pufidik

Durum: 347 - 0 - 0 - 0 - 14.06.2024 03:24

Puan: 8414 - Sözlük Kezbanı

6 yıl önce kayıt oldu. 9.Nesil Editör.

"...kafan iyiyken, bir kral olursun , bir diktatör, bir tanrı veya dünyanın efendisi..." (Ime Prezakias - Roza Eskenazi)
  • /
  • 18

studio ghibli

sadece hayao miyazaki'ninkiler değil, bütün katalog dijital ortamdan satın alınabilecekmiş. * umarım türkiye'den alımlarda sorun yaşamayız.

http://www.openculture.com/2019/12/for-t...

sanna marin

dünyanın en genç başbakanı olmuş bu kadın. babasız ailede yetişmiş demek lezbiyen çift olan ebeveynleri var demek oluyor. *

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/201...

çankaya köşkü

resmi tarihte ankara halkının sanki kendi ortak malıymış gibi bir anda toplanıverip * atatürk'e hediye ettiği masalının 2000lere kadar ağlak sözcüklerle süslendirilerek ballandıra ballandıra anlatıldığı bağ evi. farklı dünya görüşlerinden yazarların, gazetelerin sayfalarından ve sınırları içinde bulunduğu belediyenin resmi sayfasından ilgili haberleri verelim. epey eski bilgidir ama sözlüktekilerin bu geçmişten pek haberi yok galiba.

http://www.hurriyet.com.tr/cankaya-kosku...

https://www.yenisafak.com/yenisafakpazar...

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/...

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/...

https://marksist.org/icerik/Yazar/759/mo...

http://www.milliyet.com.tr/gundem/bag-ev...

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse-...

http://www.cankaya.bel.tr/pages/74/Musta...

çankaya

yakın zaman kadar - doğma büyüme- ikamet ettiğim ilçeydi. bildiğim kadarıyla türkiye'nin en kalabalık ilçesidir. türkiye'de lgbti hareketinde izmir'in, taksim'in, kadıköy'ün, bodrum'un vs. gereksiz bir şekilde abartıldığı gibi burası da abartıdır, balondur. diğer abartı yerler gibi işlerine gelmediği zaman bildiğin ayrımcılığın allahını yapan genelde sadece içki içmek, kadınların başının açık olması vs. ile sınırlı (ve bir o kadar da gülünç) bir seküler dünya görüşünü benimsemiş ama başka bir özelliği olmayan insanlarla doludur. işlerine gelmeyen laflar ettiğinde, pisliklerini suratlarına vurduğunda sadece cinsel yönelim değil her anlamda düşman kesilirler. ilçenin kadın, erkek "elit" entelleri kendi göçmen geçmişlerini (balkan/kafkas/girit/tatar vs.) salya sümük ve de garip bir kibirle anlatıp - hatta kitap falan da yazıp- ilçede karşılarına çıkan "fakir" suriyeli, iranlı, afrikalı vs. mültecilere ağız dolusu hakaret yağdırırlar. efendim nasıl olur da bu "kötü görünüşlü, kötü kokan, kötü giyimli"ler anadilleriyle konuşurmuşmuşlar. burada ne işleri varmış bu "ilkel" insanların vs. ama bu elit kitle italyanca, ingilizce vs. şiirler, şarkılar duyunca kendilerinden geçip başka dünyalara giderler. ankara'ya fazla batılı turist gelmediği için, efendileri gibi belledikleri öylelerini görünce bir anda kibarlaşıp, özel bir ihtimam gösterirler. ilçede genel olarak alt gelir düzeyinden olanları sevmeyen* ve onları aşağılayan bir kitlenin egemen olduğu bilinir.

eski oturduğum apartmanda atatürkçü, yarı alevi *, askeri okul kökenli, devlette uzman doktor olarak çalışan bir adam vardı. hazretleri yönetici olunca apartmanda istediği dairelerden ve bina altında mahallede çok sevilen iki kürt berberin işlettiği dükkandan fazla aidat almaya kalkmıştı. o dönem denetçi bendim. yaptıklarına karşı çıkınca onlar kürt boşver demişti yüzüme. kavga çıktı. bolca muhalif, kemalist, laik, eşitlikçi, atatürkçü, çağdaş, demokrasi meraklısı vs. etiketleri ile oturan komşularımızdan, etraftaki esnaftan vs. destek de gelmemişti. ama inadına o aidatları indirdim. sonuçta düşman olduk. aynı adam ve ona ses çıkarmayanlar ülkedeki faşist, dinci tayfa ağzıyla sohbetlerinde o malum ifade tarzlarıyla "ibnelere, toplara, dönmelere" bolca laf da ederlerdi. aralarındaki kadınların ettikleri lafları duyduğum zaman bunlar mı özgürlük peşinde demiştim.

çankaya demişken bir de çevredeki faşist ve dinci kaynayan bazı ilçelerde istedikleri haltı karıştıramayanların bu ilçe sınırlarına girdikten sonra neler yaptığı da malumumuzdur*. ancak ankara'da iken lgbtilere yönelik ayrımcılık hikayelerini yaşadığım, bu tip hareketlerine şahit olduğum insanların tamamı -çevre ilçelerde değil - bu ilçede oturmaktadır. o nedenle çevre ilçeleri düşünemiyorum. aralarında isim isim bildiğim "şu ibinolar" gibi sözcüklerle kendini ifade eden çeşitli üniversitelerden profesörler*, saygın (!) eğitim kurumlarında lgbti öğrencileri sınıfın ortasında alaya alan ve sonrasında ayy bu dinciler bizi kesecek*, eteğimin boyuna karışamazsınız vs. diye cırlayan kadın öğretmenler, lgbtilere sevimli görünüp, işlerine gelmeyince arkalarından her türlü alayı eden iktidar yalakası "liberal düşünce" propagandası yapanlar, çeşitli azılı lgbti düşmanı işverenler, aykırılık şovu yapıp- homofobik, transfobik aşağılamayı sıradan hale getiren sanatçılar, belgeselciler, bolca hümanizma ve kadına şiddete hayır, laiklik masalı anlatıp özel sohbetlerinde kürt kadınlarına müstehak, dersimde iyi olmuş gibi laflarla ırkçılığın dibine vuran, kendileri gibi ırkçı olmayan lgbtileri görünce amsterdam'a gidin diyen "çağdaşlık ve atatürkçülükle" geçinen kişiliksiz, özenti kadın iletişimciler/ blog yazarları, ırkçılık meraklısı , "kürtleri sniperlarla öldürelim" gibi lafları sosyal medyada komikmiş gibi paylaşan* ama yabancı dilde şarkı söyleyen, harley davidson motor reklamı yapan rockçılar/metalciler falan bulunmaktadır. siyasi görüş olarak içlerinde bolca "özgürlükçü, eşitlikçi olduğunu iddia eden kadını" bol da olan kemalist, atatürkçü, liberal ve solcu takımının yaşadığı yer de denebilir. ezici çoğunluğunun lgbtilere bakışları her daim nefret, aşağılama doludur. dünya görüşü bu ülkede çoğunluk olan geri kalanların performanslarını zaten biliyoruz o nedenle o tiplerin çankayadaki versiyonlarını yazmaya gerek duymadım.

bir ekleme daha yapayım. ilçenin genelinde tercih edilen elit, iyi eğitimli vs. tipli ailelerden iseniz, özellikle bürokratik veya siyasi network falan da iyiyse, cafelerde, barlarda, restoranlarda vs. elbette rahat edersiniz *. diğerlerinin durumu ise malumdur*.

the tree of life

(bkz:#270733) entrydeki link kaldırılmış o nedenle yeniden ekliyorum. zbigniew preisner'in bestesi lacrimosa'nın çaldığı ve annenin çaresizliği ile bütünleşen bölüm filmin en etkileyici sahnelerindendi.

zbigniew preisner

kieslowski'ye ithafen bestelediği ve elzbieta towarnicka'nın seslendirdiği lacrimosa'sı the tree of life filminin evrenin oluşumunu temsil eden sahnesinde çalınmıştır.

wikipedia

vikipedi

wikiwand

herkesin kıskandığı özgürlüklerle dolu ülkemizin, insanları yaratıcı çözümler üretmeye, olmadı başka diyarlardan alternatif uygulamalar bulmaya teşvik etme amacıyla devreye soktuğu eşsiz sansür politikaları sonucu ulaşımı düzenli olarak engellenen wikipedia'ya (veya vikipedi) alternatif ulaşım sağlayan, arayüzü de iyi tasarlanmış bir sitedir. uygulamada sıkıntıları mutlaka vardır ama en azından başına tek sıfır, olmadı çift sıfır olmadı şu, bu koymadan wikipedia sevenleri mutlu eden bir site olmuştur.

ekşi sözlük yazarlarından tsubasa ohzora'nın site hakkında yazmış olduğu yazı için:
https://www.ingilizcegelistir.com/2018/0...

wikiwand sitesi:
https://www.wikiwand.com/

ayı sözlük sayfaları:
https://www.wikiwand.com/en/Ay%C4%B1_S%C...
https://www.wikiwand.com/tr/Ay%C4%B1_S%C...

eşcinsel misin sorusuna alternatif cevaplar

mash up

hemen hemen aynı yıllarda yayınlanmış ve birbirlerinden tamamen farklı müzik türlerini birleştiren judas priest/michael jackson ve vanessa paradis/slayer mashup çalışmaları oldukça başarılı olmuş. özellikle ikincisinde paradis'in cilveli bir şekilde kıvırarak "rhum et mambo" demesi sonrasında araya'nın "you must die" diye bağırması epey güldürüyor.



bob dylan

"...well, god is in heaven
and we all want what's his
but power and greed and corruptible seed
seem to be all that there is..."
(blind willie mctell)

biyografisinde atalarından bahsederken yahudilerden ve kırgızlardan* bahsetmiştir. 1960larda, şarkılarının gençler üzerinde yaratmış olduğu etki ile deyim yerindeyse, amerika'daki orta sınıf ailelerin kalbine indirmiştir. joan baez ile yaşadığı aşk sonrasında baez onun hakkında pek de iyi şeyler yazmaz. 60ların ortasından başlayarak elektro gitar kullanımına geçmesi ile birlikte dinleyici kitlesi de değişmeye başlar. eski hayranları onu hain olarak niteler ama o da artık efsane olma yoluna girmiştir. 70lerin sonunda hristiyanlığa merak salar ama o macerası kısa sürer. kimine göre ses tonu tahammül edilemezdir. 1988'den bu yana bitmeyen turnesine* devam etmektedir. blind willie mctell, i and i, rainy day women, all along the watchtower, ballad of a thin man, masters of war, hurricane, like a rolling stone gibi klasiklerin yaratıcısıdır.

blind willie mctell
https://vimeo.com/179637318

i and i
https://vimeo.com/186001089











right said fred

ingiliz müzik grubudur. bunların klipleri 90ların başında tvde yayınlanır, eğer o anda evde aile bireyleri var ise dehşet içerisinde bakışlar ve sadece müziğin duyulduğu sessizlikle geçen dakikalardan sonra çeşitli homofobik yorumlar yağmur gibi inerdi. don't talk just kiss gibi homofobiklere ithaf edilecek eğlenceli şarkıları vardı. solisti richard fairbrass biseksüel olduğunu açıklamıştır.



ok computer

dünyanın "en iyi albümü" olarak kabul edildiği gibi bir durum olmamakla birlikte en iyi albümlerinden biridir iddiası geçerlidir. albümde yer alan exit music (for a film) isimli eserde, davul girdikten sonraki bölüm pink floyd'un a saucerful of secrets isimli şarkısının son bölümünün etkisi altındadır**. yine de benzerlik rahatsız etmez. güzel şarkıdır.

oasis

...how many special people change?
how many lives are living strange?...

bir dönem gittikleri her yerde çıkardıkları olaylar ve kavgalar nedeniyle haber olurlardı. kafaları ayıkken hiç konser verdiler mi bilinmez ama noel gallagher'in (gitarist) budokan konserlerindeki performansı epey takdir edilir.

d'you know what ı mean


champagne supernova

akran zorbalığı

zorbalığa (bkz:bullying) maruz kalmamış bir lgbti bireyi düşünmek zordur. bizim camiada zorbalık, tahakkümcü zihniyetin cinsel yönelimleri hedef alması nedeniyle yaşanmaktadır diyebiliriz. zorbalık denince hep erkekler akla gelir. çoğunlukla öyle olmakla birlikte kadınların, hele otorite elindeyse, neler yaptığının uzun listesi de verilebilir.

lgbtilere yönelik siyasi, toplumsal, ailevi, dini, kurumsal, eğitimsel vs. zorbalığın son derece normal ve yaygın olduğu türkiye'de bu başlığın altında onlarca entry bekler miydim? hayır. çünkü tam da yaşatılmış zorbalıkların yarattığı psikolojik yük nedeniyle insanlar o günleri, yaşadıklarını hatırlamak istemezler. zayıflık olarak suratlarına çarpılan farklılıklarını bilerek veya bilmeyerek inkar etmeye devam ederler. çünkü sistem sadece güçlü olursan ayaktasın der ve gücün tanımı az çok ortadadır. türkiye’de zorbalık konusunda önlem alınamadığı için burada da entry yağmuru olmaması bana çok normal geliyor.

zorbalar için ise en büyük kabus bir gün gelip o yaptıklarının hesabının sorulmasıdır. kötülüğün sıradanlığı * kitabındaki gibi gündelik hale gelmiş, kendi işini yürütmek için olması gereken şeyleri yaptığını sanan insanlar vardır. hatta hepimiz biliyoruz ki bu insanlar arasında çocuklar da doludur. çocukların, kadınların masum olduğu şeklindeki yaklaşımlar söz konusu zorbalıksa yerle bir olabilmektedir. toplumda kendisini çoğunlukla birlikte göstermeye özen gösteren kişilere dikkatli bakın; "istenmeyen" konular gündeme gelince onlardan aynı ifadeleri duyar, aynı pis kokuyu alırsınız. o nedenle olur ya zamanında size zorbalık yapmış birisi ile karşılaştınız. onlara yardım ederek, onlarla iletişim kurmaya çalışarak hayatta nice zorbalığa maruz kalmış onca insana haksızlık yapmayın. zaman değiştikçe ve bazı konular kabul gördükçe zamanında bu tip pislikleri yapmış kişiler ortalığa "sevgi pıtırcığı" olarak da çıkabilmektedir. çoğunlukla özür de dilemezler. iyice çirkefleşebilirler. gerçi özürle de geçiştirilebilecek bir durum değildir bu. öncelikle "unutmadığınızı" onlara hatırlatmanız önemli olabilir. mümkünse onları olabildiğince afişe edip, onları olabildiğince zor durumda bırakmanız ise oldukça etkili olmaktadır. böyle durumlarda, kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz ve iyi hissetmek sizlerin de hakkı bunu unutmayın.

star wars

the alan parsons project

ilk albümleri 1976 yılında yayınlanmış tales of mystery and imagination'dır. edgar allan poe'ya ait eselere ithaf edilen şarkıları içerir. sonrasında yayınladıkları i robot, pyramid, eve, the turn of a friendly card, eye in the sky ve gaudi albümleri ile bir dönem müzik dünyasında adlarından sıkça söz ettirmişlerdir.

the raven, genesis ch. 1 v. 32, ın the lap of the gods, lucifer, the turn of a friendly card, the gold bug, old and wise, sirius/eye in the sky, la sagrada familia en sevilen şarkıları arasındadır.









edgar allan poe

r.e.m.

özellikle 90larda ortalığı epey sallamış bir alternatif rock grubudur. 2011 yılında dağılmışlardır. canlı performansları kimilerine göre stüdyo kayıtlarından daha iyidir. the one i love, drive, i took your name, everybody hurts gibi sevilerek dinlenen şarkılara imza atmışlardır.

  • /
  • 18

romeo.com'un seçim anketinde afd'nin birinci parti çıkması

tanışma sitesi romeo.com’un (eski adıyla gayromeo.com'un) alman kullanıcıları arasında yaptığı seçim anketinde en popüler parti aşırı sağcı afd çıktı. kullanıcıların yaklaşık %30'u yaklaşan erken seçimlerde neo-nazilere oy vereceğini söylemiş.

şurada küçük bir analiz var:

"beyaz alman geylerin gönlünde yatan aslan: homonasyonalizm"
https://velvele.net/2025/02/11/beyaz-alm...

romeo.com'un seçim anketinde afd'nin birinci parti çıkması

bizdeki aşırı sağcı ümit özdağ ve zafer partisi destekçisi eşcinsellerden farkları yok.

ankara'da tanışılacak arkadaş listesi

başlığı listesi şeklinde düzeltir misiniz? ayrıca eliniz deymişken arkadaşının nickini de 15 temmuz şehitler köprüsü yaparsanız sevinirim kolay gelsin.

ankara

ulu tengrinin istirahatgahı olmadı haricinde bir numarası yok.bşr birde belki anadolu medeniyetler müzesi

hani

mükemmel bir sese sahip vokalist.

hani-gulbarin

yalnıztanrı

genç birinin yaşlı biriyle ilişki yaşaması, yaşlı birinin genç biriyle beraber olması neden ahlaksızlık, sapkınlık olsun yahu, kafan mı güzel senin. şu hetero kafanı bir kenara bırak diyeceğim ama yaş farkı olan ilişkileri artık onlar da ahlaksızlık olarak görmüyorlar. ortam ortam diyerek ötekileştirdiğin ve pislik olarak nitelendirdiğin eşcinsel ilişkilerde kaçırdığın bir nokta da yetişkin insanların kendi iradesi ile yaşadıkları ilişkiler. valla haklısın, çok zorladım kendimi ama dediğin gibi seni sevmek ve aynı alanı paylaşıp seni kabul etmek gerçekten zor. bu sözlüğe saçtığın homofobinin artık sabredilir bir yanı kalmadı, herkesin bir tahammül limiti var, kusura bakma.

detrans pişmanlıkları

(bkz:#436300 ) bir önceki yazısında artık bu konulara girmeyeceğim diye ağladıktan sonra ilgi çekme merasimine devam etmesi. hadi yallah çıktığın mağaraya geri dön. senin gibilere zaman harcamaya değmez. kimsenin umurunda bile değilsin.

detrans pişmanlıkları

"heteroseksüeller ben buyum diye haykırır mı? " diyen yazar. pes vallahi sana. zaten sorun da tam bu. onlar öyle bağırmaya gerek duymuyorlar ama senin bir "... " * olduğunu arkasına aldığı berbat güçle seni her gördüğünde bağıra bağıra söylüyor. sen istediğin kadar onlara şirin görünmeye çalış durum bu. sen dikkatli olsan da olmasan da onların gözünde ne olduğun belli. senin burada arsız ve sapkın diyerek aşağıladıklarını sen nasıl görüyorsan ve hedef gösteriyorsan, o şirin görünmeye çalıştıkların da seni yeri geldiğinde öyle görüyor, öyle görecek ve işlerine gelmediğin zaman hedef gösterecek.

diğer nokta ise burada o iğrenç meselelgbt sitesinden paylaşılan hikayeye senin de bakış açının farklı olmaması. ben o kendi yaptığını yanlış bulan chloe isimli şahsın, ne kadarı gerçek veya değil bilemem, yaşadıklarına yönelik bir şey demedim ama sen daha ilk yazında onu aşağılıyorsun. (bkz:#436237) meselelgbt dahil bu tip lağım çukuru sitelerin tam da yapmak istediği şey bu. sen sanıyor musun o hikayeyi chloe isimli şahsı desteklemek için oraya koydular? onların amaçlarından biri zaten sen ve diğer yazar gibilerini de kendilerince "yola getirmek". bu açıdan başarılı olmuşlar.

burada demokrasiden özgürlükten bahsediyorsun ama lgbt hakları konusunda mücadele eden insanların neler yaşadığı konusunda tek bir lafın yok, "sana dayatılmış heteroseksüel ağzıyla" onları topluca aşağılama dışında. tek tip bir lgbt birey mi olsun istiyorsun? herkes senin gibi mi olsun istiyorsun? sen nasıl birisin peki? saygıdan bahsediyorsun ama senin korkudan saygı gösterdiklerinin. sen de dahil olmak üzere, kimseye saygıları olmadığı gibi, kendileri gibi olmayana yaşam, hatta normal bir ölüm hakkı bile tanımıyorlar.

lgbt hakları neyse ki tek tek insanları ilgilendirmiyor. kolektif bir hak. yoksa senin gibilerin ne hakkı ne de hukuku savunulur. arsız da sapık da dense o hakların peşinde olacak olanlar çoğunlukta olacak.

detrans pişmanlıkları

nefret suçuyla ifade özgürlüğünün ayrımını 2024 yılında yapamamak... bu neyin ahrazlığı böyle ya, yani orangutan bile öğrenirdi şimdiye kadar herhalde.
zaten sana laf anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba, "homofobik eşcinselim" ne demek ya ahahah
sen homofobik değilsin, sen eşcinsellerden değil bizzat kendinden nefret ediyorsun. çünkü zihninin nasıl bir lağım çukuru olduğunu biliyorsun. kendine olan nefretin o kadar boğmuş ki seni başkasına yansıtarak nefes almaya çalışıyorsun. üstüne insanları idraksızlıkla suçluyorsun. o beğenmediğin lgbt dernekleri sayesinde kaç trans intihardan vazgeçti, kaç ailesinden ölümden kaçan lgbt çocuk yuva bulabildi, kaç öğrenci burs bulup dezavantajlı olduğu illerde okullarda okuyabiliyor farkında mısın? lgbt ortamından dışlanmış olmanı garip karşılaman asıl garip olan şey. çünkü sen içgörüsü sıfır olan bir herifsin. senin birini sevebilme ihtimalin yok, birinin seni sevebilme ihtimali yok, bir ortama dahil olabilme bir çarklının dişlisi olabilme ihtimalin yok. ve bu senin karakterinle, yalnızlığı sevmenle ya da seçmenle değil, bizzat karaktersizliğinle alakalı. insanlardan saygı görememiş olman senin zaten zerre saygı hak etmemendendir.
"heteroseksüeller bas bas bağırıyor mu" demen bile seni ele veriveriyor hemen. bugüne kadar saklanarak, kendini sevmeyerek ve hatta nefret ederek yaşamış olabilirsin. ama sana kötü bi haber, herkes senin gibi ezik ve sinmiş halde yaşamayı seçmiyor artık. insanlar kendilerini sevebiliyor ve kendilerini affedip tanıyabiliyorlar. umarım bu seviyeye ulaşırsın bir gün diyeceğim ama dediğim gibi içgörüsü sıfır bir herifsin, bir şempanzeye emek vermek daha net sonuçlar verir sendense.
ama işte senin gibiler için de mücadele edeceğiz. allah kahretsin ki sen ve senin gibileri de kapsamak zorundayız. ama birilerinin artık sizin yüzünüze yüzünüze çarpması gerekiyor gerçekleri. ve bunu yapmaktan hicap duymuyorum hiç. öğreneceksiniz, sike sike öğreneceksiniz.

okşan büyük

aşırı eylençeli vloglar çeken youtuber. kür, fıs, but madilik ne ararsan var hayriye abla koş.

Toplam entry sayısı: 347

18 eylül 2022 büyük aile buluşması

cüppeli, çarşaflı cihatçı tiplerin yanında laik kesimden de faşistlerin destek verdiği ve başta yeni şafak olmak üzere aşırı sağcı yayın kuruluşlarının açıkça propagandasını yaptığı tehlikeli miting.

mitingin en önemli propagandisti lgbtye resmen savaş açmış durumda olan yeni şafak gazetesinden ersin çelik.
bu adamın twitter hesabında hemen hemen her saat lgbt karşıtı tweet mesajı görülmekte. son zamanlarda köşe yazılarının neredeyse tamamı bu konuda. trump, putin gibi aşırı sağcı liderlere de övgüler yağdırıp, onları örnek gösteriyor lgbt düşmanlığı konusunda.
https://twitter.com/ersinceliq?ref_src=t...

ikinici isim milat gazetesinden özlem doğan isimli ırkçı ve cihatçı bir kadın. lgbtye karşı tüm dünya ayaklanmalı gibisinden mesajlar atıp, açıkça lgbtleri hedef gösteren birisi. kendisine katılmayan muhafazakarlara bile hakaretler yağdırıp hedef gösteriyor. son zamanlarda iktidar ile birlikte uçak gezilerine katıldığı da söyleniyor. avrupa'da hem lgbt hem de islam düşmanı olan aşırı sağcı gruplarının lgbt bayrağının üzerinde tepinmelerini içeren video paylaştı bugün. lgbt bayrağı üzerinde yürüyorlar diye heyecanla paylaştığı ve aslında müslümanlara da düşmanı olan kişilerin hazırladığı video:
https://twitter.com/ozlemdogan_/status/...


şefika nur çiftçi isimli bir başka fanatik dinci kadın daha var. ersin çelik ile birlikte hazırladığı ve lgbtleri "hasta" olarak gösteren ve youtube'da haklı olarak nefret içerikli bulunmasından dolayı yasaklanan videonun baş sorumlusu.

https://twitter.com/sefikaaanur

gelelim bu mitingi destekleyen dinci / cihatçı olmayan tayfaya.

çalıştığı her üniversiteden kovulan, hayatı boyunca dönekliği ve ahlaksızlığı ile meşhur, liberal geçinen homofobik ve kadın düşmanı aşırı sağcı faşist atilla yayla denen artık yaşı iyice ilerlemiş profesörümsü yazar.

kendisi yukarıda bahsettiğim ersin çelik'in hemen hemen tüm yazılarını son zamanlarda paylaşmış, gülşen gibi sanatçıların lgbt bayrağını açması karşısında kudurmuş bir şekilde mesajlar atmıştır. daha önce bir programda eşcinsellikten kuş kadar beyni ile bahsederken ağzından kaçırdığı "kadınlaşma sorunu" lafı ile kadın düşmanlığını da ortaya saçan bu iktidar yalakası aşırı sağcı adam en son "homoseksüelliğin açmazları" başlıklı cehalet abidesi rezil kepaze bir yazı yazdı ve eşcinselleri asalak olarak niteledi. bu yazı kendilerini çok özgürlükçü olarak satan liberal düşünce topluluğuna bağlı bir dergide yayınlandı. kendisi bu gösteriyi en başından beri açıkça destekliyor ve davet mesajlarına katılıyor. daha önceleri de özellikle lgbt haklarının gündem olduğu dönemlerde trans bireyleri aşağılayan, eşcinselliğin sapıklık ve hastalık olduğunun altını çizen iğrenç mesajlar atmıştır. lgbt karşıtlığının tavan yapması ile de bu fırsatı kullanarak kendi hesabında hiç durmadan bu tip yazıları paylaşmaktadır. .

kendisini tanıyanların anlattığına göre bir zamanlar popüler olmak için eşcinsel haklarına destek verirken, o grupların kendisi gibilerinden çok haklı olarak uzak durması sonucu gerçek yüzünü gösterip düşük kapasitesi ile yazdığı yazısı burada.
https://hurfikirler.com/homoseksuelligin...

twitter hesabında ise sürekli olarak lgbt düşmanlığı içeren paylaşımlar görülebiliyor veya o sitelere beğeni atıyor.
https://twitter.com/atilla_yayla


daha önce istanbul sözleşmesine de karşı çıkan cumhuriyet kadınları derneği başkanı ağır homofobik ve kadın hakları düşmanı * * tülin oygür: bu tehlikeri mitinge destek olmak amacı ile attığı tweet şu şekilde:
"çocuklarımızı, kadınımızı, aile yapımızı ve sonuçta bağımsız türkiye cumhuriyeti’ni yeniden ayağa kaldırma mücadelemizi hedef alan lgbt saldırısına karşı fikirde birlik ve mücadele platformunun düzenlediği büyük aile buluşmasında yerimizi alacağız.
bu oyunu milletçe bozacağız!"

https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...

atilla yaylanın da retweet ettiği aynı faşist kadından başka bir tweet.
"lgbt’nin insanlığı tehdit eden gerçek yüzünü anlatma mücadelesi içindeyiz. bu mücadele siyasi eğilimlerin veya dünya görüşünün çok dışındadır.
milletçe kenetlenerek #lgbtdayatması nı def edeceğiz"
https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...


meltem ayvalı (homofobik doğu perinçek'in vatan partisi genel başkan yardımcısı)
"lgbti dayatmasına dur diyen herkesi büyük aile buluşması'na davet ediyoruz.

çocuklarımızı istismardan, gençliği yozlaşmadan, kadını değersizleşmekten kurtarmak için hep birlikte orada olacağız.
aileye sahip çıkacağız, mutlu yarınları kuracağız.
haydi anne babalar, mücadeleye!

https://twitter.com/MeltemAyvali/status/...

sürekli din değiştiren tuğçe kazaz daha önce başka bir miting ile bu işi gündeme getirmişti onu da unutmayalım.

https://www.takvim.com.tr/magazin/2022/0...


ek: bu tehlikeli mitingi düzenleyen fikirde birlik ve mücadele platformu'nun linkini eklemeyi unutmuşum. kafayı lgbt ile bozmuş ersin çelik ve ekibi başı çekmekte burada. yeni şafak'ın çıldırmış bir şekilde paylaşım yaptığı tanıtım videosu da burada. videoda bu tehlikeli mitingi açıkça destekleyen oyuncular, gazeteciler isim isim yer alıyor. bunun dışında devleti temsil eden kurumların başındakilerinin, çeşitli cihatçıların yanında laik kesimden de destekçilerin de miting ile ilgili videoları/haberleri da burada.
https://twitter.com/Fikirde_Birlik

10 nisan 2020 sokağa çıkma yasağı

son 1 aydır bu saatlerde duymadığım kadar fazla araba sesi var şu an. dışarıdakiler evlerine mi dönüyor acaba?

olmayan maske, kolonya dağıtımı falan da böylece sona erecek gibi. gerek yok zaten. bizi herkes kıskanıyor malum.

bu arada bundan 1,5 ay önce önlem alın, yoksa durum ciddileşir diyenlere terörist diyen mhp-akpliler ve yalakaları hakkında işlem yapılmasını bekleyen? *

ermeni soykırımı

bilmeyenler için "tehcir" zaten soykırım politikasının parçasıdır. herhangi bir etnik kimliğe veya dini aidiyete sahip olan kişilerin toplanıp sürülmesi politikasıdır. bu arada sözcük olarak soykırım 1930lara denk gelmekle birlikte, o ibarede ermenilere atıf zaten vardır. ancak sorun bu değildir. geçmişe uygulanamaz diyen çok bilmişlerin mesela sen kızılderililere yaptığına bak dediği anda zaten geçmişe uygulanabilirliğini kabul ediyor olmaları sorundur.

türkiye yıllarca bunu bile konuşmamış, yasaklamıştır. 80lerden sonra içeride saklayamayacak hale gelince doğuda ayaklanan hainler hikayesi sonucunda tehcir ettik ama bakın istanbul'dakileri tuttuk yani hepsini öldürmedik (yani kestik de o kadar değil) minvalinde hikayeler dolaşıma sokulmuştur . işte ne yapacaksın 4-5 bin sivil yanlışlıkla ölmüş olabilir denmiştir. sonra o rakam devletin resmi ağızlarında 90larda 400- 500 bin olmuştur ve son zamanlarda devletin resmi tarihçisi murat bardakçı gibilerinin bile itiraf ettiği o korkunç rakamlar telaffuz edilmiştir. devlet ağzından taziye içerikli sözcükler çıkmıştır buna bile kıyamet kopartılmıştır. hatta bu konuda en çok engel koyan chp temsilcisi çıkıp pişkin pişkin geç bile kalındı demiştir. ve bu arada başka neler ortaya çıkmıştır? ankara, bursa, izmit, edirne gibi "doğu"da olmayan yerlerden de sürülen ve yok edilen insanların varlığı ortalara dökülmüştür. yahu hani güvenlik falan vardı ne iş diye soran olmamıştır. ayrıca arada süryaniler, keldaniler, rumlar vs. de kılıçların tadına bakıvermişlerdir. süryaniler ne zaman ayaklanmıştı acep diye soran var mı? şurada bir kısım ırkçı yorum yapanlar süryani kimdir bilir mi mesela? 1890lardaki katliamlar neyin nesidir diye soran var mı? taşnaklar diye yatıp kalkanlar bilir mi ki mustafa kemal'in de üyesi olduğu ittihat ve terakki'nin parlamentodaki ortağı taşnak partisidir. bunlar resmi bilgilerdir.

bir de başka bir hikaye var ki asıl bela, daha doğrusu rezalet odur zaten. mal mülklerin yağmalanmasıdır bu hikaye. 2010larda bu bilgiler ayyuka çıkınca suçu sadece ve işlerine geldiği için büyük bir zevkle apar topar "barbar" kürtlere atmaya başlamıştır bir kesim. yani aslında kabul etmeye başlanmıştır ama suçu kime atacağız paniği patlak vermiştir. kürtlerin bir kısmı sorumludur ama aslında herkes bilir ki muhacirler, özellikle de kafkas muhacirleri ve çerkesler son derece aktif olarak bu yapılanlara katılmışlardır. hazıra konan mallardır, konaklardır, ev eşyalarıdır. hele hele istanbul'da mal mülk paylaşımı konusunda dönen dolapların haddi hesabı yoktur. sonra ne mi olmuştur? binlerce yıllık yerleşik kültüre ait üretim yapısı böyle el değiştirince ekonomik üretimin hali halen bu durumdadır bu ülkede varın siz düşünün durumu.

doğu hristiyanlığının ortadan kaldırılması ve yeni kurulan sünni-türk devletinin ekonomik altyapısının oluşturulması politikası elbette sadece türkiye'ye yıkılamaz. ama sorumluluğun önemli bir kısmının burada olduğu ortadadır. rusya, japonya, hindistan gibi ülkeler de dahil olmak üzere bütün dünya ülkeleri soykırımı çok iyi biliyorlar. ancak kişisel görüşüm olarak abd gibi ülkelerin yasa tasarısını şantaj olarak kullanarak geçirmesini garip bulmaktayım. gariptir çünkü zaten buradan katliamlarda kurtulan yetimler vs. hepsine yardım eden kuruluşların başında genelde amerikalılar, fransizlar, ruslar bulunmaktadır. fotoğraflar vs. her türlü kayıt kuyut vardır. bunca yıldır niye sustunuz diye soran çok insan vardır. gerçi eski abd başkanlarından reagan zaten soykırım demiştir 80lerde ve sonrasında ne olmuştur? gariptir çünkü türkiye ismet inönü döneminde tazminat da ödemiştir abdye. bu tazminat konusu atatürk döneminde de konuşulmuştur vs. vs. inkarcılar bu hikayeyi de yakınlarda öğrenince kullanmaya kalkmışlardır ama o iş öyle onların bildiği gibi olmadığı için sonrasında susmayı tercih etmişlerdir.

her neyse osmanlının ulus devlete geçiş yaptığı 1923 sonrası, ülkede oranı yüzde 3 lere düşen gayrimüslimlere neler olmuştur?: 1934 trakya pogromu, 1942 varlık vergisi, 1955 istanbul pogromu, 1964 rum sürgünleri vs. vs. paylarına düşmüştür. ve yine hainler vs. hikayeleri ayyuka çıkmıştır. merak edenler bunları okuyabilir. bugün ortada ermeni dölü, rum piçi, yahudi köpeği gibi laflar sarfeden kemalistler, atatürkçüler, liberaller, demokratlar, solcular doludur ( o nedenle diğerlerine haksızlık etmemek gereklidir ırkçılık konusunda). türkiye'de bugün 2 binden daha az rum, 40 binden daha az ermeni, 20 bin civarı süryani, 15 bin civarı yahudi kalmıştır burada. içimizdeki düşman diye yaygara kopartanların düştükleri gülünç durum budur. orta asyadan geldik diyenler sonuçta burada 3-4 bin yıllık ermeni, süryani, rum vs. kültürünün de üzerine konmuştur. kiliseler camiye çevrilmiştir, ahır olarak kullanılmıştır vs. şimdilerde turistik merkez olarak tanıtılan ama ermenilerden tek kelime bahsedilmeyen, ermeni mimarisinin en ünlü eserlerinden van'daki akhtamar kilisesi'nin adı akdamar değildir - "ah tamara"'dan gelmektedir adı. pek çok ilçe adı, il adı kasaba, köy adı ermenice, rumca, süryani dilindendir. ama bu insanlar artık "yoktur".

bir de yok o ülke şuna baksın, herkes kendi geçmişine baksın hikayesi vardır. onlar iyi kötü bakıyorlar zaten. siz de bir zahmet kendi geçmişinize bakıverirseniz belki bu sayede şimdiki halinizi daha iyi anlarsınız diye bir öneride bulunayım.

toplumları ırkçılıkla, milliyetçi gazlarla yönetmek çok kolaydır. bakıyorum da, kadınlarda, lgbti üyelerinde de fazla değişim yok. zaten ezilmiş ve korkak olan bu kitlenin önemli bir kısmı bu konular açıldığında birden vatanı milleti koruyan, tarih uzmanı, yeri gelirse ırkçı birer savaşçı olarak karşımıza çıkıyor. kendi haklarını aramak gibi bir şeyi yapmayı götleri yemiyor ama onun yerine artık esamesi okunmayan zayıf bir kitleye de gerekirse saldırıyor. toplum geneli halen onu "orospu, ibne, nonoş, sapık" olarak görüyor ama o kendini hala - o bitmeyen korkuyla- kendisini hedef gösteren güçlüden yana konumlandırıyor. bu durumda davrananlar haksız da değiller korkmakta. korkunç geçmiş ortada işte - yüzleşmek için bekleniyor. aklıma travesti seyhan soylu (sisi)'nin kürt düşmanlığı ve bülent ersoy'un hrant dink arkasından ettiği rezil rüsva laflar geldi. bu sayede bu tip söylemlere sıcak bakan toplumun önemli bir kesiminin onayını aldılar birkaç dakikalığına ama hemen ardından onları alkışlayan kitle "top, dönme, ibne, pislik" vs. laflarına da devam etti. mesela bunlar gibilerinin nesine acıyacaksın?

konu hakkında resmi yayınlar dışında bir şey bilmeyenler için bu konunun içeriği sanıldığından daha vahimdir. bolca yayın var okursunuz eğer yüzleşmek isterseniz.

ama ırkçı olup da bunu bile bile reddedenlere bir hatırlatma : naziler de lgbtilerin kollarına "süslü ve yumuşak görünsünler diye" pembe üçgen şeklinde aksesuarlar takıp sonrasında fırınlamak için "tehcir" etmişti. bir de hitler'in rakibi olan ernst röhm vardır. kendisi gay veya biseksüeldir. ırkçı yalakalığı onu kurtaramamıştır. ve bu tehcir de "inkar" edilmişti ve hala bazı kimseler tarafından inkara devam ediliyor o ülkede. yakında sıra size gelirse ağlamayın.

tahinli pide

kimse kızmasın darılmasın. mutlaka her şehirde güzel yapılıyordur ama bursa'da yapılır en iyisi. şehrin tarihi çarşısında minik ve sevimli fırınlarda görürsünüz.

ancak sanki bu başlık altında bahsedilen tahinli çörek gibi geldi bana. kat kat, lifli gibi görüneni tahinli çörektir. o da şahanedir ama tahinli pide akli dengenizi yerinden oynatacak bir "şey"dir.*

tahinli pide, tombik hamurun ortasında erimeye yakın tahin ve sanırım içinde azıcık da pekmez karışımı olan eşsiz bir lezzettir. fırından alındığında bir de uyarırlar "aman dikkat çok sıcak" diye. insanın başı dönüyor, fena oluyor. ağır tahrik unsuru gibi bir durum.

büyük boyunu ben bitiremiyorum. küçük boylarından 1 tanesi ise tek başına yetiyor. kahvaltılarda arada sırada olmak kaydıyla götürülmesi şart.

ayrıca şunlar da yazılmış.
(bkz:tahinli)
(bkz:düz duvara tırmandıran tahinli pide)

edit: evde yapılanlar elbette sınıflandırma dışıdır. onlardaki lezzetin yanına yaklaşılmaz.

eşcinsel olmak

sadece kendisini mutlu edecek bir türde idealin peşinde koşan ve onu arayanların, kendisinin istemediği tipte (ör: mülteci, kürt, müslüman, sosyalist, kadınsı, akpli, herkesle yatan vs.) eşcinsellerden hoşlanmayanların, çoğunlukla ayrımcılığı normal gören yarı resmi ağızda olup fazla da bir işe yaramayan bir kısım yazarın şikayetleri bolca görülüyor hem bu başlık altında hem diğer başlıklarda.

madem siz bu kadar özelsiniz, farklısınız, buralarda ne işiniz var? mesela sosyalistleri sevmiyorsunuz neden "size özel ilgi gösterecek" lgbti dayanışması yok diye kızıyorsunuz? dayanışma kolektivist bir harekettir ve doğası gereği sosyalisttir. lgbtiler sosyalist olacak diye bir şart yok. faşisti de, kemalisti de, dincisi de, ırkçısı da, liberali de var ama toplu destek istiyorsan durum bu. beğenmiyorsan mesela git ülkü ocaklarına, atatürkçü derneklere, türkiye gençlik birliğine, vatan partisine, liberal düşünce topluluğuna vs. ben eşcinselim de, destek iste onlardan. veya kendi ideolojine göre oluşum yarat bakalım neler oluyor.

herkes kardeş olsun ama benim istediğim siyasi görüşte, etnik kimlikte, inançta (veya inançsızlıkta), davranışta (ör: efemine olmayacak) olsun diyenler de oldukça eğlenceli. mesela "kürtçe konuşmasın", kürtse x partisine oy atmasın gibi yazılar yazanı da var burada. sen kendini nerede görüyorsun diye soran olmamış bu süprüntülere. bir de bunlar sürekli bir mağdur şovu yapıyorlar. buraya yazacak kadar zamanı var bu şımarık mağdurların. ama anadilini konuştu diye dayak yiyerek öldürülenler, belki kendilerinin sevmediği partiye oy attığı için, bu yazarlara göre ölümü hakediyorlar (bu tip entryler bolca var sözlükte).

hele o ahlak meraklısı olanlar daha da ilginç.* heteroseksüellerin hayatları nasıl diye sormak gerekli bunlara? yani eşcinseller bu kadar iğrenç geliyor bunlara o zaman heteroseksüellerin hayatları bunlar için çok "hijyenik" görüyor ve detayları çok iyi biliyorlar demek. oysa gazetelerden okuyoruz tecavüzler, aldatmalar, sahtekarlıklar vs orada da dolu. madem sorun eşcinsellerde, aslında toplum sorunlu değil, o zaman sen de "hijyenik eşcinsel" kimliğini açıktan göstererek toplumun o "sorunsuz" kısmı ile takıl bakalım neler oluyor.

eşcinsel olmak üzerinden kendi kafanızdaki idealleri millete dayatınca böyle komik duruma düşersiniz. eşcinseller sistem içinde ayrımcılık yaşıyor ve bu tahakkümün kaynakları arasında sizin o desteklediğiniz, ifade ettiğiniz kafa yapısı başı çekiyor.

ve evet eşcinsel olmak da aynen sizin de olduğunuz gibi insan olmaktır. (bkz:insan olmak)

18 eylül 2022 büyük aile buluşması

cüppeli, çarşaflı cihatçı tiplerin yanında laik kesimden de faşistlerin destek verdiği ve başta yeni şafak olmak üzere aşırı sağcı yayın kuruluşlarının açıkça propagandasını yaptığı tehlikeli miting.

mitingin en önemli propagandisti lgbtye resmen savaş açmış durumda olan yeni şafak gazetesinden ersin çelik.
bu adamın twitter hesabında hemen hemen her saat lgbt karşıtı tweet mesajı görülmekte. son zamanlarda köşe yazılarının neredeyse tamamı bu konuda. trump, putin gibi aşırı sağcı liderlere de övgüler yağdırıp, onları örnek gösteriyor lgbt düşmanlığı konusunda.
https://twitter.com/ersinceliq?ref_src=t...

ikinici isim milat gazetesinden özlem doğan isimli ırkçı ve cihatçı bir kadın. lgbtye karşı tüm dünya ayaklanmalı gibisinden mesajlar atıp, açıkça lgbtleri hedef gösteren birisi. kendisine katılmayan muhafazakarlara bile hakaretler yağdırıp hedef gösteriyor. son zamanlarda iktidar ile birlikte uçak gezilerine katıldığı da söyleniyor. avrupa'da hem lgbt hem de islam düşmanı olan aşırı sağcı gruplarının lgbt bayrağının üzerinde tepinmelerini içeren video paylaştı bugün. lgbt bayrağı üzerinde yürüyorlar diye heyecanla paylaştığı ve aslında müslümanlara da düşmanı olan kişilerin hazırladığı video:
https://twitter.com/ozlemdogan_/status/...


şefika nur çiftçi isimli bir başka fanatik dinci kadın daha var. ersin çelik ile birlikte hazırladığı ve lgbtleri "hasta" olarak gösteren ve youtube'da haklı olarak nefret içerikli bulunmasından dolayı yasaklanan videonun baş sorumlusu.

https://twitter.com/sefikaaanur

gelelim bu mitingi destekleyen dinci / cihatçı olmayan tayfaya.

çalıştığı her üniversiteden kovulan, hayatı boyunca dönekliği ve ahlaksızlığı ile meşhur, liberal geçinen homofobik ve kadın düşmanı aşırı sağcı faşist atilla yayla denen artık yaşı iyice ilerlemiş profesörümsü yazar.

kendisi yukarıda bahsettiğim ersin çelik'in hemen hemen tüm yazılarını son zamanlarda paylaşmış, gülşen gibi sanatçıların lgbt bayrağını açması karşısında kudurmuş bir şekilde mesajlar atmıştır. daha önce bir programda eşcinsellikten kuş kadar beyni ile bahsederken ağzından kaçırdığı "kadınlaşma sorunu" lafı ile kadın düşmanlığını da ortaya saçan bu iktidar yalakası aşırı sağcı adam en son "homoseksüelliğin açmazları" başlıklı cehalet abidesi rezil kepaze bir yazı yazdı ve eşcinselleri asalak olarak niteledi. bu yazı kendilerini çok özgürlükçü olarak satan liberal düşünce topluluğuna bağlı bir dergide yayınlandı. kendisi bu gösteriyi en başından beri açıkça destekliyor ve davet mesajlarına katılıyor. daha önceleri de özellikle lgbt haklarının gündem olduğu dönemlerde trans bireyleri aşağılayan, eşcinselliğin sapıklık ve hastalık olduğunun altını çizen iğrenç mesajlar atmıştır. lgbt karşıtlığının tavan yapması ile de bu fırsatı kullanarak kendi hesabında hiç durmadan bu tip yazıları paylaşmaktadır. .

kendisini tanıyanların anlattığına göre bir zamanlar popüler olmak için eşcinsel haklarına destek verirken, o grupların kendisi gibilerinden çok haklı olarak uzak durması sonucu gerçek yüzünü gösterip düşük kapasitesi ile yazdığı yazısı burada.
https://hurfikirler.com/homoseksuelligin...

twitter hesabında ise sürekli olarak lgbt düşmanlığı içeren paylaşımlar görülebiliyor veya o sitelere beğeni atıyor.
https://twitter.com/atilla_yayla


daha önce istanbul sözleşmesine de karşı çıkan cumhuriyet kadınları derneği başkanı ağır homofobik ve kadın hakları düşmanı * * tülin oygür: bu tehlikeri mitinge destek olmak amacı ile attığı tweet şu şekilde:
"çocuklarımızı, kadınımızı, aile yapımızı ve sonuçta bağımsız türkiye cumhuriyeti’ni yeniden ayağa kaldırma mücadelemizi hedef alan lgbt saldırısına karşı fikirde birlik ve mücadele platformunun düzenlediği büyük aile buluşmasında yerimizi alacağız.
bu oyunu milletçe bozacağız!"

https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...

atilla yaylanın da retweet ettiği aynı faşist kadından başka bir tweet.
"lgbt’nin insanlığı tehdit eden gerçek yüzünü anlatma mücadelesi içindeyiz. bu mücadele siyasi eğilimlerin veya dünya görüşünün çok dışındadır.
milletçe kenetlenerek #lgbtdayatması nı def edeceğiz"
https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...


meltem ayvalı (homofobik doğu perinçek'in vatan partisi genel başkan yardımcısı)
"lgbti dayatmasına dur diyen herkesi büyük aile buluşması'na davet ediyoruz.

çocuklarımızı istismardan, gençliği yozlaşmadan, kadını değersizleşmekten kurtarmak için hep birlikte orada olacağız.
aileye sahip çıkacağız, mutlu yarınları kuracağız.
haydi anne babalar, mücadeleye!

https://twitter.com/MeltemAyvali/status/...

sürekli din değiştiren tuğçe kazaz daha önce başka bir miting ile bu işi gündeme getirmişti onu da unutmayalım.

https://www.takvim.com.tr/magazin/2022/0...


ek: bu tehlikeli mitingi düzenleyen fikirde birlik ve mücadele platformu'nun linkini eklemeyi unutmuşum. kafayı lgbt ile bozmuş ersin çelik ve ekibi başı çekmekte burada. yeni şafak'ın çıldırmış bir şekilde paylaşım yaptığı tanıtım videosu da burada. videoda bu tehlikeli mitingi açıkça destekleyen oyuncular, gazeteciler isim isim yer alıyor. bunun dışında devleti temsil eden kurumların başındakilerinin, çeşitli cihatçıların yanında laik kesimden de destekçilerin de miting ile ilgili videoları/haberleri da burada.
https://twitter.com/Fikirde_Birlik

bülent ersoy

zenginin malı züğürdün çenesini yorar derler ama muazzam boyutlardaki mirasını diyanet vakfı ve türk eğitim vakfına* bırakacağını açıklamış olması bir ara konuşulmuştu. bir dönemler "rakibi" olan zeki müren de mirasını eşcinsellere en çok ayrımcılık yapan kurumlara bırakacağını açıklamıştı. bu durum kimine göre "kabullenememe sendromu"nun tipik örneklerinden biridir. bir de ölümlerinden sonrasını bile garanti almaya çalışmak gibi bir durum olarak da düşünülebilir.*

istediğini yapar elbet, kendi mirası ama o kadar da büyütülecek bir karakter değildir lgbti dünyasında. zeki müren gibi o da eğlendirdi insanları bolca, orası kesin. her ikisi de iyi yaşadı, bol kazandı ve herkes gibi işlerine ne gelirse onu yaptı.

miras haberi:
http://bianet.org/bianet/toplum/160722-b...

kendisi hakkında yaptığı komik bir filmden "manidar" bir delirme sahne gelsin.*

ahmet kaya

ahmet kaya kendisinin de parçası olduğu linç kültürünün kurbanı olmuştur. kürtçe klip çekmek üzerine yaptığı bir konuşması sonrasındaki utanç verici görüntüler çoğumuzun hafızasındadır. orada kendisini o dönemlerde propaganda aracı olarak kullanılan bir marşı okuyarak olayları tetiklediği iddia edilen serdar ortaç'ın durumuna daha da dikkatle bakmak gereklidir diye düşünüyorum.

takip edenler bilir. yakın zamanda serdar ortaç'ın ahmet kaya ile 1995 yılından kalma bir programda halay çektiği görüntüler yayılmıştı. o programda başka neler olmuştu peki? karabiberim isimli şarkısı ile ismini duyuran serdar ortaç o programda sessiz bir şekilde otururken ahmet kaya ona bakarak "şarap gibi oğlan" (veya şarap gibi çocuk) şeklinde pis pis sırıtarak konuşmuştu. serdar ortaç'ın cevap veremeden oturduğu yerde sinirden gülme sahnesi de aklımda. sonrasında radikal gazetesinde ahmet kaya'nın oğlancılık kültürü ile ilişkisinden de bahseden bir yazı da yer almıştı. keşke bu görüntüler ve yazı da ortalara çıksa.

şimdi iki olaya bakalım. ilkinde arkasına her türlü meşrulaştırılmış ve onay gören devasa bir homofobik kültürü alıp karşısındaki ötekiyi (ahmet kaya'nın deyimi ve serdar ortaçı gördüğü şekliyle her türlü aşağılamaya rağmen sesini çıkartamayacak bir ibneyi) kendi programında eğlence malzemesi yapıp köşeye sıkıştıran ahmet kaya var. yıllar sonra serdar ortaç da toplumun hemen her kesiminde meşrulaşmış milliyetçi, ayrımcı, ırkçı bir söylemi ve marşı okuduğu salondaki kuduz kitleyi de arkasına alarak kürtçeden bahseden ötekiyi (kendi gördüğü şekliyle sistem tarafından etnik kimliği lanetlenmiş ve sesini daha fazla çıkartmayacak potansiyel bir suçluyu) kendi eğlencesi olan malum marş ile köşeye sıkıştırıyor. ahmet kaya'nın demokrat olarak kendini sunması ve serdar ortaç'ın da yaptığı açıklamalar ile kimine göre homofobik olması tüm bu süreci daha da absürdleştiriyor. sonuçta ahmet kaya sürgünde hayatını kaybediyor. ancak bu ülkede farklı etnik kimliklere yönelik linç kültürü, ırkçılık son hızla devam ediyor. serdar ortaç ise ilk başlarda farklı kadın mankenlerle görüntüler verip akabinde düzenli olarak evliliği hakkında bilgi vermek zorunda kalıyor; konserlerinde ona da çatal fırlatılmaya başlanıyor; "ahmet abi"si hakkında olumlu açıklamalar yapmak zorunda kalıyor ama ülkede homofobi ve ona bağlı olarak lgbtilere yönelik linç kültürü de tam gaz devam ediyor.

egemenlerin kurguladığı ve finanse ettiği eğlence sektörünün demirbaşları haline gelen ötekilerin trajedisi gibi de görülebilecek bu yaşananlardan alınacak çok ders olduğuna inanıyorum.

ermeni soykırımı

bilmeyenler için "tehcir" zaten soykırım politikasının parçasıdır. herhangi bir etnik kimliğe veya dini aidiyete sahip olan kişilerin toplanıp sürülmesi politikasıdır. bu arada sözcük olarak soykırım 1930lara denk gelmekle birlikte, o ibarede ermenilere atıf zaten vardır. ancak sorun bu değildir. geçmişe uygulanamaz diyen çok bilmişlerin mesela sen kızılderililere yaptığına bak dediği anda zaten geçmişe uygulanabilirliğini kabul ediyor olmaları sorundur.

türkiye yıllarca bunu bile konuşmamış, yasaklamıştır. 80lerden sonra içeride saklayamayacak hale gelince doğuda ayaklanan hainler hikayesi sonucunda tehcir ettik ama bakın istanbul'dakileri tuttuk yani hepsini öldürmedik (yani kestik de o kadar değil) minvalinde hikayeler dolaşıma sokulmuştur . işte ne yapacaksın 4-5 bin sivil yanlışlıkla ölmüş olabilir denmiştir. sonra o rakam devletin resmi ağızlarında 90larda 400- 500 bin olmuştur ve son zamanlarda devletin resmi tarihçisi murat bardakçı gibilerinin bile itiraf ettiği o korkunç rakamlar telaffuz edilmiştir. devlet ağzından taziye içerikli sözcükler çıkmıştır buna bile kıyamet kopartılmıştır. hatta bu konuda en çok engel koyan chp temsilcisi çıkıp pişkin pişkin geç bile kalındı demiştir. ve bu arada başka neler ortaya çıkmıştır? ankara, bursa, izmit, edirne gibi "doğu"da olmayan yerlerden de sürülen ve yok edilen insanların varlığı ortalara dökülmüştür. yahu hani güvenlik falan vardı ne iş diye soran olmamıştır. ayrıca arada süryaniler, keldaniler, rumlar vs. de kılıçların tadına bakıvermişlerdir. süryaniler ne zaman ayaklanmıştı acep diye soran var mı? şurada bir kısım ırkçı yorum yapanlar süryani kimdir bilir mi mesela? 1890lardaki katliamlar neyin nesidir diye soran var mı? taşnaklar diye yatıp kalkanlar bilir mi ki mustafa kemal'in de üyesi olduğu ittihat ve terakki'nin parlamentodaki ortağı taşnak partisidir. bunlar resmi bilgilerdir.

bir de başka bir hikaye var ki asıl bela, daha doğrusu rezalet odur zaten. mal mülklerin yağmalanmasıdır bu hikaye. 2010larda bu bilgiler ayyuka çıkınca suçu sadece ve işlerine geldiği için büyük bir zevkle apar topar "barbar" kürtlere atmaya başlamıştır bir kesim. yani aslında kabul etmeye başlanmıştır ama suçu kime atacağız paniği patlak vermiştir. kürtlerin bir kısmı sorumludur ama aslında herkes bilir ki muhacirler, özellikle de kafkas muhacirleri ve çerkesler son derece aktif olarak bu yapılanlara katılmışlardır. hazıra konan mallardır, konaklardır, ev eşyalarıdır. hele hele istanbul'da mal mülk paylaşımı konusunda dönen dolapların haddi hesabı yoktur. sonra ne mi olmuştur? binlerce yıllık yerleşik kültüre ait üretim yapısı böyle el değiştirince ekonomik üretimin hali halen bu durumdadır bu ülkede varın siz düşünün durumu.

doğu hristiyanlığının ortadan kaldırılması ve yeni kurulan sünni-türk devletinin ekonomik altyapısının oluşturulması politikası elbette sadece türkiye'ye yıkılamaz. ama sorumluluğun önemli bir kısmının burada olduğu ortadadır. rusya, japonya, hindistan gibi ülkeler de dahil olmak üzere bütün dünya ülkeleri soykırımı çok iyi biliyorlar. ancak kişisel görüşüm olarak abd gibi ülkelerin yasa tasarısını şantaj olarak kullanarak geçirmesini garip bulmaktayım. gariptir çünkü zaten buradan katliamlarda kurtulan yetimler vs. hepsine yardım eden kuruluşların başında genelde amerikalılar, fransizlar, ruslar bulunmaktadır. fotoğraflar vs. her türlü kayıt kuyut vardır. bunca yıldır niye sustunuz diye soran çok insan vardır. gerçi eski abd başkanlarından reagan zaten soykırım demiştir 80lerde ve sonrasında ne olmuştur? gariptir çünkü türkiye ismet inönü döneminde tazminat da ödemiştir abdye. bu tazminat konusu atatürk döneminde de konuşulmuştur vs. vs. inkarcılar bu hikayeyi de yakınlarda öğrenince kullanmaya kalkmışlardır ama o iş öyle onların bildiği gibi olmadığı için sonrasında susmayı tercih etmişlerdir.

her neyse osmanlının ulus devlete geçiş yaptığı 1923 sonrası, ülkede oranı yüzde 3 lere düşen gayrimüslimlere neler olmuştur?: 1934 trakya pogromu, 1942 varlık vergisi, 1955 istanbul pogromu, 1964 rum sürgünleri vs. vs. paylarına düşmüştür. ve yine hainler vs. hikayeleri ayyuka çıkmıştır. merak edenler bunları okuyabilir. bugün ortada ermeni dölü, rum piçi, yahudi köpeği gibi laflar sarfeden kemalistler, atatürkçüler, liberaller, demokratlar, solcular doludur ( o nedenle diğerlerine haksızlık etmemek gereklidir ırkçılık konusunda). türkiye'de bugün 2 binden daha az rum, 40 binden daha az ermeni, 20 bin civarı süryani, 15 bin civarı yahudi kalmıştır burada. içimizdeki düşman diye yaygara kopartanların düştükleri gülünç durum budur. orta asyadan geldik diyenler sonuçta burada 3-4 bin yıllık ermeni, süryani, rum vs. kültürünün de üzerine konmuştur. kiliseler camiye çevrilmiştir, ahır olarak kullanılmıştır vs. şimdilerde turistik merkez olarak tanıtılan ama ermenilerden tek kelime bahsedilmeyen, ermeni mimarisinin en ünlü eserlerinden van'daki akhtamar kilisesi'nin adı akdamar değildir - "ah tamara"'dan gelmektedir adı. pek çok ilçe adı, il adı kasaba, köy adı ermenice, rumca, süryani dilindendir. ama bu insanlar artık "yoktur".

bir de yok o ülke şuna baksın, herkes kendi geçmişine baksın hikayesi vardır. onlar iyi kötü bakıyorlar zaten. siz de bir zahmet kendi geçmişinize bakıverirseniz belki bu sayede şimdiki halinizi daha iyi anlarsınız diye bir öneride bulunayım.

toplumları ırkçılıkla, milliyetçi gazlarla yönetmek çok kolaydır. bakıyorum da, kadınlarda, lgbti üyelerinde de fazla değişim yok. zaten ezilmiş ve korkak olan bu kitlenin önemli bir kısmı bu konular açıldığında birden vatanı milleti koruyan, tarih uzmanı, yeri gelirse ırkçı birer savaşçı olarak karşımıza çıkıyor. kendi haklarını aramak gibi bir şeyi yapmayı götleri yemiyor ama onun yerine artık esamesi okunmayan zayıf bir kitleye de gerekirse saldırıyor. toplum geneli halen onu "orospu, ibne, nonoş, sapık" olarak görüyor ama o kendini hala - o bitmeyen korkuyla- kendisini hedef gösteren güçlüden yana konumlandırıyor. bu durumda davrananlar haksız da değiller korkmakta. korkunç geçmiş ortada işte - yüzleşmek için bekleniyor. aklıma travesti seyhan soylu (sisi)'nin kürt düşmanlığı ve bülent ersoy'un hrant dink arkasından ettiği rezil rüsva laflar geldi. bu sayede bu tip söylemlere sıcak bakan toplumun önemli bir kesiminin onayını aldılar birkaç dakikalığına ama hemen ardından onları alkışlayan kitle "top, dönme, ibne, pislik" vs. laflarına da devam etti. mesela bunlar gibilerinin nesine acıyacaksın?

konu hakkında resmi yayınlar dışında bir şey bilmeyenler için bu konunun içeriği sanıldığından daha vahimdir. bolca yayın var okursunuz eğer yüzleşmek isterseniz.

ama ırkçı olup da bunu bile bile reddedenlere bir hatırlatma : naziler de lgbtilerin kollarına "süslü ve yumuşak görünsünler diye" pembe üçgen şeklinde aksesuarlar takıp sonrasında fırınlamak için "tehcir" etmişti. bir de hitler'in rakibi olan ernst röhm vardır. kendisi gay veya biseksüeldir. ırkçı yalakalığı onu kurtaramamıştır. ve bu tehcir de "inkar" edilmişti ve hala bazı kimseler tarafından inkara devam ediliyor o ülkede. yakında sıra size gelirse ağlamayın.

gomidas vartaped

1869 kütahya doğumludur. doğduğu, yetiştiği topraklarda dile getirilmesi istenmeyen malum nedenden dolayı buradaki müzik camiasında bile fazla bilinmeyen dünyaca ünlü ermeni müzikolog, besteci, koro şefi ve şairdir. 1915'te yaşadıklarından sonra akli dengesini kaybetmiş ve sonrasında, 1935 yılında, paris'te bir psikiyatri kliniğinde hayata gözlerini yummuştur.

istanbul doğumlu piyanist şahan arzruni'nin yorumladığı, komitas'ın beste veya düzenlemelerini kapsayan hepsi birbirinden güzel eserleri içeren bir albüm ülkemizde yayınlanmıştır. merak edenler için o albümden shushiki...

nasuh mahruki

boğazına kadar siyasete batmış, kibir kuklası, şovmen, faşist ve ırkçının tekidir. gezi olayları sırasında da kendi şovunu yaptığı provokatif fırsatçılığı hala akıllardadır. artık yaşlandığı ve önemini kaybettiği için iyiden iyiye ona buna bela okumaya başlamıştır. ülkedeki en azgın faşistlerle bir araya gelmekte sakınca görmemektedir. tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini inkar eden böyle birisinin hayat kurtarıcısı rolünü oynaması gülünçtür.

(bkz:ittihatçı nasuh)

içselleştirilmiş homofobi

gerçekleri yazınca sinirlenenlerin yorum yaptığı başlık.

yukarıdaki bisensual'e cevaben: hangi başlık altına alakasız şeyler yazmışım? senin alakasız, zırva ve şov yapmaya kalktığın başlıklarının altına mı? kendi yazdığın şeylerle benimkileri karıştırmışsındır. cehalet konusunda seninle yarışamam orası doğru. sen kendini sözlüğe "şirin" göstermeye devam et. ne olduğun belli.*

lgbti temalı filmler

(bkz:twist)

2003 yılından kanada menşeili bir film. oliver twist isimli romanın yeniden anlatımı üzerine kuruludur. nick stahl başroldedir ve depresif bir filmdir. youtube'dan izlenebilmektedir. https://www.imdb.com/title/tt0339827/

(bkz:kinky boots) bu da 2005 yılından. chiwetel ejiofor'ın performansı başarılıdır. oldukça komik sahneleri vardır. https://www.imdb.com/title/tt0434124/?re...

ernst röhm

eşcinsel ilişkileri olan nazi subaylarından biridir. "sa" (sturmabteilung) olarak bilinen paramiliter yapının da kurucusudur. hitlerin rakibi olarak görülmekte iken, 1934 yılında uzun bıçaklar gecesi olarak bilinen ve sa'ların tasfiye edildiği dönemde öldürülmüştür. eh ne demişler: "der einzige gute fascist ist ein toter fascist!" *

(bkz:faşist gay)

metin feyzioğlu

"ankara barosu'nun açıklamasını tasvip etmemiz mümkün değil"

lgbtleri hedef alan din-ayet işleri başkanı ali erbaşın açıklamalarını eleştirmek yerine ankara barosu'nun ali erbaş'ı eleştirdiği bildiriyi eleştirmiştir.

bu adam işine gelmeyenlere terörist vs. der, her türlü fanatik milliyetçi, ayrımcı açıklamayı siyasi popülizm adına da destekler. sonrasında kimi zaman katliamlar, kimi zaman cinayetler olunca anında taraf değişirip demokrat şovu yapar. erdoğan karşıtlığını kullanarak muhalefeti yönlendirme memurudur.

bunlar gibilerden medet umanlar için bir not: lgbtiler de bu adam ve bunun gibileri için sadece rehinedir.

https://twitter.com/metinfeyzioglu/statu...

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/tbb-b...