pufidik

Durum: 347 - 0 - 0 - 0 - 14.06.2024 03:24

Puan: 8414 - Sözlük Kezbanı

6 yıl önce kayıt oldu. 9.Nesil Editör.

"...kafan iyiyken, bir kral olursun , bir diktatör, bir tanrı veya dünyanın efendisi..." (Ime Prezakias - Roza Eskenazi)
  • /
  • 18

yeni akit

lağım borusu* yeni akitin "“lgbti'li azgınlar”, “sapkınların sesi kaos gl”, “lut kavmi'nin torunları”, “sapkınlar”, “sapkın güruh” ve “onursuz ibnelerin yürüyüşü” ifadeleri ifade özgürlüğü sayılmış.

"küçükçekmece cumhuriyet başsavcılığı, “onursuz ibneler” nefret dolu ifadeleri “eleştiri” kapsamında değerlendirdi. aşağılama suçunun işlenmediğini iddia eden savcılık, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi."

https://www.kaosgl.org/haber/savciliga-g...

robbie williams

80lerde ve 90larda epey popüler olan take that isimli grubun üyesiyken, uyuşturucu bağımlılığı ve sorumsuz hareketleri nedeniyle gruptan ayrılmak zorunda kalmıştır. kendisine fazla bir şans tanınmazken oldukça başarılı kariyeri olmuş ancak ingiltere ve avrupa'nın aksine amerika'da popülerliği fazla değildir. 2000lerde yüzbinlerce kişiye verdiği konserler dizisi bulunmaktadır.

kemiklerine kadar striptiz yaptığı rock dj video klibi dünyanın pek çok yerinde doğrudan sünsürlenmiştir. let me entertain you * benim favorim olmakta.

rock dj


let me entertain you


let me entertain you (leeds 2006)

istanbul büyükşehir belediyesi

cinsel yönelimi nedeniyle işinden olan erkan altay konusunda sessizlik devam ediyor.

"işe iadem için söz verildi ancak tutulmadı"

https://t24.com.tr/haber/ibb-den-atilan-...
https://www.haber.com/yasam/ibb-deki-isi...

evrimparis

#326120 nolu entrysinde tahminen siyasi görüşünü beğenmediği * bir kişi hakkında "yunan tohumu olmak isteyen şahıs" diye bir yorumunu gördüm. daha öncesinden hitlere övgülerini sunduğu bir başlık da açmış bu yazar. (bkz:hitlere şükretmemiz gerekiyor) ironik olarak homojen dergide de "ayrımcılık ve nefret suçu" diye yazı yazmış. yazısında bu sözlükte neden bu tip entryler girdiğini de anlatsaymış, nefret suçunun örneklenmesi açısından daha açıklayıcı olurmuş.

ayrıca (bkz:nefret suçları)

eryaman lgbt olayları

ilgili tarihlerde çetelerin saldırıları ile ilgili olarak yaşanılanların bir kısmı da insan hakları izleme örgütünün 2008 yılında yayınladığı raporda yer almaktadır. "balyoz timi" olarak geçen o bölümü ve ankara'daki çete saldırıları ile ilgili olan kısmı kopyalıyorum. raporun tümünü indirerek okumanızı öneririm.

https://www.hrw.org/reports/2008/turkey0...

c. balyoz timi

ankara’da yaşayan birçok travesti ve transseksüel insan hakları izleme örgütü’ne verdikleri ifadelerde kendilerini “balyoz timi” adındaki gizemli birlikten olduğunu söyleyen sivil polislerle yaşadıkları deneyimleri anlattılar. alınan bilgilere göre bu tim ankara’daki farklı bölgeleri, özellikle merkezi seks işçilerinden olduğu gibi travesti ve transseksüellerden de temizlemek üzere emir almış. bu timin elemanları travesti ve transseksüelleri kurban olarak seçmiş ve hakaret ederek gözdağı vermiş—transseksüel bir seks işçisi olan bahar bize şöyle iade verdi: “bize sürekli ‘ibne’, ‘top’ diye hitap ediyorlar; ‘g..verensiniz’ diyorlar.insan hakları izleme örgütü’ne 2001 yılına kadar giden, bu tim tarafından yapılan tacizler rapor edildi. kurbanların hikayeleri ise şehirdeki travesti ve transseksüel vatandaşları bugün hala taciz etmeye devam ettiklerini gösteriyor. bir transseksüel olan fulden 2002’de bir gün, arabamı satmıştım ve oradan gelen parayla yaşıyordum. o dönem fuhuş yapmıyordum, gündüz sokaktan geçiyordum. yanımda bir taksi durdu ama şoförün tipini beğenmedim, yanımda da çok fazla nakit vardı. bu yüzden tereddüt ettim. yakınımda sivil polisler vardı, şoförle konuştuğumu gördüler— ve beni durdurdular. telsizleriyle konuşuyorlardı ve balyoz adı geçiyordu. bir grup polis üzerime geldi, kaç tane olduklarını bilmiyorum. kafama ve vücuduma coplarla vurdular, arabaya atıp karakoldaki ‘ahlak masası’na götürdüler. kayıtlarında adım yoktu—çünkü pembe nüfus cüzdanı almadan önceki adımla kayıtlarım vardı. yeni adımla, fotoğrafımla ve parmak izlerimle beni fahişe olarak kaydettiler.

deniz, balyoz kuvvetlerinin yerel çetelerle nasıl işbirliği içinde çalıştığını anlatıyor: 2003 yazının başlarıydı. kendisi de bir travesti olan ev arkadaşımla sokakta müşteri bekliyorduk. önümüzde içi erkekle dolu bir araba durdu. psikopat gibiydiler, yüzlerinde yara izleri vardı. dört kişiydiler, mhp’li gibi gözüküyorlardı. 20’li yaşlarının başlarındaydılar. ellerinde bıçakları vardı ve bize arabaya binmemizi söylediler. balyoz timini yirmi metre kadar ötemizde gördük. bu adamlara da bize davrandıkları gibi davranacaklarını düşünüyorduk. ama yaklaşmadılar bile. arabaya binmek zorunda kaldık. ama 400 metre kadar bile gitmeden balyoz yolumuzu kesti. bizi karakola götüreceklerini düşünüp sevindik. bu adamların bize yapabileceklerinden daha iyi gözükmüştü. ama polis bu adamlarla selamlaştı, tek tek öpüştü. takma isimlerle birbirlerine hitap ediyorlardı, birbirlerini tanıyorlardı. bizi aynen bu adamlara geri teslim ettiler. adamlar bizi ankara’nın dışında ıssız bir yere götürdü. bize tecavüz ettiler, soydular, tüm paramızı aldılar. ve bizi orada bırakıp gittiler.

deniz ifadesinde şöyle dedi: “genelde oral seks istiyorlar ve zorla yaptırıyorlar. ama bu kez oral değildi istediği. balyoz timi beni arabamdan çıkarıp bir arka sokağa götürdü ve burada her yerime dokundu. bir yıl önceydi. ama aynı şey hala oluyor—her yerime, hatta içime dokunuyorlar.”

fulden anlatıyor, bir gece arabamda çalışıyordum ve beni [balyoz’dan bahsediyor] durdurdular. çankaya karakolu’nda üçüncü kata götürdüler ve gözlerimi siyah bir bantla bağladılar. beni nereye götürdüklerini bilmiyorum ama başka bir binaya geçmiştik. soyunmamı ama gözlerimi açmamamı söylediler—üzerime kalın hortumlarla tazyikli su sıktılar. bacaklarımı açtırdılar ve ameliyatlı bir transseksüel olduğum için vajinama basınçlı su sıktılar. büyük bir acıydı.

giray’la 2007’de konuştuğumuzda 27 yaşındaydı ve uğradığı bir saldırıyı şöyle anlatıyordu: eve gidiyordum. yanımda içinde dört kişi olan sivil bir araba belirdi. arabadan inip bana saldırdılar. tokatladılar beni. dediler ki “biz balyoz’danız—ne yapıyorsun sen?” o sırada bir minibüs geldi ve bu dört adam beni minibüse bindirip ‘ahlak polisi’ne götürdü. beni iki gün karakolda tuttular. hücrede benimle birlikte üç transseksüel daha vardı. karakolda hiçbir kayıt almamışlardı. isimlerimizi bile sormamışlardı. iki gün sonra beş polis memuru beni çıkardı ve minibüse bindirdi. minibüste bana tokat atmaya devam ettiler ve sabahın 3’ünde mamak’ta [ankara’nın bir ilçesi] bir çöplüğe attılar. oradaki askeriye’ye [mekanize piyade birliği] gittim, onlar beni eve bıraktı. bununla ilgili kavaklıdere polis karakolunda şikayette bulundum. ifade verdim. beni arayacaklarını söylediler. dört yıl oldu, hala aramadılar.

2005 yılının yazında, selay sokakta evinin yakınında yürürken dört adam ona yaklaşıp, balyoz timinden olduklarını söylediler. onu yakaladılar, bir arabaya bindirdiler ve ankara’nın gölbaşı ilçesine götürdüler. “burada bana coplarla saldırdılar. karnıma tekme atıp suratıma yumruk attılar” diye anlatıyor. selay, dayak yerken cep telefonuyla partnerini aramayı başarır. dedim ki “balyoz timin elindeyim, beni öldürüyorlar! bunun üzerine [balyoz tim üyeleri] paniklediler. birini aradığımı görünce üstümü temizlemeye çalıştılar. sonra beni arabaya bindirdiler. beni gasp büro amirliği’ne götürdüler. balyoz timin şefi—adını hatırlamıyorum—beni odasına çağırdı. arkadaşlarımın ve avukatımın beni aradığını biliyordu ve şikayetçi olmamamı istedi. “şikayetçi olursan ankara’da yaşayamazsın” dedi. bir saat boyunca konuştuk ve çok korktum. “arkadaşlarını ve avukatı ara, gelmemelerini söyle” dedi bana. ona sadece bir tek şey istediğimi söyledim. balyoz timinden bana saldıranlarla konuşmama izin vermesini. adamları çağırdı. onları karşımda görünce “bu yaptıklarınızdan sadece allah’ın ve benim haberim var. ben bir annenin kızıyım ve siz bunun cezasını çekeceksiniz. onlara küfür ettim: “allah belanızı versin.” şikayetçi olmamaya karar verdim. ... bir ifade yazdılar. okudum. arabaya kendi rızamla bindiğimi, kafamdaki yaranın başımı kazara cama vurduğum için olduğunu yazdılar. balyoz timindekiler travesti ve transseksüellere yaptıkları saldırılarla ünlü. sürekli beni tekrar alacakları korkusuyla yaşadım.

2003’te başbakanlık insan hakları başkanlığı insan hakları izleme örgütüne yaptığı açıklamada “tüm ülkedeki emniyet güçleri dahilinde balyoz adında bir tim bulunmamaktadır. insanlar gayrı resmi olarak gruplaşabilir, bir tim oluşturabilir. ama böyle yapsalar bile adına balyoz diyeceklerini sanmıyorum” diyerek balyoz timin varlığını inkar etti.

e. müşteri şiddeti, çeteler ve cezasız kalan suçlar

.... ankara’da eryaman ve dikmen mahallelerinde 2004 ile 2007 yılları arasında çeteler sistematik olarak travesti ve transseksüel kadınlara saldırdı. her iki mahallede de saldırılar benzerdi: özel araçlarda kimliği belirsiz adamlar o bölgede seks işçiliği yapan travesti ve transseksüel kadınları taciz etti, dövdü ve onlara tecavüz etti. dikmen’deki saldırılar 2004 ile 2005 yılları arasında gerçekleşti; eryaman’da olanlar ise nisan 2006’da başladı ve aralık 2007’ye kadar devam etti. bu mahallelerdeki travesti ve transseksüeller ne zaman yeşil bir ford taurus veya beyaz bir araba görseler kaçmaları gerektiğini öğrendiler. ayrıca eryaman’daki saldırganların ocak 2007’de esat mahallesinde saldırılar düzenlemeye başladıklarına dair haber aldık.

deniz 2004 yazında dikmen’de başına gelenleri anlattı; hikayesini anlatırken titriyordu: otostop çekiyordum. iki adam yürüyerek yanıma geldi. beyaz bir araba arkamdan gelerek yanımda durdu. kaçmaya çalıştım, ama bana doğru yürüyerek gelen adamlar tarafından durduruldum. bir tanesinin elinde ustura vardı, diğerinde ise metal bir çubuk. elinde bıçak olan adam bir eliyle saçımı tutarken diğer eliyle de bıçağı boğazıma dayadı. elinde metal çubuk olan adam bana vurmaya başladı; omuzlarıma vurdu. beni zorla arabaya soktular. donakalmıştım.

adamlar [toplam üç adam] beni dikmen’de ıssız bir otoparka götürdüler. adamlardan bir tanesi usturasıyla yüzümü okşuyordu, sonra bir tutam saçımı aldı ve kesti. adamlardan ikisi—usturalı olan ve metal çubuk taşıyan—benimle seks yapmak istediler, ama arabayı kullanan, “ona dokunmayın” dedi. o adam [şoför] beni 100 metre ileriye götürdü ve diğerleri arabada beklerken bana tecavüz etti. orada dört ya da beş saat kaldık. bir sürü hap yuttuklarından hapların etkisini bekliyorlardı. beni öldüreceklerini sanıyordum. ölmek istemediğimden otostop çektiğim yere beni geri götürsünler diye içlerinden bir tanesiyle aşk oyunları oynamaya başladım. gerçekten de beni oraya geri bıraktılar.

eryaman’da olan olaylar da buna benzer. ceren, 37, ve bahar, 40, diğerleriyle beraber taciz ve saldırılara maruz kaldılar. bahar, “sürekli ‘ibne, seni öldüreceğiz; burada çalışamazsın, ibne, öleceksin,’ dediler” diye anlatıyor. ceren nisan 2006’da ilk kez saldırıya uğradığında “kaçtım ve evime gittim. bunun normal olduğunu düşündüm” diye ifade etti. ilkinden hemen hemen iki hafta sonra başına ikinci saldırı geldi: “bahar’la birlikte arabada yeşil ışığın yanmasını bekliyorduk. yanımızda yine aynı adamların olduğu bir araba durdu, havaya ateş açtılar ve bize taş attılar. bu kez şehit osman aycı polis karakoluna gittim. ifademle birlikte kullandıkları arabanın plaka numarasını verdim. bu konuyu araştıracaklarını söyleyip beni eve yolladılar.” polis bu konuda ceren’i şimdiye kadar hiç aramadı.

bahar o zamanı şöyle aktarıyor, “[durum] öyle bir noktaya geldi ki sürekli taciz edildiğimizden gruplar halinde arabalarda dolaşmaya başladık. saldırıya uğradığımızda [polise] şikayetçi oluyorduk ve araba plaka numaralarını veriyorduk—ama sonra polis konuyu araştırmıyordu.” “sonunda bu saldırganlarla yüzleşmeye karar verdik” diyor ceren. “bize oradan gitmemiz gerektiğini ve kendilerine 5 milyon türk lirası vermemizi söylediler.” ocak 2007’de, deniz, 41, mine, 26, ve selay, 34, ankara’nın esat mahallesi’nde bir çetenin saldırılarına maruz kaldılar. bağlar’da otostop çekiyorduk [esat mahallesi’nde birçok travesti ve transseksüel seks işçisinin çalıştığı bir cadde]. önümüzde yeşil bir ford durdu—gri bir opel vectra bizi takip ediyordu. aniden dokuz on adam arabalardan çıktı. ellerinde bıçaklar vardı ve bize saldırmaya başladılar. biz [deniz ve mine] yakınlardaki bir restorana koştuk; selay diğer tarafa kaçtı. benim peşimde iki adam vardı. omzuma sopa gibi bir şeyle vurdular. yere düştüm ve arkamı döndüğümde bir copun üzerime savrulmakta olduğunu gördüm. bir kere de kafama vurduktan sonra kaçtılar. ayağa kalktım ve mine’yle selay’ı aramaya koyuldum. mine’yi gördüğümde bacağı kanıyordu. bacağını makasla kesmişlerdi.

pembe hayat’ın avukatlarından olan senem bize şöyle dedi: “telefon hep çalıyor, telefonun hep çalması her zaman kötü haber demektir”. 2007’nin başında dikmen çetesinin üyesi olmaktan ve birkaç polis memurunu öldürmekten dört kişi tutuklandı. buna rağmen, travesti ve transseksüellere yaptıkları saldırılar konusunda kendilerine soruşturma açılmadı. bu dava, travesti ve transseksüelleri kaçıran, paralarını çalan, yaralayan ve tehdit eden adamlara karşı açılan esat davası gibi halen devam etmektedir.

pembe hayat nisan 2006’da bahar’ın arabasına zarar vermekle suçlanan bir grup adama karşı dava açtı. bu dava bahar’ın lehine sonuçlandı. fakat ceren’e yapılan saldırılarla ilgili olarak yetkililer hiçbir dava açmadılar. “yeni saldırılar devam ediyor,” diye anlatıyor senem. anlatımlara göre, şikâyetlerden çok azı suç duyurusuyla veya mahkûmiyetle sonuçlanıyor. deniz 2004’te tecavüze uğradıktan sonra esat polis karakolunda şikâyette bulundu. polis dört adamı tutuklasa da hepsini iki saat sonra serbest bıraktı; bu kişilere karşı hiçbir cezai işlem uygulanmadı. “ben daha karakoldan çıkmadan hepsi serbest bırakılmıştı. polis bana onları suçlamak için ellerinde yeteri kadar kanıt bulunmadığını söyledi" diye anlatıyor deniz. ayrıca bıçaklandıktan sonra da şehit osman aycı karakolunda şikâyette bulundu; polis memurlarının cevabı “eryaman’dan git” oldu. deniz çok korktuğundan temmuz 2006’da türkiye’nin doğu akdeniz kıyısındaki mersin şehrine taşındı ve orada bir sene yaşadı. mine ise bıçaklandıktan bir hafta sonra, çankaya karakoluna gidip ifadesini verdi. saldırganlar halen yakalanmadı.

travesti ve transseksüeller şiddete uğradıktan sonra adaletin yerini bulmasının çok az olduğunu savunuyorlar ve bazen kurbanların sanık haline düştüklerini belirtiyorlar.

giray, insan hakları izleme örgütü araştırmacılarına 2005’in sonlarına doğru hoşdere caddesi’nden iki müşteri alıp evine götürdükten sonra, bu kişilerin saldırısına uğradığını anlattı. “yatağa yatmamı söylediler. yatakta olan adam göğüslerimi okşamaya başladı; sonra boğazımı sıktı ve ağzımı tıkadı. diğeri beni zaptedip, ‘keselim bunu,’ dedi. beni karnımdan bıçakladılar.” giray’ın ev arkadaşı daria boğuşma sesleri duyunca yardım etmek üzere içeri girdi: giray yaralarının iyileşmesi için ameliyat olduktan sonra dört gün hastanede kaldı. olaydan üç gün sonra polis şüphelileri yakaladı ve giray içlerinden bir tanesini tanıdı. ilk duruşma kasım 2006’da gerçekleşti. giray duruşma sırasında saldırganın kendini giray’ın kadın olduğunu sanmasıyla savunduğunu anlattı; ayrıca giray’ı kendisine saldırmakla suçlamıştı. hakim giray hakkında kovuşturma açmaya karar verdi ve onu sanığa saldırmakla suçladı. her ikisi de dava sürecinde serbest bırakıldılar. dördüncü ve son duruşmanın gerçekleştiği 24 mayıs 2007’de, “ben [kasten adam yaralamadan] bir yıl hapse mahkûm edildim, o ise altı ay aldı” dedi tamamen hayal kırıklığına uğramış giray. sanığın cezası ertelendi ama giray’ınki ertelenmedi. giray’ın avukatı senem, “temyize gittik fakat bu konuda kötümseriz: galiba müvekkilimize inanmadılar,” dedi. ve şunları ekledi, “sonradan öğrendik ki ellerinde bulunan parmak izlerini kaybetmişler. kanıtlar da olması gerektiği şekilde kayıtlara geçmemiş.”temyiz aşaması halen devam ediyor.

insan hakları izleme örgütü

dünyada human rights watch olarak bilinirler. 2008 yılında türkiye'de lgbtiler üzerine ilklerden sayılabilecek "kurtuluşumuz için bize bir yasa gerek" başlıklı bir rapor yayınlamışlardır. bu hareketin kazanımlarından faydalanan, ama bir yandan kendilerini saklamaya devam edip diğer yandan lgbti+ bireyleri aşağılamaya devam edenlerden sonsuz nefret etmeye yetecek bilgiler vardır bu raporda.

rapor buradan indirilebilir.
https://www.hrw.org/reports/2008/turkey0...

futbol ve milliyetçilik

ırkçılık ve faşistlik performansı daha da ilerlemiş durumda. görmek isteyen için elbet.

trabzonspor - hrant dink'in trabzonlu katiline sahip çıkarken “ayağa kalkmayan ermeni olsun” anonsları eşlik edildi.
https://www.ntv.com.tr/turkiye/hrant-din...

amedspor'a saldırılar (sarıyer, sakaryaspor vs. )
https://www.birgun.net/haber/istanbul-sa...
https://gazetekarinca.com/2018/10/sakary...

serik (antalya) - cizrespora saldırı
https://t24.com.tr/haber/cizrespor-futbo...

sözlükte de kimilerinin onayladığı, sevindiği, üzülmediği ankara saldırısı'nı destekleyen konya'daki şeriatçı / faşist kitle (sözlükte bunu yapan faşist itlerle aynı kafadalar)
http://www.diken.com.tr/konyada-saygi-du...

siyah futbolcuya "maymun" diyen twitter fenomenleri
https://www.cnnturk.com/spor/futbol/gala...

istanbul büyükşehir belediyesi

"istanbul büyükşehir belediyesi'nde 2019 aralık ayında işe alınan beyaz masa personellerinden erkan altay işten atıldı. altay, açık lgbti+ kimliğinin ve gördüğü yanlışları eleştirmenin cezasının verilmek istendiğini söylüyor."

https://www.kaosgl.org/haber/istanbul-bu...

eşcinsel olmak

sadece kendisini mutlu edecek bir türde idealin peşinde koşan ve onu arayanların, kendisinin istemediği tipte (ör: mülteci, kürt, müslüman, sosyalist, kadınsı, akpli, herkesle yatan vs.) eşcinsellerden hoşlanmayanların, çoğunlukla ayrımcılığı normal gören yarı resmi ağızda olup fazla da bir işe yaramayan bir kısım yazarın şikayetleri bolca görülüyor hem bu başlık altında hem diğer başlıklarda.

madem siz bu kadar özelsiniz, farklısınız, buralarda ne işiniz var? mesela sosyalistleri sevmiyorsunuz neden "size özel ilgi gösterecek" lgbti dayanışması yok diye kızıyorsunuz? dayanışma kolektivist bir harekettir ve doğası gereği sosyalisttir. lgbtiler sosyalist olacak diye bir şart yok. faşisti de, kemalisti de, dincisi de, ırkçısı da, liberali de var ama toplu destek istiyorsan durum bu. beğenmiyorsan mesela git ülkü ocaklarına, atatürkçü derneklere, türkiye gençlik birliğine, vatan partisine, liberal düşünce topluluğuna vs. ben eşcinselim de, destek iste onlardan. veya kendi ideolojine göre oluşum yarat bakalım neler oluyor.

herkes kardeş olsun ama benim istediğim siyasi görüşte, etnik kimlikte, inançta (veya inançsızlıkta), davranışta (ör: efemine olmayacak) olsun diyenler de oldukça eğlenceli. mesela "kürtçe konuşmasın", kürtse x partisine oy atmasın gibi yazılar yazanı da var burada. sen kendini nerede görüyorsun diye soran olmamış bu süprüntülere. bir de bunlar sürekli bir mağdur şovu yapıyorlar. buraya yazacak kadar zamanı var bu şımarık mağdurların. ama anadilini konuştu diye dayak yiyerek öldürülenler, belki kendilerinin sevmediği partiye oy attığı için, bu yazarlara göre ölümü hakediyorlar (bu tip entryler bolca var sözlükte).

hele o ahlak meraklısı olanlar daha da ilginç.* heteroseksüellerin hayatları nasıl diye sormak gerekli bunlara? yani eşcinseller bu kadar iğrenç geliyor bunlara o zaman heteroseksüellerin hayatları bunlar için çok "hijyenik" görüyor ve detayları çok iyi biliyorlar demek. oysa gazetelerden okuyoruz tecavüzler, aldatmalar, sahtekarlıklar vs orada da dolu. madem sorun eşcinsellerde, aslında toplum sorunlu değil, o zaman sen de "hijyenik eşcinsel" kimliğini açıktan göstererek toplumun o "sorunsuz" kısmı ile takıl bakalım neler oluyor.

eşcinsel olmak üzerinden kendi kafanızdaki idealleri millete dayatınca böyle komik duruma düşersiniz. eşcinseller sistem içinde ayrımcılık yaşıyor ve bu tahakkümün kaynakları arasında sizin o desteklediğiniz, ifade ettiğiniz kafa yapısı başı çekiyor.

ve evet eşcinsel olmak da aynen sizin de olduğunuz gibi insan olmaktır. (bkz:insan olmak)

insan olmak

bir kısım kibirli tip tarafından yüceltme içerikli kullanılan gülünç kavram. kendilerini bir halt sanıp insan olmayı öğren falan da derler. * katliamları, tecavüzleri vs. yapan da insandır sonuçta ve bunu yazan tipler kendilerinin görüşlerine uygun vahşeti her zaman meşru görürler ve açıktan desteklemese bile sessiz kalırlar.

bu tip ifadelerle insan olmayı övenler kendi görüşlerine uymayan herkesi utanmadan hedef gösterirler, ırkçılık yaparlar, kendilerini acındırırlar, sivil katliamlarla alay ederler, ilgi çekmek için salya sümük sürekli intihar edeceğim deyip bekledikleri ilgiyi görünce iyice şımarır iyice azgınlaşırlar (oysa bunlar gibi şımarıklıktan değil kaçacak yeri kalmamış ve dolayısıyla intihar eden insanların duygu sömürüsü yaptığı görülmemiştir), ezik büzük davranırken gücü ele geçirince kendisinden zayıf gördüğü kişilere saldırırlar, sokakta hayvanları sopalar, tecavüz eder vs vs.

bir de bazıları vardır ki bu güzellemelerden sonra arsızca çıkıp "biz ne zaman bu kadar kötü olduk" diyerek beyinsizliğin dibine vururlar, sanki ortalık önceleri çok şahaneymiş gibi. "biz" derler çünkü "ben" diyecek cesarete sahip olmayan sürü mantığı ile yaşayan aşağı tiplerdir bunlar. oradaki "biz" ise "yüce insanlar" anlamındadır ve nasıl oldu da böyle bozuldun" anlamında karşısına yönelik bir hakaret etme şeklidir. bu lafları edenlerin daha önceleri neler yaptığını, söylediğini suratlarına vurduğunuz anda karşınızda kuduz köpek haline gelenleri görürsünüz. sorun sadece kendilerinin ilgi göstermediği şeyleri yok saymaları ve en sonunda o pisliklerin artık kendilerinin rahatını kaçırmaya başlamasıdır aslında. ve çok da iyi olmaktadır, onca yıl şımarıkça, imtiyazlı ve korunaklı bir şekilde, kendilerini çok özel hissederek yaşamış oldukları boş ve kibirli yaşamlarında şimdi de bir zamanlar başkalarının yaşadığı ve kendilerinin umursamadığı, alay ettiği kötü şeyleri yaşıyor olmaları, onlarda eksik olan diğer türlü insan özelliklerinin de "s.ke s.ke" ortaya çıkmasına yol açmaktadır sadece. bir başka deyişle "şimdi sıra onlardadır" *

burada bu tip yüceltmeyi yapanların vermek istediği mesaj şudur. "benim istediğim gibi olursan ve bana ilgi gösterirsen seninle iletişim kurarım." onlara verilecek yanıt ise "hey insan bsg"dir.

benim eşcinsel arkadaşım da var

acun karadağ

kendisi khk ile işinden uzaklaştırılmış ve anlaşılan o ki ahlakçılık ile epey bir ilgi çekmiş sosyal medyada. sonrasında faşist ve kendisi gibi ahlakçılık uzmanı doğu perinçek'in, vatan partisi ile kapışmıştı. 2019 yılında ise lgbtiler de dahil olmak üzere içinde ne varsa ortaya dökmüş. ayı sözlükte de beterleri var (geçmişte de olmuş) gerçi ama bu durumun ifşa edilmesi iyi olmuş. kendisi bu zor duruma düşmüşken bu şekilde açıklamalar yapması ise düşündürücü.

"benim de tanıdığım lgbti’li arkadaşlarım var." diyerek bir zamanlar bülent ersoy'un "benim de ermeni arkadaşlarım var ama" dedikten sonraki ırkçı laflarının başka türde bir tekrarını yapmış bilerek veya bilmeyerek. kendisinden olmayan ne kadar grup varsa onlar da hedefine girmiş.

bir de şu laf var ki tam komedi "biz insan olan herkesle görüşürüz, arkadaş oluruz." o "biz" nedir? ve "khk ile seni işten atanlar da, seni hedef gösteren vatan partililer de insan, git onlarla görüş o zaman" diyen çıkmamış kendisine.



http://www.pembehayat.org/haberler/detay...

(bkz:benim eşcinsel arkadaşım da var)
(bkz:insan olmak)
(bkz:ahlakçı eşcinseller)

anadolu lgbti+

kendi sözleriyle
"eskişehir’de anadolu üniversitesi öğrencileri tarafından kurulan anadolu lgbti+ zaman içinde çalışmalarını kampüs dışına taşıyarak; şehirdeki lgbti+’ların temel hakları için bir araya gelmiş kar amacı gütmeyen bir gönüllü topluluğudur."

facebook: https://www.facebook.com/anadolulgbti/
twitter: https://twitter.com/anadolulgbti?lang=tr
ınstagram: https://www.instagram.com/anadolulgbti/

anadolu üniversitesi lgbti grubu

transfobi

trans birey ajda ender'in yaşadığı taciz, şiddet hakkında bir video da yayınlanmış.

"...komşuların, kadınların, erkeklerin, avukatların karıştığı bir suç..."

dalida

akdenizlilik diye bir şey varsa dalida en iyi temsilcilerinden olabilir. son konserini türkiye'de bir şarkı yarışmasında* konuk sanatçı olarak vermiştir *. bir dönem ortalığı kasıp kavurması nedeniyle büyüklerin sabah akşam dinlemesi, diskoların, televizyon ve radyoların durmadan onun şarkılarını çalması aklımda kalmış. yorumu, sahne performansı, sesi ve elbette kendisi de çok güzeldir. oldukça seksi bir şekilde etrafında danseden yarı çıplak erkeklere kalça sallayarak, onları etkisiz hale getirdiği* il faut danser reggae klibi bizim trtde bile gösterilmişti. onu unuttuktan yıllar sonra oldukça sinirli ve yorgun bir şekilde bindiğim hızlı trende çalan şarkılarda birden besame mucho yorumu başlayınca sanki 12 saat derin bir uyku çekmiş ve ardından orada burada zıplayacak kadar iyi hissetmiştim kendimi.

besame mucho



il faut danser reggae

transfobi

yeni bir haber daha. şişli'de kendi mülküne giremeyen bir trans kadın.

"ajda ender, 2003 yılından beri annesinin üzerine olan şişli’deki evinde ikamet ettiğini, uğradığı ayrımcı şiddetin 2005 yılında başladığını söyledi: “şiddet, küçük adımlarla geldi. bana ‘travestisin, fuhuş yapıyorsun’ şeklinde şeyler söylediler, iftira attılar, parfümümden bile rahatsız oldular, hakaretler ettiler. bu mart ayında tehditler sonrası ilk kez suç duyurusunda bulunduktan sonra bu, fiziksel şiddete dönüştü.”

komşuları hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra, sopalarla dövüldüğünü ve evinin kapısında bıçak izleri bırakıldığını anlatan ender, kendisine saldıran komşularının birlik olup polis çağırdıklarını ve apartmana gelen polisin önünde de kendisini tehdit ettiklerini söyledi."

https://www.gazeteduvar.com.tr/kadin/201...

roboski katliamı

sorun roboskide adaletin sağlanamamış ve sağlanamayacak olması.* zaten kemalist/atatürkçü çizgideki solun büyük çoğunluğu da roboski katliamı ile alay eden veya görmezden gelen kitleydi. sadece iktidarı konjonktürel olarak sıkıştırmak için katliamı kullandı büyük bir kısmı. o nedenle işler değişince şimdiki "dindar kemalist" olarak da görülen iktidar taraftarları ile anlaşmaları kolay olur.* çok da uzağa gitmeye gerek yok. sözlükte bu kafada olup da yazan çizenlerin yorumları ortada. kürt dedin mi veya başka dışlanan insanlardan bahsettin mi salyaları akıyor. ama diğer zamanlarda ağlak halde kendilerini acındırma yarışındalar.

roboski katliamı

katliamın arkasından yılmaz özdil gibilerinin nasıl alay ettiğini, o rezil kepaze yazısını gülerek paylaşan "çağdaş" insanları ve sonrasında devir değişince yılmaz özdilin ben ölenlerle alay etmek istemedim diyerek nasıl kıvırdığını da unutmamak gerekli.

alan savunması

lgbti+ ve kadın sporseverleri de kapsayan ve cinsiyetçiliğe karşı yayın yapan yeni bir haber sitesi var. uzun soluklu olur umarım.

"alan savunması, spor medyasındaki cinsiyetçiliğe karşı toplumsal cinsiyet odaklı habercilik yapar, kadın ve lgbti+ sporcuların haklarını gözetir."

internet siteleri: http://alansavunmasi.org/
twitter: https://twitter.com/alansavunmasi_
ınstagram: https://www.instagram.com/alansavunmasi/

bir röportaj da var:
https://www.kaosgl.org/haber/yayin-polit...
  • /
  • 18

romeo.com'un seçim anketinde afd'nin birinci parti çıkması

tanışma sitesi romeo.com’un (eski adıyla gayromeo.com'un) alman kullanıcıları arasında yaptığı seçim anketinde en popüler parti aşırı sağcı afd çıktı. kullanıcıların yaklaşık %30'u yaklaşan erken seçimlerde neo-nazilere oy vereceğini söylemiş.

şurada küçük bir analiz var:

"beyaz alman geylerin gönlünde yatan aslan: homonasyonalizm"
https://velvele.net/2025/02/11/beyaz-alm...

romeo.com'un seçim anketinde afd'nin birinci parti çıkması

bizdeki aşırı sağcı ümit özdağ ve zafer partisi destekçisi eşcinsellerden farkları yok.

ankara'da tanışılacak arkadaş listesi

başlığı listesi şeklinde düzeltir misiniz? ayrıca eliniz deymişken arkadaşının nickini de 15 temmuz şehitler köprüsü yaparsanız sevinirim kolay gelsin.

ankara

ulu tengrinin istirahatgahı olmadı haricinde bir numarası yok.bşr birde belki anadolu medeniyetler müzesi

hani

mükemmel bir sese sahip vokalist.

hani-gulbarin

yalnıztanrı

genç birinin yaşlı biriyle ilişki yaşaması, yaşlı birinin genç biriyle beraber olması neden ahlaksızlık, sapkınlık olsun yahu, kafan mı güzel senin. şu hetero kafanı bir kenara bırak diyeceğim ama yaş farkı olan ilişkileri artık onlar da ahlaksızlık olarak görmüyorlar. ortam ortam diyerek ötekileştirdiğin ve pislik olarak nitelendirdiğin eşcinsel ilişkilerde kaçırdığın bir nokta da yetişkin insanların kendi iradesi ile yaşadıkları ilişkiler. valla haklısın, çok zorladım kendimi ama dediğin gibi seni sevmek ve aynı alanı paylaşıp seni kabul etmek gerçekten zor. bu sözlüğe saçtığın homofobinin artık sabredilir bir yanı kalmadı, herkesin bir tahammül limiti var, kusura bakma.

detrans pişmanlıkları

(bkz:#436300 ) bir önceki yazısında artık bu konulara girmeyeceğim diye ağladıktan sonra ilgi çekme merasimine devam etmesi. hadi yallah çıktığın mağaraya geri dön. senin gibilere zaman harcamaya değmez. kimsenin umurunda bile değilsin.

detrans pişmanlıkları

"heteroseksüeller ben buyum diye haykırır mı? " diyen yazar. pes vallahi sana. zaten sorun da tam bu. onlar öyle bağırmaya gerek duymuyorlar ama senin bir "... " * olduğunu arkasına aldığı berbat güçle seni her gördüğünde bağıra bağıra söylüyor. sen istediğin kadar onlara şirin görünmeye çalış durum bu. sen dikkatli olsan da olmasan da onların gözünde ne olduğun belli. senin burada arsız ve sapkın diyerek aşağıladıklarını sen nasıl görüyorsan ve hedef gösteriyorsan, o şirin görünmeye çalıştıkların da seni yeri geldiğinde öyle görüyor, öyle görecek ve işlerine gelmediğin zaman hedef gösterecek.

diğer nokta ise burada o iğrenç meselelgbt sitesinden paylaşılan hikayeye senin de bakış açının farklı olmaması. ben o kendi yaptığını yanlış bulan chloe isimli şahsın, ne kadarı gerçek veya değil bilemem, yaşadıklarına yönelik bir şey demedim ama sen daha ilk yazında onu aşağılıyorsun. (bkz:#436237) meselelgbt dahil bu tip lağım çukuru sitelerin tam da yapmak istediği şey bu. sen sanıyor musun o hikayeyi chloe isimli şahsı desteklemek için oraya koydular? onların amaçlarından biri zaten sen ve diğer yazar gibilerini de kendilerince "yola getirmek". bu açıdan başarılı olmuşlar.

burada demokrasiden özgürlükten bahsediyorsun ama lgbt hakları konusunda mücadele eden insanların neler yaşadığı konusunda tek bir lafın yok, "sana dayatılmış heteroseksüel ağzıyla" onları topluca aşağılama dışında. tek tip bir lgbt birey mi olsun istiyorsun? herkes senin gibi mi olsun istiyorsun? sen nasıl birisin peki? saygıdan bahsediyorsun ama senin korkudan saygı gösterdiklerinin. sen de dahil olmak üzere, kimseye saygıları olmadığı gibi, kendileri gibi olmayana yaşam, hatta normal bir ölüm hakkı bile tanımıyorlar.

lgbt hakları neyse ki tek tek insanları ilgilendirmiyor. kolektif bir hak. yoksa senin gibilerin ne hakkı ne de hukuku savunulur. arsız da sapık da dense o hakların peşinde olacak olanlar çoğunlukta olacak.

detrans pişmanlıkları

nefret suçuyla ifade özgürlüğünün ayrımını 2024 yılında yapamamak... bu neyin ahrazlığı böyle ya, yani orangutan bile öğrenirdi şimdiye kadar herhalde.
zaten sana laf anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba, "homofobik eşcinselim" ne demek ya ahahah
sen homofobik değilsin, sen eşcinsellerden değil bizzat kendinden nefret ediyorsun. çünkü zihninin nasıl bir lağım çukuru olduğunu biliyorsun. kendine olan nefretin o kadar boğmuş ki seni başkasına yansıtarak nefes almaya çalışıyorsun. üstüne insanları idraksızlıkla suçluyorsun. o beğenmediğin lgbt dernekleri sayesinde kaç trans intihardan vazgeçti, kaç ailesinden ölümden kaçan lgbt çocuk yuva bulabildi, kaç öğrenci burs bulup dezavantajlı olduğu illerde okullarda okuyabiliyor farkında mısın? lgbt ortamından dışlanmış olmanı garip karşılaman asıl garip olan şey. çünkü sen içgörüsü sıfır olan bir herifsin. senin birini sevebilme ihtimalin yok, birinin seni sevebilme ihtimali yok, bir ortama dahil olabilme bir çarklının dişlisi olabilme ihtimalin yok. ve bu senin karakterinle, yalnızlığı sevmenle ya da seçmenle değil, bizzat karaktersizliğinle alakalı. insanlardan saygı görememiş olman senin zaten zerre saygı hak etmemendendir.
"heteroseksüeller bas bas bağırıyor mu" demen bile seni ele veriveriyor hemen. bugüne kadar saklanarak, kendini sevmeyerek ve hatta nefret ederek yaşamış olabilirsin. ama sana kötü bi haber, herkes senin gibi ezik ve sinmiş halde yaşamayı seçmiyor artık. insanlar kendilerini sevebiliyor ve kendilerini affedip tanıyabiliyorlar. umarım bu seviyeye ulaşırsın bir gün diyeceğim ama dediğim gibi içgörüsü sıfır bir herifsin, bir şempanzeye emek vermek daha net sonuçlar verir sendense.
ama işte senin gibiler için de mücadele edeceğiz. allah kahretsin ki sen ve senin gibileri de kapsamak zorundayız. ama birilerinin artık sizin yüzünüze yüzünüze çarpması gerekiyor gerçekleri. ve bunu yapmaktan hicap duymuyorum hiç. öğreneceksiniz, sike sike öğreneceksiniz.

okşan büyük

aşırı eylençeli vloglar çeken youtuber. kür, fıs, but madilik ne ararsan var hayriye abla koş.

Toplam entry sayısı: 347

18 eylül 2022 büyük aile buluşması

cüppeli, çarşaflı cihatçı tiplerin yanında laik kesimden de faşistlerin destek verdiği ve başta yeni şafak olmak üzere aşırı sağcı yayın kuruluşlarının açıkça propagandasını yaptığı tehlikeli miting.

mitingin en önemli propagandisti lgbtye resmen savaş açmış durumda olan yeni şafak gazetesinden ersin çelik.
bu adamın twitter hesabında hemen hemen her saat lgbt karşıtı tweet mesajı görülmekte. son zamanlarda köşe yazılarının neredeyse tamamı bu konuda. trump, putin gibi aşırı sağcı liderlere de övgüler yağdırıp, onları örnek gösteriyor lgbt düşmanlığı konusunda.
https://twitter.com/ersinceliq?ref_src=t...

ikinici isim milat gazetesinden özlem doğan isimli ırkçı ve cihatçı bir kadın. lgbtye karşı tüm dünya ayaklanmalı gibisinden mesajlar atıp, açıkça lgbtleri hedef gösteren birisi. kendisine katılmayan muhafazakarlara bile hakaretler yağdırıp hedef gösteriyor. son zamanlarda iktidar ile birlikte uçak gezilerine katıldığı da söyleniyor. avrupa'da hem lgbt hem de islam düşmanı olan aşırı sağcı gruplarının lgbt bayrağının üzerinde tepinmelerini içeren video paylaştı bugün. lgbt bayrağı üzerinde yürüyorlar diye heyecanla paylaştığı ve aslında müslümanlara da düşmanı olan kişilerin hazırladığı video:
https://twitter.com/ozlemdogan_/status/...


şefika nur çiftçi isimli bir başka fanatik dinci kadın daha var. ersin çelik ile birlikte hazırladığı ve lgbtleri "hasta" olarak gösteren ve youtube'da haklı olarak nefret içerikli bulunmasından dolayı yasaklanan videonun baş sorumlusu.

https://twitter.com/sefikaaanur

gelelim bu mitingi destekleyen dinci / cihatçı olmayan tayfaya.

çalıştığı her üniversiteden kovulan, hayatı boyunca dönekliği ve ahlaksızlığı ile meşhur, liberal geçinen homofobik ve kadın düşmanı aşırı sağcı faşist atilla yayla denen artık yaşı iyice ilerlemiş profesörümsü yazar.

kendisi yukarıda bahsettiğim ersin çelik'in hemen hemen tüm yazılarını son zamanlarda paylaşmış, gülşen gibi sanatçıların lgbt bayrağını açması karşısında kudurmuş bir şekilde mesajlar atmıştır. daha önce bir programda eşcinsellikten kuş kadar beyni ile bahsederken ağzından kaçırdığı "kadınlaşma sorunu" lafı ile kadın düşmanlığını da ortaya saçan bu iktidar yalakası aşırı sağcı adam en son "homoseksüelliğin açmazları" başlıklı cehalet abidesi rezil kepaze bir yazı yazdı ve eşcinselleri asalak olarak niteledi. bu yazı kendilerini çok özgürlükçü olarak satan liberal düşünce topluluğuna bağlı bir dergide yayınlandı. kendisi bu gösteriyi en başından beri açıkça destekliyor ve davet mesajlarına katılıyor. daha önceleri de özellikle lgbt haklarının gündem olduğu dönemlerde trans bireyleri aşağılayan, eşcinselliğin sapıklık ve hastalık olduğunun altını çizen iğrenç mesajlar atmıştır. lgbt karşıtlığının tavan yapması ile de bu fırsatı kullanarak kendi hesabında hiç durmadan bu tip yazıları paylaşmaktadır. .

kendisini tanıyanların anlattığına göre bir zamanlar popüler olmak için eşcinsel haklarına destek verirken, o grupların kendisi gibilerinden çok haklı olarak uzak durması sonucu gerçek yüzünü gösterip düşük kapasitesi ile yazdığı yazısı burada.
https://hurfikirler.com/homoseksuelligin...

twitter hesabında ise sürekli olarak lgbt düşmanlığı içeren paylaşımlar görülebiliyor veya o sitelere beğeni atıyor.
https://twitter.com/atilla_yayla


daha önce istanbul sözleşmesine de karşı çıkan cumhuriyet kadınları derneği başkanı ağır homofobik ve kadın hakları düşmanı * * tülin oygür: bu tehlikeri mitinge destek olmak amacı ile attığı tweet şu şekilde:
"çocuklarımızı, kadınımızı, aile yapımızı ve sonuçta bağımsız türkiye cumhuriyeti’ni yeniden ayağa kaldırma mücadelemizi hedef alan lgbt saldırısına karşı fikirde birlik ve mücadele platformunun düzenlediği büyük aile buluşmasında yerimizi alacağız.
bu oyunu milletçe bozacağız!"

https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...

atilla yaylanın da retweet ettiği aynı faşist kadından başka bir tweet.
"lgbt’nin insanlığı tehdit eden gerçek yüzünü anlatma mücadelesi içindeyiz. bu mücadele siyasi eğilimlerin veya dünya görüşünün çok dışındadır.
milletçe kenetlenerek #lgbtdayatması nı def edeceğiz"
https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...


meltem ayvalı (homofobik doğu perinçek'in vatan partisi genel başkan yardımcısı)
"lgbti dayatmasına dur diyen herkesi büyük aile buluşması'na davet ediyoruz.

çocuklarımızı istismardan, gençliği yozlaşmadan, kadını değersizleşmekten kurtarmak için hep birlikte orada olacağız.
aileye sahip çıkacağız, mutlu yarınları kuracağız.
haydi anne babalar, mücadeleye!

https://twitter.com/MeltemAyvali/status/...

sürekli din değiştiren tuğçe kazaz daha önce başka bir miting ile bu işi gündeme getirmişti onu da unutmayalım.

https://www.takvim.com.tr/magazin/2022/0...


ek: bu tehlikeli mitingi düzenleyen fikirde birlik ve mücadele platformu'nun linkini eklemeyi unutmuşum. kafayı lgbt ile bozmuş ersin çelik ve ekibi başı çekmekte burada. yeni şafak'ın çıldırmış bir şekilde paylaşım yaptığı tanıtım videosu da burada. videoda bu tehlikeli mitingi açıkça destekleyen oyuncular, gazeteciler isim isim yer alıyor. bunun dışında devleti temsil eden kurumların başındakilerinin, çeşitli cihatçıların yanında laik kesimden de destekçilerin de miting ile ilgili videoları/haberleri da burada.
https://twitter.com/Fikirde_Birlik

ermeni soykırımı

bilmeyenler için "tehcir" zaten soykırım politikasının parçasıdır. herhangi bir etnik kimliğe veya dini aidiyete sahip olan kişilerin toplanıp sürülmesi politikasıdır. bu arada sözcük olarak soykırım 1930lara denk gelmekle birlikte, o ibarede ermenilere atıf zaten vardır. ancak sorun bu değildir. geçmişe uygulanamaz diyen çok bilmişlerin mesela sen kızılderililere yaptığına bak dediği anda zaten geçmişe uygulanabilirliğini kabul ediyor olmaları sorundur.

türkiye yıllarca bunu bile konuşmamış, yasaklamıştır. 80lerden sonra içeride saklayamayacak hale gelince doğuda ayaklanan hainler hikayesi sonucunda tehcir ettik ama bakın istanbul'dakileri tuttuk yani hepsini öldürmedik (yani kestik de o kadar değil) minvalinde hikayeler dolaşıma sokulmuştur . işte ne yapacaksın 4-5 bin sivil yanlışlıkla ölmüş olabilir denmiştir. sonra o rakam devletin resmi ağızlarında 90larda 400- 500 bin olmuştur ve son zamanlarda devletin resmi tarihçisi murat bardakçı gibilerinin bile itiraf ettiği o korkunç rakamlar telaffuz edilmiştir. devlet ağzından taziye içerikli sözcükler çıkmıştır buna bile kıyamet kopartılmıştır. hatta bu konuda en çok engel koyan chp temsilcisi çıkıp pişkin pişkin geç bile kalındı demiştir. ve bu arada başka neler ortaya çıkmıştır? ankara, bursa, izmit, edirne gibi "doğu"da olmayan yerlerden de sürülen ve yok edilen insanların varlığı ortalara dökülmüştür. yahu hani güvenlik falan vardı ne iş diye soran olmamıştır. ayrıca arada süryaniler, keldaniler, rumlar vs. de kılıçların tadına bakıvermişlerdir. süryaniler ne zaman ayaklanmıştı acep diye soran var mı? şurada bir kısım ırkçı yorum yapanlar süryani kimdir bilir mi mesela? 1890lardaki katliamlar neyin nesidir diye soran var mı? taşnaklar diye yatıp kalkanlar bilir mi ki mustafa kemal'in de üyesi olduğu ittihat ve terakki'nin parlamentodaki ortağı taşnak partisidir. bunlar resmi bilgilerdir.

bir de başka bir hikaye var ki asıl bela, daha doğrusu rezalet odur zaten. mal mülklerin yağmalanmasıdır bu hikaye. 2010larda bu bilgiler ayyuka çıkınca suçu sadece ve işlerine geldiği için büyük bir zevkle apar topar "barbar" kürtlere atmaya başlamıştır bir kesim. yani aslında kabul etmeye başlanmıştır ama suçu kime atacağız paniği patlak vermiştir. kürtlerin bir kısmı sorumludur ama aslında herkes bilir ki muhacirler, özellikle de kafkas muhacirleri ve çerkesler son derece aktif olarak bu yapılanlara katılmışlardır. hazıra konan mallardır, konaklardır, ev eşyalarıdır. hele hele istanbul'da mal mülk paylaşımı konusunda dönen dolapların haddi hesabı yoktur. sonra ne mi olmuştur? binlerce yıllık yerleşik kültüre ait üretim yapısı böyle el değiştirince ekonomik üretimin hali halen bu durumdadır bu ülkede varın siz düşünün durumu.

doğu hristiyanlığının ortadan kaldırılması ve yeni kurulan sünni-türk devletinin ekonomik altyapısının oluşturulması politikası elbette sadece türkiye'ye yıkılamaz. ama sorumluluğun önemli bir kısmının burada olduğu ortadadır. rusya, japonya, hindistan gibi ülkeler de dahil olmak üzere bütün dünya ülkeleri soykırımı çok iyi biliyorlar. ancak kişisel görüşüm olarak abd gibi ülkelerin yasa tasarısını şantaj olarak kullanarak geçirmesini garip bulmaktayım. gariptir çünkü zaten buradan katliamlarda kurtulan yetimler vs. hepsine yardım eden kuruluşların başında genelde amerikalılar, fransizlar, ruslar bulunmaktadır. fotoğraflar vs. her türlü kayıt kuyut vardır. bunca yıldır niye sustunuz diye soran çok insan vardır. gerçi eski abd başkanlarından reagan zaten soykırım demiştir 80lerde ve sonrasında ne olmuştur? gariptir çünkü türkiye ismet inönü döneminde tazminat da ödemiştir abdye. bu tazminat konusu atatürk döneminde de konuşulmuştur vs. vs. inkarcılar bu hikayeyi de yakınlarda öğrenince kullanmaya kalkmışlardır ama o iş öyle onların bildiği gibi olmadığı için sonrasında susmayı tercih etmişlerdir.

her neyse osmanlının ulus devlete geçiş yaptığı 1923 sonrası, ülkede oranı yüzde 3 lere düşen gayrimüslimlere neler olmuştur?: 1934 trakya pogromu, 1942 varlık vergisi, 1955 istanbul pogromu, 1964 rum sürgünleri vs. vs. paylarına düşmüştür. ve yine hainler vs. hikayeleri ayyuka çıkmıştır. merak edenler bunları okuyabilir. bugün ortada ermeni dölü, rum piçi, yahudi köpeği gibi laflar sarfeden kemalistler, atatürkçüler, liberaller, demokratlar, solcular doludur ( o nedenle diğerlerine haksızlık etmemek gereklidir ırkçılık konusunda). türkiye'de bugün 2 binden daha az rum, 40 binden daha az ermeni, 20 bin civarı süryani, 15 bin civarı yahudi kalmıştır burada. içimizdeki düşman diye yaygara kopartanların düştükleri gülünç durum budur. orta asyadan geldik diyenler sonuçta burada 3-4 bin yıllık ermeni, süryani, rum vs. kültürünün de üzerine konmuştur. kiliseler camiye çevrilmiştir, ahır olarak kullanılmıştır vs. şimdilerde turistik merkez olarak tanıtılan ama ermenilerden tek kelime bahsedilmeyen, ermeni mimarisinin en ünlü eserlerinden van'daki akhtamar kilisesi'nin adı akdamar değildir - "ah tamara"'dan gelmektedir adı. pek çok ilçe adı, il adı kasaba, köy adı ermenice, rumca, süryani dilindendir. ama bu insanlar artık "yoktur".

bir de yok o ülke şuna baksın, herkes kendi geçmişine baksın hikayesi vardır. onlar iyi kötü bakıyorlar zaten. siz de bir zahmet kendi geçmişinize bakıverirseniz belki bu sayede şimdiki halinizi daha iyi anlarsınız diye bir öneride bulunayım.

toplumları ırkçılıkla, milliyetçi gazlarla yönetmek çok kolaydır. bakıyorum da, kadınlarda, lgbti üyelerinde de fazla değişim yok. zaten ezilmiş ve korkak olan bu kitlenin önemli bir kısmı bu konular açıldığında birden vatanı milleti koruyan, tarih uzmanı, yeri gelirse ırkçı birer savaşçı olarak karşımıza çıkıyor. kendi haklarını aramak gibi bir şeyi yapmayı götleri yemiyor ama onun yerine artık esamesi okunmayan zayıf bir kitleye de gerekirse saldırıyor. toplum geneli halen onu "orospu, ibne, nonoş, sapık" olarak görüyor ama o kendini hala - o bitmeyen korkuyla- kendisini hedef gösteren güçlüden yana konumlandırıyor. bu durumda davrananlar haksız da değiller korkmakta. korkunç geçmiş ortada işte - yüzleşmek için bekleniyor. aklıma travesti seyhan soylu (sisi)'nin kürt düşmanlığı ve bülent ersoy'un hrant dink arkasından ettiği rezil rüsva laflar geldi. bu sayede bu tip söylemlere sıcak bakan toplumun önemli bir kesiminin onayını aldılar birkaç dakikalığına ama hemen ardından onları alkışlayan kitle "top, dönme, ibne, pislik" vs. laflarına da devam etti. mesela bunlar gibilerinin nesine acıyacaksın?

konu hakkında resmi yayınlar dışında bir şey bilmeyenler için bu konunun içeriği sanıldığından daha vahimdir. bolca yayın var okursunuz eğer yüzleşmek isterseniz.

ama ırkçı olup da bunu bile bile reddedenlere bir hatırlatma : naziler de lgbtilerin kollarına "süslü ve yumuşak görünsünler diye" pembe üçgen şeklinde aksesuarlar takıp sonrasında fırınlamak için "tehcir" etmişti. bir de hitler'in rakibi olan ernst röhm vardır. kendisi gay veya biseksüeldir. ırkçı yalakalığı onu kurtaramamıştır. ve bu tehcir de "inkar" edilmişti ve hala bazı kimseler tarafından inkara devam ediliyor o ülkede. yakında sıra size gelirse ağlamayın.

10 nisan 2020 sokağa çıkma yasağı

son 1 aydır bu saatlerde duymadığım kadar fazla araba sesi var şu an. dışarıdakiler evlerine mi dönüyor acaba?

olmayan maske, kolonya dağıtımı falan da böylece sona erecek gibi. gerek yok zaten. bizi herkes kıskanıyor malum.

bu arada bundan 1,5 ay önce önlem alın, yoksa durum ciddileşir diyenlere terörist diyen mhp-akpliler ve yalakaları hakkında işlem yapılmasını bekleyen? *

eşcinsel olmak

sadece kendisini mutlu edecek bir türde idealin peşinde koşan ve onu arayanların, kendisinin istemediği tipte (ör: mülteci, kürt, müslüman, sosyalist, kadınsı, akpli, herkesle yatan vs.) eşcinsellerden hoşlanmayanların, çoğunlukla ayrımcılığı normal gören yarı resmi ağızda olup fazla da bir işe yaramayan bir kısım yazarın şikayetleri bolca görülüyor hem bu başlık altında hem diğer başlıklarda.

madem siz bu kadar özelsiniz, farklısınız, buralarda ne işiniz var? mesela sosyalistleri sevmiyorsunuz neden "size özel ilgi gösterecek" lgbti dayanışması yok diye kızıyorsunuz? dayanışma kolektivist bir harekettir ve doğası gereği sosyalisttir. lgbtiler sosyalist olacak diye bir şart yok. faşisti de, kemalisti de, dincisi de, ırkçısı da, liberali de var ama toplu destek istiyorsan durum bu. beğenmiyorsan mesela git ülkü ocaklarına, atatürkçü derneklere, türkiye gençlik birliğine, vatan partisine, liberal düşünce topluluğuna vs. ben eşcinselim de, destek iste onlardan. veya kendi ideolojine göre oluşum yarat bakalım neler oluyor.

herkes kardeş olsun ama benim istediğim siyasi görüşte, etnik kimlikte, inançta (veya inançsızlıkta), davranışta (ör: efemine olmayacak) olsun diyenler de oldukça eğlenceli. mesela "kürtçe konuşmasın", kürtse x partisine oy atmasın gibi yazılar yazanı da var burada. sen kendini nerede görüyorsun diye soran olmamış bu süprüntülere. bir de bunlar sürekli bir mağdur şovu yapıyorlar. buraya yazacak kadar zamanı var bu şımarık mağdurların. ama anadilini konuştu diye dayak yiyerek öldürülenler, belki kendilerinin sevmediği partiye oy attığı için, bu yazarlara göre ölümü hakediyorlar (bu tip entryler bolca var sözlükte).

hele o ahlak meraklısı olanlar daha da ilginç.* heteroseksüellerin hayatları nasıl diye sormak gerekli bunlara? yani eşcinseller bu kadar iğrenç geliyor bunlara o zaman heteroseksüellerin hayatları bunlar için çok "hijyenik" görüyor ve detayları çok iyi biliyorlar demek. oysa gazetelerden okuyoruz tecavüzler, aldatmalar, sahtekarlıklar vs orada da dolu. madem sorun eşcinsellerde, aslında toplum sorunlu değil, o zaman sen de "hijyenik eşcinsel" kimliğini açıktan göstererek toplumun o "sorunsuz" kısmı ile takıl bakalım neler oluyor.

eşcinsel olmak üzerinden kendi kafanızdaki idealleri millete dayatınca böyle komik duruma düşersiniz. eşcinseller sistem içinde ayrımcılık yaşıyor ve bu tahakkümün kaynakları arasında sizin o desteklediğiniz, ifade ettiğiniz kafa yapısı başı çekiyor.

ve evet eşcinsel olmak da aynen sizin de olduğunuz gibi insan olmaktır. (bkz:insan olmak)

the end

the doors'un 1967 yılında yayınlanmış ilk albümlerinde yer alan ve ölümün anlatıldığı, dinleyeni yaklaşık 12 dakika boyunca zihinsel ve düşünsel yolculuğa çıkartan unutulmaz şarkısıdır.

aynı zamanda grubun vokalisti jim morrison'un şarkı sözü yazmak için cesaretlendirdiği bir başka müzik efsanesi nico'nun morrison'un ölümü ardından ona ithaf ettiği albümün de adıdır. bu albümde nico'nun the end yorumunda şarkının sansürlenen meşhur "mother ı want to ..." kısmındaki ölümcül ses tonu karanlığın dibidir dense yeridir.

"this is the end, beautiful friend
this is the end, my only friend, the end
of our elaborate plans, the end
of everything that stands, the end
no safety or surprise, the end
ı'll never look into your eyes...again
..."

the doors


nico *

18 eylül 2022 büyük aile buluşması

cüppeli, çarşaflı cihatçı tiplerin yanında laik kesimden de faşistlerin destek verdiği ve başta yeni şafak olmak üzere aşırı sağcı yayın kuruluşlarının açıkça propagandasını yaptığı tehlikeli miting.

mitingin en önemli propagandisti lgbtye resmen savaş açmış durumda olan yeni şafak gazetesinden ersin çelik.
bu adamın twitter hesabında hemen hemen her saat lgbt karşıtı tweet mesajı görülmekte. son zamanlarda köşe yazılarının neredeyse tamamı bu konuda. trump, putin gibi aşırı sağcı liderlere de övgüler yağdırıp, onları örnek gösteriyor lgbt düşmanlığı konusunda.
https://twitter.com/ersinceliq?ref_src=t...

ikinici isim milat gazetesinden özlem doğan isimli ırkçı ve cihatçı bir kadın. lgbtye karşı tüm dünya ayaklanmalı gibisinden mesajlar atıp, açıkça lgbtleri hedef gösteren birisi. kendisine katılmayan muhafazakarlara bile hakaretler yağdırıp hedef gösteriyor. son zamanlarda iktidar ile birlikte uçak gezilerine katıldığı da söyleniyor. avrupa'da hem lgbt hem de islam düşmanı olan aşırı sağcı gruplarının lgbt bayrağının üzerinde tepinmelerini içeren video paylaştı bugün. lgbt bayrağı üzerinde yürüyorlar diye heyecanla paylaştığı ve aslında müslümanlara da düşmanı olan kişilerin hazırladığı video:
https://twitter.com/ozlemdogan_/status/...


şefika nur çiftçi isimli bir başka fanatik dinci kadın daha var. ersin çelik ile birlikte hazırladığı ve lgbtleri "hasta" olarak gösteren ve youtube'da haklı olarak nefret içerikli bulunmasından dolayı yasaklanan videonun baş sorumlusu.

https://twitter.com/sefikaaanur

gelelim bu mitingi destekleyen dinci / cihatçı olmayan tayfaya.

çalıştığı her üniversiteden kovulan, hayatı boyunca dönekliği ve ahlaksızlığı ile meşhur, liberal geçinen homofobik ve kadın düşmanı aşırı sağcı faşist atilla yayla denen artık yaşı iyice ilerlemiş profesörümsü yazar.

kendisi yukarıda bahsettiğim ersin çelik'in hemen hemen tüm yazılarını son zamanlarda paylaşmış, gülşen gibi sanatçıların lgbt bayrağını açması karşısında kudurmuş bir şekilde mesajlar atmıştır. daha önce bir programda eşcinsellikten kuş kadar beyni ile bahsederken ağzından kaçırdığı "kadınlaşma sorunu" lafı ile kadın düşmanlığını da ortaya saçan bu iktidar yalakası aşırı sağcı adam en son "homoseksüelliğin açmazları" başlıklı cehalet abidesi rezil kepaze bir yazı yazdı ve eşcinselleri asalak olarak niteledi. bu yazı kendilerini çok özgürlükçü olarak satan liberal düşünce topluluğuna bağlı bir dergide yayınlandı. kendisi bu gösteriyi en başından beri açıkça destekliyor ve davet mesajlarına katılıyor. daha önceleri de özellikle lgbt haklarının gündem olduğu dönemlerde trans bireyleri aşağılayan, eşcinselliğin sapıklık ve hastalık olduğunun altını çizen iğrenç mesajlar atmıştır. lgbt karşıtlığının tavan yapması ile de bu fırsatı kullanarak kendi hesabında hiç durmadan bu tip yazıları paylaşmaktadır. .

kendisini tanıyanların anlattığına göre bir zamanlar popüler olmak için eşcinsel haklarına destek verirken, o grupların kendisi gibilerinden çok haklı olarak uzak durması sonucu gerçek yüzünü gösterip düşük kapasitesi ile yazdığı yazısı burada.
https://hurfikirler.com/homoseksuelligin...

twitter hesabında ise sürekli olarak lgbt düşmanlığı içeren paylaşımlar görülebiliyor veya o sitelere beğeni atıyor.
https://twitter.com/atilla_yayla


daha önce istanbul sözleşmesine de karşı çıkan cumhuriyet kadınları derneği başkanı ağır homofobik ve kadın hakları düşmanı * * tülin oygür: bu tehlikeri mitinge destek olmak amacı ile attığı tweet şu şekilde:
"çocuklarımızı, kadınımızı, aile yapımızı ve sonuçta bağımsız türkiye cumhuriyeti’ni yeniden ayağa kaldırma mücadelemizi hedef alan lgbt saldırısına karşı fikirde birlik ve mücadele platformunun düzenlediği büyük aile buluşmasında yerimizi alacağız.
bu oyunu milletçe bozacağız!"

https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...

atilla yaylanın da retweet ettiği aynı faşist kadından başka bir tweet.
"lgbt’nin insanlığı tehdit eden gerçek yüzünü anlatma mücadelesi içindeyiz. bu mücadele siyasi eğilimlerin veya dünya görüşünün çok dışındadır.
milletçe kenetlenerek #lgbtdayatması nı def edeceğiz"
https://twitter.com/Drtulinoygur/status/...


meltem ayvalı (homofobik doğu perinçek'in vatan partisi genel başkan yardımcısı)
"lgbti dayatmasına dur diyen herkesi büyük aile buluşması'na davet ediyoruz.

çocuklarımızı istismardan, gençliği yozlaşmadan, kadını değersizleşmekten kurtarmak için hep birlikte orada olacağız.
aileye sahip çıkacağız, mutlu yarınları kuracağız.
haydi anne babalar, mücadeleye!

https://twitter.com/MeltemAyvali/status/...

sürekli din değiştiren tuğçe kazaz daha önce başka bir miting ile bu işi gündeme getirmişti onu da unutmayalım.

https://www.takvim.com.tr/magazin/2022/0...


ek: bu tehlikeli mitingi düzenleyen fikirde birlik ve mücadele platformu'nun linkini eklemeyi unutmuşum. kafayı lgbt ile bozmuş ersin çelik ve ekibi başı çekmekte burada. yeni şafak'ın çıldırmış bir şekilde paylaşım yaptığı tanıtım videosu da burada. videoda bu tehlikeli mitingi açıkça destekleyen oyuncular, gazeteciler isim isim yer alıyor. bunun dışında devleti temsil eden kurumların başındakilerinin, çeşitli cihatçıların yanında laik kesimden de destekçilerin de miting ile ilgili videoları/haberleri da burada.
https://twitter.com/Fikirde_Birlik

bülent ersoy

zenginin malı züğürdün çenesini yorar derler ama muazzam boyutlardaki mirasını diyanet vakfı ve türk eğitim vakfına* bırakacağını açıklamış olması bir ara konuşulmuştu. bir dönemler "rakibi" olan zeki müren de mirasını eşcinsellere en çok ayrımcılık yapan kurumlara bırakacağını açıklamıştı. bu durum kimine göre "kabullenememe sendromu"nun tipik örneklerinden biridir. bir de ölümlerinden sonrasını bile garanti almaya çalışmak gibi bir durum olarak da düşünülebilir.*

istediğini yapar elbet, kendi mirası ama o kadar da büyütülecek bir karakter değildir lgbti dünyasında. zeki müren gibi o da eğlendirdi insanları bolca, orası kesin. her ikisi de iyi yaşadı, bol kazandı ve herkes gibi işlerine ne gelirse onu yaptı.

miras haberi:
http://bianet.org/bianet/toplum/160722-b...

kendisi hakkında yaptığı komik bir filmden "manidar" bir delirme sahne gelsin.*

nasuh mahruki

boğazına kadar siyasete batmış, kibir kuklası, şovmen, faşist ve ırkçının tekidir. gezi olayları sırasında da kendi şovunu yaptığı provokatif fırsatçılığı hala akıllardadır. artık yaşlandığı ve önemini kaybettiği için iyiden iyiye ona buna bela okumaya başlamıştır. ülkedeki en azgın faşistlerle bir araya gelmekte sakınca görmemektedir. tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini inkar eden böyle birisinin hayat kurtarıcısı rolünü oynaması gülünçtür.

(bkz:ittihatçı nasuh)

ermeni soykırımı

bilmeyenler için "tehcir" zaten soykırım politikasının parçasıdır. herhangi bir etnik kimliğe veya dini aidiyete sahip olan kişilerin toplanıp sürülmesi politikasıdır. bu arada sözcük olarak soykırım 1930lara denk gelmekle birlikte, o ibarede ermenilere atıf zaten vardır. ancak sorun bu değildir. geçmişe uygulanamaz diyen çok bilmişlerin mesela sen kızılderililere yaptığına bak dediği anda zaten geçmişe uygulanabilirliğini kabul ediyor olmaları sorundur.

türkiye yıllarca bunu bile konuşmamış, yasaklamıştır. 80lerden sonra içeride saklayamayacak hale gelince doğuda ayaklanan hainler hikayesi sonucunda tehcir ettik ama bakın istanbul'dakileri tuttuk yani hepsini öldürmedik (yani kestik de o kadar değil) minvalinde hikayeler dolaşıma sokulmuştur . işte ne yapacaksın 4-5 bin sivil yanlışlıkla ölmüş olabilir denmiştir. sonra o rakam devletin resmi ağızlarında 90larda 400- 500 bin olmuştur ve son zamanlarda devletin resmi tarihçisi murat bardakçı gibilerinin bile itiraf ettiği o korkunç rakamlar telaffuz edilmiştir. devlet ağzından taziye içerikli sözcükler çıkmıştır buna bile kıyamet kopartılmıştır. hatta bu konuda en çok engel koyan chp temsilcisi çıkıp pişkin pişkin geç bile kalındı demiştir. ve bu arada başka neler ortaya çıkmıştır? ankara, bursa, izmit, edirne gibi "doğu"da olmayan yerlerden de sürülen ve yok edilen insanların varlığı ortalara dökülmüştür. yahu hani güvenlik falan vardı ne iş diye soran olmamıştır. ayrıca arada süryaniler, keldaniler, rumlar vs. de kılıçların tadına bakıvermişlerdir. süryaniler ne zaman ayaklanmıştı acep diye soran var mı? şurada bir kısım ırkçı yorum yapanlar süryani kimdir bilir mi mesela? 1890lardaki katliamlar neyin nesidir diye soran var mı? taşnaklar diye yatıp kalkanlar bilir mi ki mustafa kemal'in de üyesi olduğu ittihat ve terakki'nin parlamentodaki ortağı taşnak partisidir. bunlar resmi bilgilerdir.

bir de başka bir hikaye var ki asıl bela, daha doğrusu rezalet odur zaten. mal mülklerin yağmalanmasıdır bu hikaye. 2010larda bu bilgiler ayyuka çıkınca suçu sadece ve işlerine geldiği için büyük bir zevkle apar topar "barbar" kürtlere atmaya başlamıştır bir kesim. yani aslında kabul etmeye başlanmıştır ama suçu kime atacağız paniği patlak vermiştir. kürtlerin bir kısmı sorumludur ama aslında herkes bilir ki muhacirler, özellikle de kafkas muhacirleri ve çerkesler son derece aktif olarak bu yapılanlara katılmışlardır. hazıra konan mallardır, konaklardır, ev eşyalarıdır. hele hele istanbul'da mal mülk paylaşımı konusunda dönen dolapların haddi hesabı yoktur. sonra ne mi olmuştur? binlerce yıllık yerleşik kültüre ait üretim yapısı böyle el değiştirince ekonomik üretimin hali halen bu durumdadır bu ülkede varın siz düşünün durumu.

doğu hristiyanlığının ortadan kaldırılması ve yeni kurulan sünni-türk devletinin ekonomik altyapısının oluşturulması politikası elbette sadece türkiye'ye yıkılamaz. ama sorumluluğun önemli bir kısmının burada olduğu ortadadır. rusya, japonya, hindistan gibi ülkeler de dahil olmak üzere bütün dünya ülkeleri soykırımı çok iyi biliyorlar. ancak kişisel görüşüm olarak abd gibi ülkelerin yasa tasarısını şantaj olarak kullanarak geçirmesini garip bulmaktayım. gariptir çünkü zaten buradan katliamlarda kurtulan yetimler vs. hepsine yardım eden kuruluşların başında genelde amerikalılar, fransizlar, ruslar bulunmaktadır. fotoğraflar vs. her türlü kayıt kuyut vardır. bunca yıldır niye sustunuz diye soran çok insan vardır. gerçi eski abd başkanlarından reagan zaten soykırım demiştir 80lerde ve sonrasında ne olmuştur? gariptir çünkü türkiye ismet inönü döneminde tazminat da ödemiştir abdye. bu tazminat konusu atatürk döneminde de konuşulmuştur vs. vs. inkarcılar bu hikayeyi de yakınlarda öğrenince kullanmaya kalkmışlardır ama o iş öyle onların bildiği gibi olmadığı için sonrasında susmayı tercih etmişlerdir.

her neyse osmanlının ulus devlete geçiş yaptığı 1923 sonrası, ülkede oranı yüzde 3 lere düşen gayrimüslimlere neler olmuştur?: 1934 trakya pogromu, 1942 varlık vergisi, 1955 istanbul pogromu, 1964 rum sürgünleri vs. vs. paylarına düşmüştür. ve yine hainler vs. hikayeleri ayyuka çıkmıştır. merak edenler bunları okuyabilir. bugün ortada ermeni dölü, rum piçi, yahudi köpeği gibi laflar sarfeden kemalistler, atatürkçüler, liberaller, demokratlar, solcular doludur ( o nedenle diğerlerine haksızlık etmemek gereklidir ırkçılık konusunda). türkiye'de bugün 2 binden daha az rum, 40 binden daha az ermeni, 20 bin civarı süryani, 15 bin civarı yahudi kalmıştır burada. içimizdeki düşman diye yaygara kopartanların düştükleri gülünç durum budur. orta asyadan geldik diyenler sonuçta burada 3-4 bin yıllık ermeni, süryani, rum vs. kültürünün de üzerine konmuştur. kiliseler camiye çevrilmiştir, ahır olarak kullanılmıştır vs. şimdilerde turistik merkez olarak tanıtılan ama ermenilerden tek kelime bahsedilmeyen, ermeni mimarisinin en ünlü eserlerinden van'daki akhtamar kilisesi'nin adı akdamar değildir - "ah tamara"'dan gelmektedir adı. pek çok ilçe adı, il adı kasaba, köy adı ermenice, rumca, süryani dilindendir. ama bu insanlar artık "yoktur".

bir de yok o ülke şuna baksın, herkes kendi geçmişine baksın hikayesi vardır. onlar iyi kötü bakıyorlar zaten. siz de bir zahmet kendi geçmişinize bakıverirseniz belki bu sayede şimdiki halinizi daha iyi anlarsınız diye bir öneride bulunayım.

toplumları ırkçılıkla, milliyetçi gazlarla yönetmek çok kolaydır. bakıyorum da, kadınlarda, lgbti üyelerinde de fazla değişim yok. zaten ezilmiş ve korkak olan bu kitlenin önemli bir kısmı bu konular açıldığında birden vatanı milleti koruyan, tarih uzmanı, yeri gelirse ırkçı birer savaşçı olarak karşımıza çıkıyor. kendi haklarını aramak gibi bir şeyi yapmayı götleri yemiyor ama onun yerine artık esamesi okunmayan zayıf bir kitleye de gerekirse saldırıyor. toplum geneli halen onu "orospu, ibne, nonoş, sapık" olarak görüyor ama o kendini hala - o bitmeyen korkuyla- kendisini hedef gösteren güçlüden yana konumlandırıyor. bu durumda davrananlar haksız da değiller korkmakta. korkunç geçmiş ortada işte - yüzleşmek için bekleniyor. aklıma travesti seyhan soylu (sisi)'nin kürt düşmanlığı ve bülent ersoy'un hrant dink arkasından ettiği rezil rüsva laflar geldi. bu sayede bu tip söylemlere sıcak bakan toplumun önemli bir kesiminin onayını aldılar birkaç dakikalığına ama hemen ardından onları alkışlayan kitle "top, dönme, ibne, pislik" vs. laflarına da devam etti. mesela bunlar gibilerinin nesine acıyacaksın?

konu hakkında resmi yayınlar dışında bir şey bilmeyenler için bu konunun içeriği sanıldığından daha vahimdir. bolca yayın var okursunuz eğer yüzleşmek isterseniz.

ama ırkçı olup da bunu bile bile reddedenlere bir hatırlatma : naziler de lgbtilerin kollarına "süslü ve yumuşak görünsünler diye" pembe üçgen şeklinde aksesuarlar takıp sonrasında fırınlamak için "tehcir" etmişti. bir de hitler'in rakibi olan ernst röhm vardır. kendisi gay veya biseksüeldir. ırkçı yalakalığı onu kurtaramamıştır. ve bu tehcir de "inkar" edilmişti ve hala bazı kimseler tarafından inkara devam ediliyor o ülkede. yakında sıra size gelirse ağlamayın.

gomidas vartaped

1869 kütahya doğumludur. doğduğu, yetiştiği topraklarda dile getirilmesi istenmeyen malum nedenden dolayı buradaki müzik camiasında bile fazla bilinmeyen dünyaca ünlü ermeni müzikolog, besteci, koro şefi ve şairdir. 1915'te yaşadıklarından sonra akli dengesini kaybetmiş ve sonrasında, 1935 yılında, paris'te bir psikiyatri kliniğinde hayata gözlerini yummuştur.

istanbul doğumlu piyanist şahan arzruni'nin yorumladığı, komitas'ın beste veya düzenlemelerini kapsayan hepsi birbirinden güzel eserleri içeren bir albüm ülkemizde yayınlanmıştır. merak edenler için o albümden shushiki...

içselleştirilmiş homofobi

gerçekleri yazınca sinirlenenlerin yorum yaptığı başlık.

yukarıdaki bisensual'e cevaben: hangi başlık altına alakasız şeyler yazmışım? senin alakasız, zırva ve şov yapmaya kalktığın başlıklarının altına mı? kendi yazdığın şeylerle benimkileri karıştırmışsındır. cehalet konusunda seninle yarışamam orası doğru. sen kendini sözlüğe "şirin" göstermeye devam et. ne olduğun belli.*

nasuh mahruki

boğazına kadar siyasete batmış, kibir kuklası, şovmen, faşist ve ırkçının tekidir. gezi olayları sırasında da kendi şovunu yaptığı provokatif fırsatçılığı hala akıllardadır. artık yaşlandığı ve önemini kaybettiği için iyiden iyiye ona buna bela okumaya başlamıştır. ülkedeki en azgın faşistlerle bir araya gelmekte sakınca görmemektedir. tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini inkar eden böyle birisinin hayat kurtarıcısı rolünü oynaması gülünçtür.

(bkz:ittihatçı nasuh)

içselleştirilmiş homofobi

#418902 nolu entryde görüldüğü gibi işine gelmediği zaman, pasiflere "homo" yaftasını vuran, ama kendisi eğlence amaçlı olarak eşcinsellerle alay ederken bunu normal gören şahısların kendi durumlarının farkında olmadan atıp tuttuğu konu.

seyhan soylu

seyhan soylu zamanında başta kürtleri hedef alarak her türlü ırkçı söylemi kullanmıştır. normaldir. kendi siyasi görüşüne yakın şahısa saldırdı diye onu eleştiren yukarıdaki entryi giren gereksiz troll yazar, seyhan soylu'nun ırkçılığına laf edebilir mi? hayır.

sözlükte reklam yapmak

kimisi yeni başlık açarak, kimisi olan başlıkların altına çeşitli tavsiyeler içeren ve firma (veya ürün) isimleri belirtilen entrylerle kendisini gösterir. bazen dayanamayıp doğrudan linkleri de verirler. burada yer alan linklere tıklayan veya bahsi geçen sitelere giden yazarlar üzerinden gelir elde eder bu yazar(ımsı)lar. sözlüğe herhangi bir maddi katkıları yoktur. * *