nstrgt

Durum: 809 - 1 - 0 - 0 - 09.06.2025 10:38

Puan: 14710 - Sözlük Kaşarı

9 yıl önce kayıt oldu. 7.Nesil Yazar.

Instagram : cubby_boi
  • /
  • 41

yaratıcı türk zekası

hava çok sıcak olduğu için güneşe ateş eden adanalı diye başlayacağım ama neyse yaratıcılık demişken bilimsel projelerimizden gireyim ve tübitak denen kurumun son zamanlarda dikkatini çeken projeleri sayayım : ayet okunmuş fasulye mi dersin, kanser için selam verme projesi o da yetmedi dua etme projesi mı dersin, esmaül hüsna tombalası mı dersin? daha var da saymaya gencecik kalbim dayanamıyor. yanlış anlaşılmasın dini değerleri çöp saydığım falan yok, olumlu düşünmenin psikolojik açıdan fayda sağlaması için bu düşünceler gayet iyi ama bilimsel çalışmaları somut olmayan kavramlar üzerinden yürütüp onaylayıp gençleri bilime yönlendirdiğini,inandırdığını sanmak da bilim ile pek alakası olmayan beni bile ikna etmemektedir. bu kategoriyi boşversek bile tübitak denen kurumun yetersiz ve başarı oranı düşük dediği projelerin yurt dışı kurumlarınca davet edilerek ödüllendirildiğini bilmem kaç kere görmek de çok komik değil de nedir? yaratıcı zeka diyorum milliyet ayırmaksızın, türkiye'de pek iş yapmamaktadır. cep dolduruyorsa mantıklı ama cepten azaltıyorsa başa icat çıkarmadır.

doktorların çok sevilmemesi

insanların meşgaleleri ister istemez zaman içerisinde onları şekillendiriyor. doktorların uğraşıları hastalıklar üzerine olunca yine ister istemez insanları sadece kimsenin istemediği bir şey olan hastalık olarak görmeye başlayıp insanlara ne kadar kendilerini sevdirebilecek şekilde davranabilirler ki? hastalık gibi sadece atlatmak zorunda olduklarını düşündükleri insanlar onları nasıl sevebilir ki?

başkasının gazetesini okuyan insan

başkasının telefon ekranından gözünü ayırmayan adamın bir önceki yaşamında sahip olduğu niteliktir.

gaylerin yaşadığı mekanlar

yalanların gölgesinde, şiddetle ve aşağılanmayla komşuluk ilişkisiyle, korkuyla içiçe yaşamaktadırlar. açık adres isteyenler için : reddedilmişler mahallesi böyle evlat olmaz olsun sokak ibne misin sen oğlum apartmanı no aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor kendisi ya intihar etmekte ya da eşcinsel cinayetine kurban gitmekte lütfen daha sonra tekrar taciz ediniz kat ayaklar altı daire 4

bilmeden bildiğini sanıp ısrarla konuşanlar

iş başvurularında geçirilen hastalıklar kısmına yazmaları gereken rahatsızlığın, arkadaşlarınız sizi üç kelime ile tanımlayacak olsa ne derlerdi sorusuna vermesi gereken cevabın, bu özelliklerindenden yola çıkarak "ağır ağız ishali" olması gereken kişilerdir.

her şeyin küçüğünün sevilmesi

küçük şeylerin kötü şeyleri barındıracak kadar büyük olmaması sebebiyle sadece insanı öldürecek seviyeden bir parmak daha az ölçüde ponçikliği barındırabilecek hacimde olmasından kaynaklıdır.

ben ölmeden önce

ben ölmeden önce... neden görmez insanlar beni? neden duymazlar? neden anlam yüklemezler varlığıma da, beni onlar için umurlarında olmadığım başka bir insan olarak görürler? bakıp geçtikleri,bakmadan geçtikleri, ya da bakıp görmezden geldikleri insanlardan birisi olmak istemiyorum belki de ne biliyorlar? neden karşılıksız sevemiyorlar beni? illa onların işine mi yaramam gerekiyor? onlara zarar vermeyen birisi olmam bile yetmez mi sadece? onlar için ölmedim diye mi bilmezler adımı, ya da ihtiyaç duymazlar bilmeye, henüz şehit olmadım diye mi bu kaydadeğer görülmemem? tuzum kuru olup yaş olanların tuzunu kurutucam diye, sorumluluk alıp alıp da "aman benim de tuzum ıslanacak " korkusuna yenik düşmediğim için mi bu 3 maymun halleri? siyasetçi olmadığım için mi işe yaramaz görülüyorum yoksa? ben de düşünüyorum, konuşuyorum, bazı işler yapıyorum. işlerine ne kadar yarayıp yaramadığım mı bütün bunların kıstası? peki benimle aynı düşünenler nerde? benimle aynı şeylere değer verenler? onlarda mı ölmemi bekliyor adımı duymak için, beni sevmek için, ellerini omuzumda, desteklerini arkamda görmek için? neden ölünce anlaşılıyor değerim, takdir ediliyor yaptıklarım, toplanıyor artılarım ve eksilerim, hatırlanıyor anılarım ve öğreniliyor adım? bir de ölüler konuşamaz der insanlar ama anladım ki sadece ölünce konuşuyor insanlar, ve duyuluyor yaşarken yaptıkları. bir ses adeta benim hayatım ; kimi zaman fısıltı kimi zaman çığlık olan. ama ben ölmeden öncesi, suyun içinde konuşmaya çalışmak gibi... kaybettikten sonra anlaşılan bir değer olmak çok büyük bir yük benim omuzlarımda, çünkü o kayboluşun beni hapsettiği karanlık, kayboluşumun ardından anlaşılacak değerimin saçtığı ışığın aydınlatamayacağı kadar büyük. yaşarken ışık tutalım istiyorum birbirimize, karanlıkta yaşamak yerine. çok şey istemiyorum aslında, değer görmek istiyorum öldüğüm zamanda göreceğim gibi; ben ölmeden olsun istiyorum sadece bütün bunlar, ben ölmeden önce.

çocuk gelinler

açmayan çiçeklerin solmasıdır.

mehter marşı

dünyanın askeri tarihinin ilk bandosu olarak kabul edilen mehterin çaldığı marşlardır. esasında çok güzel ritmi ve sözleri olan, gururlandırıcı hissiyat aşılayan, insanı şevk ve şehvetle dolduran ama günümüzde siyaset bilimi ve siyaset felsefesinden bir haber olmasına rağmen esaslı vatani duyguları yüksek türk vatandaşının hissiyatini sömürmek üzerine dayanan bir siyasetin demagoji aracı haline gelmiş olan marşlardır. bandonun kullandığı enstrümanlar kös, kaba zurna,davul, boru, nakkare, zil ve cevgendir.

eşcinselliğin tedavisi

müjdat gezen sanat merkezinin yakılması

kara büyüye maruz kalmışların cadı avına çıkmasıdır.

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

dişi ya da erkek birey alınır, önden önüne bir kaç bar çikolata koyulup yedirilip mutluluk hormonunun kabarıp bütün vücuda yayılması için mayalanmaya bırakarak mutluluğu arttırılır, üstü çıkarılarak buzla neme uçlarına press yapılır, mutlulukla doldurulmuş ve soğuk press ile meme uçları sertleştirilmiş bireyin bir meme ucu erkek bireye bir meme ucu da dişi bireye emdirilir, hangi meme ucu uygulanan işlemden sonra yumuşuyorsa birey o meme ucunu emen cinsten hoşlanıyor demektir.

iki erkek arasında kalmak

grup seks esnasında bir kadının ya da ap yönelimli eşcinsel bir erkeğin içinde bulunmaktan mutluluk duyacağı eylemdir.

üniversite okuyacaklara bölüm tavsiyeleri

uluslararası ilişkiler bölümü okuyacaklara bölümün içinden birisi olarak söyleyebileceğim tek şey bu bölüm, mezun olunca her şey olunabilen ama hiçbir şey olunamayan bir bölümdür.

çığlık atma isteğinin geldiği an

iş arayan kişiler için görüştüğü bilmem kaçıncı şirketin de olumsuz dönüş mailini aldığı aralıktır.

günyüzü

başı dertten, tasadan, kederden kurtulamayan bahtıkara insan modelinin göremediği, kavuşulmak istenen güzel günleri simgeleyen ifadedir.

yeşil erik

zaafım olan, daha fazlası için adam öldürebileceğim, bir tek insanı bile onun kadar sevmediğim, tadını tuz ile birleşerek allah katına yükselten, bütün zevk veren maddelerin toplamının ondan aldığım bir ısırık kadar bana zevk vermediği, aşırı tüketimden ölümcül ishale yakalanacağımı bilsem de yemekten vazgeçmeyeceğim yiyecektir.

attığın taş ürküttüğün kurbağaya değmez

doğrusu; ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek olup anlam olarak yol açılan zararın, sağlanılan yarardan daha büyük olmasını ifade eder.

bir erkeğin en çekici olduğu an

yatağa beraber uzandığınızda kolunu sizin başınızın altına koyup diğer eliyle sizi sardığı gecenin sabahında onu yüz üstü yatağa yayılmış şekilde uyurken en masum halini gördüğünüz andır.

entry girerken noktalama işaretlerinin önemi

konuşma dilinde jest ve mimikler ne ise yazı dilinde de noktalama işaretleri odur. yazı dilinde, duygu, düşünceleri vurgulayabilmek adına katkı sağlamaktadırlar. içerdikleri anlamları ve görevlerini bilenlerin bir cümle içerisinde veya cümleler arasındaki anlamların ilgi ve alakasını algılayabilmesine yardımcı olmaktadırlar. noktalama işaretlerini öğrenmek, ne işe yaradıklarını ezberlemekten ya da kural olarak benimsemekten ziyade bu işaretlerin yazıya ne kattıklarını görebildiğinizde ve anlatmak istediğiniz şeyin anlamına uygun bir şekilde bilinçli olarak kullanabildiğinizde gerçekleşecektir.
  • /
  • 41

herkesle iyi geçinen insan modeli

ben. tam bir ortam orospusuyumdur. ortamdaki herkesle özel bir arkadaşlık kurup sürekli dedikodu bombardımanına tutulan kişiyimdir. kendime bayılıyorum.

baba olmak

öğretmen olduğumdan mı yoksa erken yaşta emmi olduğumdan mı bilmiyorum çoktan tatmış olduğumu düşünüyorum bu duyguyu

cenazemde çalınmasını istediğim şarkılar

alizade - estafurla

"estağfirullah ne anlama gelir?
bu kelime, bağışlanma dilerim ve allah'ın merhametine sığınırım manasına gelir."

tam bir cenaze marşı.

amına koyayım

cinsiyetçi bir küfürdür.

illa küfretmek istiyorsanız götüne koyayım deyin bari.

kitap okumayan biriyle sevgili olmak

kitap okumak eyleminin sembolik bir şey olduğunu düşünecek olursak, kendisine hiç bir şey katmayacak birisiyle hayatını paylaşma çabası genelde büyük hüsran ile sonuçlanıyor.

biseksüel erkeklerin gayleri seks aracı olarak görüp kadınlara aşık olması

yalnız burda kendi aramızda bile birilerini genelliyor olmak ne kadar üzücü. lezbiyenler maskülen, gayler feminendir stereotypeından farksız bu genelleme.

çirkin gaylere tavsiyeler

çirkin erkek yoktur az efekt vardır.

homojen dergi 14. sayı

yazıları tamamiyle okudum. herkesin eline sağlık.

homojen dergi 14. sayı

iyi oldu okuyacak bir şey arıyordum artık var kaliteli bir. dergi.

homojen dergi 14. sayı

homojen dergi'nin 14. sayısı ile yeniden karşınızdayız. emeği geçen tüm yazar arkadaşlara teşekkür ederim. homojen dergi ekibine katılmak isteyen yeni arkadaşları da bekliyoruz. bir mesaj kadar uzağınızdayız.

14. sayının tüm yazılarını bulabileceğiniz link aşağıda;

https://homojendergi.com/14-sayi/

tek tek yazılara bakacak olursak;

öteki mültecilerin haber yansımaları - lgbti mülteciler ve medya - pufidik
bora öztoprak röportajı - tunca tutkun
klasik arap edebiyatı'nda erkek erkek aşkı - muhammed furkan şahin
ayı sözlük itiraflar 10. bölüm - dark bear
bu hikaye kalbimin tek sahibine - vaveyla93
buzul çağı yeniden geliyor - panda
barış kömürcüoğlu röportajı - tunca tutkun
aslında anal seks gayler arasında sandığımız kadar yaygın değil .-. ürkek
cal ve thom'a karşı bir rüzgar var, ama onlara aşktan esiyorlar - eastsiders - hazineci
erkekler erkeklerden erkekliği öğreniyor - hazineci
fahişeliğin öbür yüzü ve iki film birden - hazineci
ütopyaların homojenliğine karşı foucault’nun heterotopyası .-. çıldırdım
bir zamanlar anadolu'da - imightbewrong
efza röportajı - hprs
küresel ısınma mı? dünyalıların atlattığı çok badireler var - yumuklusucurta
broadway’in dahi çocuğu harvey fierstein - merve gezen
çavdar tarlasında çocuklar ya da sahtekârlar - vaveyla93
son akşam yemeği - hprs
yapraklı deniz ejderi 2. bölüm sevgiliyle aynı evde yaşamak - nstrgt
tunca'nın müzik kutusu - 2019 yılının en'leri - tunca tutkun
alışveriş kültürü edinirken kazanılması gereken hassasiyetler - nstrgt
akne nedir "gençlerin korkulu rüyası acne vulgaris" - drmurti
sedef hastalığı nedir, ne değildir? (psoriasis) - drmurti

Toplam entry sayısı: 809

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

9 şubat istanbul ayı sözlük zirvesi

bir kaç fire dışında herkes geldi hatta yazmayıp gelenler ayrıca sevindirdi. kalp kalp kalp. gelmeyenler kudursun.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

aşık olmak

adam game of thrones dizisindeki night king gibi ölüyü diriltti be daha ne yapsın!

sevgi neydi? sevgi emmekti. aman emekti. bütün emeklerim feda olsun sana.

sözlük yazarlarının durum güncellemeleri

bu başlığı ortaya çıkarmak istedim çünkü sözlük içinde en görmeyi sevmediğim şey ; hayatlarındaki ve günlük yaşamlarındaki otu boku başlık halinde durum güncellemesi gibi buraya sıçan yazarlar. değerlendirme yapabilen yazarlardan ricam son zamanlarda girilen başlıklara içeriklerine ve girilen girdi sayısına baksınlar. adeta kişi veya kişilerin can sıkıntısını giderme, içini boşaltmak için kullandığı bir kap görevi gören,çoğunlukla bel altı olup anlam barındırmayan, kalabalık oluşturan adeta çöplük yerine dönmüş bir hali var başlıkların. editör olarak çalıştığım süre boyunca sadece başlıklar ve girdilerdeki yazım hatalarını düzeltmek,benzer başlıklar açıldıysa oraya yönlendirip tekrara düşmemizi önlemeye çalışmak, gelen şikayet mesajlarını kontrol etmek istemedim. sözlüğe ziyarete gelenlerin heteroseksüel ve homoseksüel bireyler olarak bir araya gelerek oluşturduğu bu platformda bel altı zırvaların çoğunlukta olup sadece bir iki girdi ile sayfa dolduran başlıklardan ibaret olduğunu düşünmelerini istemiyorum.bizi sadece cinsellikten ibaret detaylar olarak görmelerini istemedim. başlıkların bir iki girdi ile kalmayarak, herkesin bir şeyler yazmak isteyeceği,paylaşabilecek bir şeyler bulabildiği içerikler üretilsin istiyorum. kimse kimsenin özgürlüğünü kısıtlamak niyetinde değil,olamaz,olmamalı da. ama burası da beynimizin tuvalet alanı olmamalı, akıp başka beyinlerle karıştığı yer olmalı. her şeyin bir usulu vardır.yemenin,içmenin,oturup kalkmanın,gülmenin eğlenmenin hatta ağlamanın. her şeyin.... sözlüğün de sözlükte yazar olmanın da.... bunu bilmiyorsak önce bunu öğrenelim lütfen.

18 mayıs 2019 ayı sözlük eurovision zirvesi

kızlaaaar yeni bir zirve ile yine karşınızdayım. kesin katılacağını bildirenlerin sayısına göre olur diyorum. kalabalık bir sayıya ulaşırsak bir mekan belirlenir şuan için neresi bilemiyorum ama halledilir. üç beş kişiyle kalırsak da birimizin evinde falan olur en kötü ihtimal. benim kapılar sonuna kadar açık. evin kapıları yani. bence bi düşünün ona göre hareket edelim derim.

(bkz:eurovision 2019)

kesinleşmiş mekan: rosso cafe ve karaoke bar
katip mustafa çelebi mahallesi, ayhan ışık sk. no:8, 34435 beyoğlu/istanbul

saat :19:00'da orada olalım, 20:00 da başlıyor diye biliyorum. netlesince yine guncellerim bakarak olun.

pasif bir direnis

yukarıdakilerin tamamına ters düşecek ama ben yazar arkadaşımıza nedense kayıt olduğum günden beri en çok önyargı topladığım kişi diyerek başlayacağım. altını çiziyorum kendisini tanımadan bende oluşan önyargılar yığını var bunlar sadece teorik iddialar olarak sıralanacak. dolu dolu yazdığını düşünmüyorum bu yüzden fırtına öncesi sessizlik savının üzerini çizdim, çok aktif olduğu doğru ama sürekli kendi açtığı başlıklarda yazıyor gibi geliyor, başlıklara bakıyorum devamını getiren kimse yine çoğu zaman yok, getiren üç beş kişi de yine karşılıklı pohpohlaştığına inandığım sabit yazarlar. alternatif yazdığı çok şey göremedim çünkü yazdıkları hep aynı tonda ilerliyor ve çizgi olarak çoktan tekrara düşmüş gibi geliyor. girdisini görünce kesin yine okunacak bir şey yazdı demeyi çok istiyorum ama şimdilik bu sefer önyargılarım yıkılacak mi acaba diye okuyorum ki bu negatif bir yaklaşım dahi olsa sonuç olarak merakla takip ediyorum. bu kesinlikle karalama kampanyası değil dediğim gibi kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. iletişim dahi kurmadık, bu yazdıklarım belki çok eksi tepki alacak bilemiyorum ama dediğim gibi bende istemsiz oluşan önyargıları belirtmek istedim ki içimde kalmasın. nefret etmediğim ama sevmeyi çok istediğim bri yazar. başarılar diler saygılar sunarım.

13 nisan 2019 ayı sözlük ankara zirvesi

-keşke istanbul'da da yapılsa dediğim zirvedir.
-istanbulda olduğumdan katılamayacağım zirvedir.
-neden hiç istanbul'da zirve düzenlenmiyor?
-ankara'da olsam kesin katılırdım dediğim zirvedir.

(bkz: kullanmak için can atılan replikler)

hep ankaralılar istanbul zirve başlıklarına yazıyordu, özeniyordum. oohhh, rahatladım.

sözlük yazarlarının çocuklukları

sürekli uğradığı zorbalıklardan dolayı yalnız kalmak için çok çabalayan bir çocuktum. içine kapanık ama yakın çevresine de bir o kadar da neşeli ve sevgi saçan, kibar, efendi, uysal ve azıcık çok bilmiş bir çocuktum. burnumun üzerinde belli olan bir damar vardı(sonrasında kayboldu), ve kaküllü saç kesimim olurdu hep. bu ikisinin birleşimiyle efemine bir görüntüm olmuş olmalı ki bazı oğlanlar sen kız mısın erkek mi diye sorardı. kırılırdım. o yüzden çocuklarla çok konuşmak istemezdim. kızlar böyle şeyleri umursamıyordu. bu yüzden onların yanında daha rahat hissediyor olduğum için daha önce de #398412 nolu entry'mde bahsettiğim sebeplerle belirttiğim gibi kızlarla oynardım. o aileleri tarafından kibarlık ve nezaket öğretilmemiş geleceğin budalalarının itiş kakışları da hiç bitmiyordu ve ben gücümün onlara yetmeyeceğini biliyordum.bir de şimdiki gibi 80 85 kiloluk bir ekmek hamuru değilim o zamanlar. cılız mı cılız bir çocuk. üflesen devrilecek yani. kaba kuvveti sıfırın altında bilmem kaç. bu yüzden daima sevilen kişi olmayı bir şekilde becerdim ve herkesi döven çocuklar bazen bana kızsa bile dokunmazlardı. ben yumruğumu değil aklımı kullanıyordum. bu da beni daha güçlü kılıyordu aslında. neyse onlardan uzak durup kızlarla oynuyorum diye oğlanlar burada da rahat vermeyip bu defa da "kız enes" ,"top enes" diyerek dalga geçip zorbalık ederlerdi. hal böyle olunca kızlarla da oynamayı bırakıp dışarı çıkmamaya başladım. neyse ki küçük olmama rağmen eve bilgisayar almıştık da ben evde sıkılmamı engelleyecek bilgisayar oyunları oynuyor ve dışarı çıkma ihtiyacı hissetmiyordum. en azından bu şekilde kimse benimle hiçbir şekilde dalga geçip canımı sıkamıyordu hiç kimse. canımı sıkan o zevzek ve gerzek çocuklarla okul dışında bir arada olmak ve onları görmek zorunda değildim artık. sonunda istediğim yalnız kalmaya sahiptim. ama içimde birikmiş bir sürü kırgınlık ve üzüntü vardı. bu kadar duyguyla ne yapacağımı bilemediğim için yazarak içimi dökmeye başladım ve yazılar yazma serüvenim. ayrıca iyi kötü bir şeyler de çizmeyi seviyordum. kompozisyonlar, hikayeler yazıyor, resim yapıyordum. yazdıkça, çizdikçe rahatlıyordum. bu konuda kendimi geliştirdim ve yarışmalara katılmaya başladım. katıldığım yarışmalarda hep birinci oldum ve ne ihtiyacım varsa ya da ne istiyorsam kazandığım ödül paralarıyla, altınlarla almaya başladım veyahut istediğim şeyi ödül olarak veren yarışmaları bulup onlara katılmaya başladım. kalemim hem öğretmenlerim hem müdürüm hem de arkadaşlarım tarafından çok beğeniliyordu ve bu başarıların verdiği gazla sinema yazarlığı okumak istiyordum ama ailemin memur kafasıyla düşünen zihniyetleri buna müsaade etmedi. yeteneğimi rafa kaldırmak zorunda kaldım. sonrası ise klasik şekilde gelişen türk gencinin hayat mücadelesi. ama öyle de ya da böyle, ben hep kendimce bazı şeyleri başarırken onlar erkek olmaya devam ettiler. şimdi onların bazısı uyuşturucu bataklığında kendini heba ediyor, bazıları ipsiz sapsız, bazıları hala işe yaramaz. erkeklikleri bir işe yaramadı yani. ben ise onların inandıklarının ve onların aksine erkek olarak gördükleri kişilerin sahip olduğu tüm sorumluluklara sahip mutlu bir hayata sahibim çok şükür. bu yüzden insanlar çocuklarına cinsiyet dayatmalarını erkek dediğin şöyledir kadın dediğin böyledir diye öncelikli göstermek yerine insan olmayı ve iyi kötü insan ayrımına dikkat etmeyi öğütlererse belki daha huzurlu bir geleceğin zemini atılmış olur. saygılar.

edit: cinsel kimliğim ile alakalı olarak her zaman kendimin farkında idim. ilkokulda bile biliyordum. kızlarla iyi anlaşsam da onlardan hoşlanmıyordum. ama etrafımda hiç erkeklerden hoşlanan erkek yoktu bu yüzden söyleyemiyordum kimseye. sonrasında uğradığım hakaretler sebebiyle bu şekilde kimsenin beni sevmeyeceğini, nefret edeceğini ve dışlayacağını anladığım için erkeklerden uzak durdum biraz da aslına bakarsanız. ama hiç itiraz etmedim kendime. kızlardan hoşlanmak için zorlamadım kendimi. hep barışıktım kendimle. sadece dışlanmak kırıcıydı.

iki eksi yeyince zırıl zırıl ağlayan yazar

sorun bence eksi yemek değil. kimsenin eksi oy vermesinde bir yanlışlık yok. oy verme sistemi bunun için. beğenmediğin bir içeriği belli etmen için. ama insani rahatsız eden şey bunun suistimal edilmesi.

sırf sevmediği için sürekli eksi oy vererek karşı tarafı rahatsız etmeye çalışmak acizlikten başka bir şey degildir . sorununu iletişim kurup konuşarak çözmeyi beceremiyorsan görmezden gelirsin, ama yok illa it dalasina gireceğim diye elinden başka bir şey gelmedigi için eksi oy butonuna abaniyorsan da yazar kardeş kusura bakma ama sürekli eksileyen beyni gelişmemiş depresif bir mal değneği olmak dışında bir özelliğin yok demektir.

başlıklara ben benimdir o ben oluyorum diye yazıp duran yazar

bir özellik belirten her başlığa, kendi cümlelerini kullanarak özgün anlatımıyla tanım girmek veya konuyu yorumlamak yerine kendini dünyaya tanıtmaya ant içmişçesine o başlıkta bahsi geçen özelliğin onda da olduğunu herkes bilsin isteyen yazardır. üç girdisinden birisi içinde "ben de bu kişilerden biriyim, biliyor muydunuz?" anlamı taşıyan"ben","bkz:ben","ben oluyorum", "bu benim" benzeri bilumum örneklere denk geleceğiniz, dolayısıyla ben merkezli, muhtemelen de ilgi orospusu olan yazardır.

salaş meyhanedeki yorgo

açtığı başlıkların aşırı spesifik konular olmasının inanilmaz hoşuma gittiği yazardir. her gün yeni bir bilgi sayfaları gibidir adeta. yazdıkları da fena değil. okunur bu okunur.

sözlük yazarlarının durum güncellemeleri

bu başlığı ortaya çıkarmak istedim çünkü sözlük içinde en görmeyi sevmediğim şey ; hayatlarındaki ve günlük yaşamlarındaki otu boku başlık halinde durum güncellemesi gibi buraya sıçan yazarlar. değerlendirme yapabilen yazarlardan ricam son zamanlarda girilen başlıklara içeriklerine ve girilen girdi sayısına baksınlar. adeta kişi veya kişilerin can sıkıntısını giderme, içini boşaltmak için kullandığı bir kap görevi gören,çoğunlukla bel altı olup anlam barındırmayan, kalabalık oluşturan adeta çöplük yerine dönmüş bir hali var başlıkların. editör olarak çalıştığım süre boyunca sadece başlıklar ve girdilerdeki yazım hatalarını düzeltmek,benzer başlıklar açıldıysa oraya yönlendirip tekrara düşmemizi önlemeye çalışmak, gelen şikayet mesajlarını kontrol etmek istemedim. sözlüğe ziyarete gelenlerin heteroseksüel ve homoseksüel bireyler olarak bir araya gelerek oluşturduğu bu platformda bel altı zırvaların çoğunlukta olup sadece bir iki girdi ile sayfa dolduran başlıklardan ibaret olduğunu düşünmelerini istemiyorum.bizi sadece cinsellikten ibaret detaylar olarak görmelerini istemedim. başlıkların bir iki girdi ile kalmayarak, herkesin bir şeyler yazmak isteyeceği,paylaşabilecek bir şeyler bulabildiği içerikler üretilsin istiyorum. kimse kimsenin özgürlüğünü kısıtlamak niyetinde değil,olamaz,olmamalı da. ama burası da beynimizin tuvalet alanı olmamalı, akıp başka beyinlerle karıştığı yer olmalı. her şeyin bir usulu vardır.yemenin,içmenin,oturup kalkmanın,gülmenin eğlenmenin hatta ağlamanın. her şeyin.... sözlüğün de sözlükte yazar olmanın da.... bunu bilmiyorsak önce bunu öğrenelim lütfen.

berber dayaması

oldukca hoş olan berberimin, traşı gereğinden fazla uzatarak elimin olduğu yeri hizalayarak alenen bastırarak yaptığı eylemdir. elim koltukla berberin bastırdığı yerinin arasında baya baya sıkıştığı için çekemediğim ama çekmeyi de beğenim doğrultusunda istemediğim için hoşuma giden küçük aksiyondur.

evli bir erkekle ilişki yaşamak

kalede kaleci var diye gol atmayacak mıyız?