı, akıp başka beyinlerle karıştığı yer olmalı. her şeyin bir usulu vardır.yemenin,içmenin,oturup kalkmanın,gülmenin eğlenmenin hatta ağlamanın. her şeyin.... sözlüğün de sözlükte yazar olmanın da.... bunu bilmiyorsak önce bunu öğrenelim lütfen.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

iki eksi yeyince zırıl zırıl ağlayan yazar

sorun bence eksi yemek değil. kimsenin eksi oy vermesinde bir yanlışlık yok. oy verme sistemi bunun için. beğenmediğin bir içeriği belli etmen için. ama insani rahatsız eden şey bunun suistimal edilmesi.

sırf sevmediği için sürekli eksi oy vererek karşı tarafı rahatsız etmeye çalışmak acizlikten başka bir şey degildir . sorununu iletişim kurup konuşarak çözmeyi beceremiyorsan görmezden gelirsin, ama yok illa it dalasina gireceğim diye elinden başka bir şey gelmedigi için eksi oy butonuna abaniyorsan da yazar kardeş kusura bakma ama sürekli eksileyen beyni gelişmemiş depresif bir mal değneği olmak dışında bir özelliğin yok demektir.

sözlük yazarlarının çocuklukları

sürekli uğradığı zorbalıklardan dolayı yalnız kalmak için çok çabalayan bir çocuktum. içine kapanık ama yakın çevresine de bir o kadar da neşeli ve sevgi saçan, kibar, efendi, uysal ve azıcık çok bilmiş bir çocuktum. burnumun üzerinde belli olan bir damar vardı(sonrasında kayboldu), ve kaküllü saç kesimim olurdu hep. bu ikisinin birleşimiyle efemine bir görüntüm olmuş olmalı ki bazı oğlanlar sen kız mısın erkek mi diye sorardı. kırılırdım. o yüzden çocuklarla çok konuşmak istemezdim. kızlar böyle şeyleri umursamıyordu. bu yüzden onların yanında daha rahat hissediyor olduğum için daha önce de #398412 nolu entry'mde bahsettiğim sebeplerle belirttiğim gibi kızlarla oynardım. o aileleri tarafından kibarlık ve nezaket öğretilmemiş geleceğin budalalarının itiş kakışları da hiç bitmiyordu ve ben gücümün onlara yetmeyeceğini biliyordum.bir de şimdiki gibi 80 85 kiloluk bir ekmek hamuru değilim o zamanlar. cılız mı cılız bir çocuk. üflesen devrilecek yani. kaba kuvveti sıfırın altında bilmem kaç. bu yüzden daima sevilen kişi olmayı bir şekilde becerdim ve herkesi döven çocuklar bazen bana kızsa bile dokunmazlardı. ben yumruğumu değil aklımı kullanıyordum. bu da beni daha güçlü kılıyordu aslında. neyse onlardan uzak durup kızlarla oynuyorum diye oğlanlar burada da rahat vermeyip bu defa da "kız enes" ,"top enes" diyerek dalga geçip zorbalık ederlerdi. hal böyle olunca kızlarla da oynamayı bırakıp dışarı çıkmamaya başladım. neyse ki küçük olmama rağmen eve bilgisayar almıştık da ben evde sıkılmamı engelleyecek bilgisayar oyunları oynuyor ve dışarı çıkma ihtiyacı hissetmiyordum. en azından bu şekilde kimse benimle hiçbir şekilde dalga geçip canımı sıkamıyordu hiç kimse. canımı sıkan o zevzek ve gerzek çocuklarla okul dışında bir arada olmak ve onları görmek zorunda değildim artık. sonunda istediğim yalnız kalmaya sahiptim. ama içimde birikmiş bir sürü kırgınlık ve üzüntü vardı. bu kadar duyguyla ne yapacağımı bilemediğim için yazarak içimi dökmeye başladım ve yazılar yazma serüvenim. ayrıca iyi kötü bir şeyler de çizmeyi seviyordum. kompozisyonlar, hikayeler yazıyor, resim yapıyordum. yazdıkça, çizdikçe rahatlıyordum. bu konuda kendimi geliştirdim ve yarışmalara katılmaya başladım. katıldığım yarışmalarda hep birinci oldum ve ne ihtiyacım varsa ya da ne istiyorsam kazandığım ödül paralarıyla, altınlarla almaya başladım veyahut istediğim şeyi ödül olarak veren yarışmaları bulup onlara katılmaya başladım. kalemim hem öğretmenlerim hem müdürüm hem de arkadaşlarım tarafından çok beğeniliyordu ve bu başarıların verdiği gazla sinema yazarlığı okumak istiyordum ama ailemin memur kafasıyla düşünen zihniyetleri buna müsaade etmedi. yeteneğimi rafa kaldırmak zorunda kaldım. sonrası ise klasik şekilde gelişen türk gencinin hayat mücadelesi. ama öyle de ya da böyle, ben hep kendimce bazı şeyleri başarırken onlar erkek olmaya devam ettiler. şimdi onların bazısı uyuşturucu bataklığında kendini heba ediyor, bazıları ipsiz sapsız, bazıları hala işe yaramaz. erkeklikleri bir işe yaramadı yani. ben ise onların inandıklarının ve onların aksine erkek olarak gördükleri kişilerin sahip olduğu tüm sorumluluklara sahip mutlu bir hayata sahibim çok şükür. bu yüzden insanlar çocuklarına cinsiyet dayatmalarını erkek dediğin şöyledir kadın dediğin böyledir diye öncelikli göstermek yerine insan olmayı ve iyi kötü insan ayrımına dikkat etmeyi öğütlererse belki daha huzurlu bir geleceğin zemini atılmış olur. saygılar.

edit: cinsel kimliğim ile alakalı olarak her zaman kendimin farkında idim. ilkokulda bile biliyordum. kızlarla iyi anlaşsam da onlardan hoşlanmıyordum. ama etrafımda hiç erkeklerden hoşlanan erkek yoktu bu yüzden söyleyemiyordum kimseye. sonrasında uğradığım hakaretler sebebiyle bu şekilde kimsenin beni sevmeyeceğini, nefret edeceğini ve dışlayacağını anladığım için erkeklerden uzak durdum biraz da aslına bakarsanız. ama hiç itiraz etmedim kendime. kızlardan hoşlanmak için zorlamadım kendimi. hep barışıktım kendimle. sadece dışlanmak kırıcıydı.

13 nisan 2019 ayı sözlük ankara zirvesi

-keşke istanbul'da da yapılsa dediğim zirvedir.
-istanbulda olduğumdan katılamayacağım zirvedir.
-neden hiç istanbul'da zirve düzenlenmiyor?
-ankara'da olsam kesin katılırdım dediğim zirvedir.

(bkz: kullanmak için can atılan replikler)

hep ankaralılar istanbul zirve başlıklarına yazıyordu, özeniyordum. oohhh, rahatladım.

başlıklara ben benimdir o ben oluyorum diye yazıp duran yazar

bir özellik belirten her başlığa, kendi cümlelerini kullanarak özgün anlatımıyla tanım girmek veya konuyu yorumlamak yerine kendini dünyaya tanıtmaya ant içmişçesine o başlıkta bahsi geçen özelliğin onda da olduğunu herkes bilsin isteyen yazardır. üç girdisinden birisi içinde "ben de bu kişilerden biriyim, biliyor muydunuz?" anlamı taşıyan"ben","bkz:ben","ben oluyorum", "bu benim" benzeri bilumum örneklere denk geleceğiniz, dolayısıyla ben merkezli, muhtemelen de ilgi orospusu olan yazardır.

salaş meyhanedeki yorgo

açtığı başlıkların aşırı spesifik konular olmasının inanilmaz hoşuma gittiği yazardir. her gün yeni bir bilgi sayfaları gibidir adeta. yazdıkları da fena değil. okunur bu okunur.

sözlük yazarlarının durum güncellemeleri

bu başlığı ortaya çıkarmak istedim çünkü sözlük içinde en görmeyi sevmediğim şey ; hayatlarındaki ve günlük yaşamlarındaki otu boku başlık halinde durum güncellemesi gibi buraya sıçan yazarlar. değerlendirme yapabilen yazarlardan ricam son zamanlarda girilen başlıklara içeriklerine ve girilen girdi sayısına baksınlar. adeta kişi veya kişilerin can sıkıntısını giderme, içini boşaltmak için kullandığı bir kap görevi gören,çoğunlukla bel altı olup anlam barındırmayan, kalabalık oluşturan adeta çöplük yerine dönmüş bir hali var başlıkların. editör olarak çalıştığım süre boyunca sadece başlıklar ve girdilerdeki yazım hatalarını düzeltmek,benzer başlıklar açıldıysa oraya yönlendirip tekrara düşmemizi önlemeye çalışmak, gelen şikayet mesajlarını kontrol etmek istemedim. sözlüğe ziyarete gelenlerin heteroseksüel ve homoseksüel bireyler olarak bir araya gelerek oluşturduğu bu platformda bel altı zırvaların çoğunlukta olup sadece bir iki girdi ile sayfa dolduran başlıklardan ibaret olduğunu düşünmelerini istemiyorum.bizi sadece cinsellikten ibaret detaylar olarak görmelerini istemedim. başlıkların bir iki girdi ile kalmayarak, herkesin bir şeyler yazmak isteyeceği,paylaşabilecek bir şeyler bulabildiği içerikler üretilsin istiyorum. kimse kimsenin özgürlüğünü kısıtlamak niyetinde değil,olamaz,olmamalı da. ama burası da beynimizin tuvalet alanı olmamalı, akıp başka beyinlerle karıştığı yer olmalı. her şeyin bir usulu vardır.yemenin,içmenin,oturup kalkmanın,gülmenin eğlenmenin hatta ağlamanın. her şeyin.... sözlüğün de sözlükte yazar olmanın da.... bunu bilmiyorsak önce bunu öğrenelim lütfen.

berber dayaması

oldukca hoş olan berberimin, traşı gereğinden fazla uzatarak elimin olduğu yeri hizalayarak alenen bastırarak yaptığı eylemdir. elim koltukla berberin bastırdığı yerinin arasında baya baya sıkıştığı için çekemediğim ama çekmeyi de beğenim doğrultusunda istemediğim için hoşuma giden küçük aksiyondur.

evli bir erkekle ilişki yaşamak

kalede kaleci var diye gol atmayacak mıyız?